En eski gazete kitap tanıtım eki Dünya Kitap Dergisi’nin yayın yönetmeni olan Faruk Şüyün gerçek bir kültür emekçisi… Yazar Oğlak Yayınları’ndan çıkan son kitabı “Olmazsa Olmaz Kahvaltı”da Dünya Gazetesi’nde yazdığı köşesinin adı gibi ehlikeyflere hitap ediyor öncelikle. Şüyün, hızlı bir girişten sonra kahvaltının olmazsa olmazları olan çay, ekmek, peynir, tereyağ, yumurta, bal ve ardından gelen kahve hakkında hem merak uyandırıcı hem de öğretici bilgiler aktarıyor. Nostalji olmazsa olmaz tabi ki aralara sızıyor. Kitapta meraklısı için tarifler de var. Okudukça hem yeni bilgiler öğreniyoruz hem de kahvaltının değerini bir kere daha anlıyoruz. Ayrıca temel başlıklar üzerine yazılmış mikro-tarih kitaplarını okumak için de güdüleniyoruz. İster istemez de son yılların yükselen trendi dışarıda kahvaltı etme meselesi üzerine düşüncelere dalıyoruz.
Sağlıklı yaşam için sabahları kahvaltı genellikle önerilir. En önemli öğün olduğu sürekli vurgulanır. Kahvaltı sofrasının çeşitliliğine bağlı olarak vücudumuzda depoladığımız vitamin, protein, mineral ve enerji günün büyük bölümünde bizi ayakta tutar. Ancak gündelik yaşamda çalışanların büyük bölümünün hafta içi evde kahvaltı yapmadıklarını tahmin edebiliriz, hemen hemen öğrencilerin büyük çoğunluğunun da. Sabahları kahvaltıya ayrılan vakit, uykuda ya da yolda harcanır. Ancak kapitalizmin olmazsa olmazı 3×8 (çalışma, dinlenme, uyku) olarak bölümlendirilen eylem zamanı; kahvaltıyı da artık ev içinden sokaklara çıkardı. Kârlı bir sektöre, arkadaşlar ve çekirdek aileyle birlikte geçirilen boş zaman etkinliğine dönüştürdü. Belki de sözlükteki gerçek anlamına geri dönüş yaptı: sabahları ya da ikindiye doğru yenen yemek…
Son dönemde fırınlara ve şarküterilere kahvaltı bölümleri ekleniyor. Özellikle kentlerin merkezi semtlerinde organik ve doğal ürün satan işyerleri kahvaltı da çıkarıyor. Hemen her gün yeni bir yerde açılan veya belli bir bölgede yoğunlaşan mekânlarda ürün çeşitliliği ön planda. Genç çalışanlar ve üniversite öğrencileri, hafta sonu ise aileler de en önemli tüketiciler olarak bu mekânlarla bütünleşiyor. Orta sınıflar kahvaltı için dışarıya, işçi sınıfı evde devam da diyebiliriz. Gösteri toplumunun, vitrinde olmanın; görünmenin, göstermenin olmazsa olmaz yerlerinden biri de kahvaltıcılar artık. Hafta sonu da, hafta içi de hemen her saat dışarıda kahvaltı yapılabiliyor. Evde en kolay hazırlanan öğünlerden biriydi halbuki.
İçkili lokantaların ve bar kültürünün gerilemesine paralel bir gelişme gibi de görünüyor hemen her yerde pıtrak gibi çoğalan kahvaltıcılar. Güne iyi başlamanın yollarından biriyken günün her saati hem de dışarıda rahatlıkla yapılabilmesini nasıl açıklayabiliriz? Özellikle işletmeciler için ekonomik ve kârlı görünüyor. Tüketiciler içinse evden kaçış… 2000’li yılların değişen yeme-içme alışkanlıklarına bakıldığında kahvaltı da incelenmeye değer odaklardan olacaktır.
Ben annemin “pişi”sinin tadını aradığım için gidiyorum kahvaltıcılara, peki ya siz?
Serkan Parlak – edebiyathaber.net (13 Temmuz 2018)