Kimi zaman bir futbol maçı, sadece bir futbol maçı olmanın çok ötesinde anlamlar taşır, futbolseverler tarafından asla unutulmaz. 6 Kasım 2007 böyle bir tarihtir. 25 Mayıs 2005 böyle bir tarihtir.
6 Kasım 2007…
Hüznün, şaşkınlığın, protesto ve çaresizliğin aynı anda yaşandığı bir gece…
Benim gibi tüm Beşiktaş taraftarının unutmak istediği ama bir türlü unutamadığı bir gece. Kişisel tarihimde defalarca Beşiktaş yenilgisi görmüştüm ama o gün farklıydı. Maçın ikinci yarısı başladığı gibi maç bitsin istemeye başlamıştık çünkü. Hiçbir şeye engel olamayacağımız belliydi. Liverpool yükleniyor biz müdafaa edemiyorduk… Sonuç malum; bir kez daha yazmanın gereği yok…
Halbuki; iki hafta önce, 24 Ekim’de İnönü Stadyumu’nda 2 – 1 yenmiştik Liverpool’u… Yer gök siyah beyazdı o gece. Tezahürat kıyamet gibiydi, marşlar hep bir ağızdan söyleniyor, şarkılara hep birlikte eşlik ediyorduk. Kısacası zafer sarhoşuyduk. Ve geceye sığmamıştı galibiyetin sevinci, gündüze sarkmıştı. Sabahın köründe gazeteleri alıp övgü dolu yorumları okuyarak kendimize gelmeye çalışıyorduk. Beşiktaş kendinden çok farklı bir sıklette mücadele ediyordu ve futbolun gerçeği bir kez daha ortaya çıkmış: Güçsüz olan güçlüyü yenmişti.
Sevincin ve yıkımın arka arkaya geldiği maçların ardından çevremde ne kadar fazla Liverpool taraftarı olduğunu bir kez daha fark etmiştim. Beşiktaş ve diğer İstanbul takımları arasındaki rekabet değildi arkadaşlarımın Liverpool’u tutmasının sebebi. Çoğu “Asla Yalnız Yürümeyeceksin” romantizmi üzerinden kuruyordu Liverpool sevgisini, bazılarının aklını liman işçileri çelmişti; bazılarının sebebi ise Fowler’di, Owen’dı, Gerrard’dı, Carragher’dı; bazıları için ise Everton’dı…
AC Milan – Liverpool FC maçı unutulmazlar arasında
Tabii 25 Mayıs 2005 tarihinde İstanbul’da oynanan Şampiyonlar Ligi finalini unutmamak da gerekir. Atatürk Olimpiyat Stadı bugünkü tüm olumsuzluklarına rağmen bir final maçı için ayrılmıştı o gün. AC Milan ve Liverpool karşı karşıya geliyordu. Ve bir futbolsever olarak Maldini, Nesta, Shevchenko ve Pirlo yüzünden Milan taraftarıydım. Maç başlamıştı ve Milan daha ilk yarıda üç gol bulmuştu. Maldini maç başlar başlamaz öne geçirmişti Milan’ı, ardından Crespo’nun iki golü ilk yarının sonucunu belirlemişti. Artık herkes maçın bittiğini Milan’ın kupayı kaldırmasını bekliyordu ama bambaşka bir şey oldu. Beklenmedik bir şey… Liverpool’un neredeyse beş dakikada attığı üç gol sonrasında maç beraberliğe gitmiş penaltılar sonrasında da Liverpool Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olmuştu…
Benim üstün körü anlattığım geceyi spor yazarları Jonathan Wilson ve Scott Murray “Liverpool FC 10 Maçta Efsanenin Anatomisi” adlı kitaplarında tüm detaylarıyla anlatıyor. Öncesi sonrası ve maçın ayrıntılarıyla… Hatta ikili bununla da kalmıyor, İthaki Yayınları tarafından yayımlanan kitapta efsane mertebesine ermiş bir futbol kulübünün anatomisini çıkartıyorlar. 125 yıllık kulüp tarihini on maçta özetliyorlar.
Jonathan Wilson ve Scott Murray’nin “Liverpool FC” adlı kitabı 29 Nisan 1899 yılındaki Aston Villa – Liverpool maçı ile başlıyor. Neredeyse futbol tarihiyle yaşıt bir hikâyenin sayfaları aralanıyor bu maçla. Aston Villa maçı 5 – 0’lık bir farkla kazanıyor ama Villa Park’daki maç bir efsanenin temellerini atıyor o yıllarda. Kitap 2005 yılındaki final ile birlikte sona eriyor. 1899’dan 2005 yılına kadar uzanan bir futbol hikâyesi çıkıyor okurun karşısına. Kitabın içinde Bill Shankly, Bob Paisley, Kenny Dalglish ve Rafa Benitez gibi efsane oyuncu ve teknik direktörler selam veriyor futbolseverlere.
Jonathan Wilson ve Scott Murray sadece bir kulübün tarihini anlatmıyor aynı zamanda futbolun neden sevildiğini, neden bu kadar popüler olduğunu ve neden bir türlü sadece bir spor olarak algılanmadığının hikâyesini anlatıyor “Liverpool FC 10 Maçta Efsanenin Anatomisi” adlı kitaplarında. Kitap on maç üzerinden sadece Liverpool’un değil tüm futbolun tarihini özetliyor.
Ferhat Uludere – edebiyathaber.net (23 Mart 2017)