Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Fatma Nuran Avcı’yı, kızı Ayşe Edanur Özer ile konuştuk.
1)Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Annem çalışma odasında ve o çok sevdiği balkonunda yazılarını yazsa da, müdavimi olduğu kafede yazmaktan daha çok hoşlandığı düşüncesindeyim. Farklı şehirlerde yaşadığımızdan beraber olduğumuz zamanlarda bitirmeye söz verdiği bir çalışması yoksa annem tamamen bizlere vakit ayırır. Bu sebepten o yazarken yaşadığım ilginç bir anı anımsamakta zorlandım. Bir keresinde yeni bir bilgisayar almıştı ve ben bilgisayar nasıl diye merak ettiğimden onun son yazdıklarını kaydederek ekranı kapattım. Ekranı silmeden kapattığımı sandığı için bir anda şimşekleri üzerime çektim ve kendisini sakinleştirmem epeyce bir zamanımı aldı. Ayrıca bazı günler yaşadığım bir olayı ya da karşılaştığım bir kişiyi kendisine anlattığımda bir anda “kapatıyorum” der ve telefonu suratıma olmasa da çarçabuk kapatır. Anlarım ki anlattığım şey ona ilham olmuştur. Çok kısa zamanda da o ilhamın yansımasını yazılarında bulurum.
2) Annenizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Bu soru beni çocukluğuma götürdü. En güzel anılarımdan biri, bir çocuk için uzun sayılabilecek hikâyeleri annemle babamın her gece sırayla bana okumalarıydı. Birinin kaldığı sayfadan ertesi gece diğeri başlardı. Bizim ev hep kitap okunan evlerden oldu, kütüphanemiz hep başköşedeydi. Ancak babamdan ziyade annem beni kitaplar konusunda yönlendiren olmuştur. Zaman içinde ben klasik romanlara yöneldim, o ise klasiklerin yanı sıra geçmiş akımları okuyan ve trendi sıkı takip bir yazara dönüştü. Şimdiyse okuduklarını birbiriyle paylaşan, kendilerini heyecanlandıran cümleleri birbirlerine tekrarlayan ve üzerinde konuşan arkadaşlarız. Pek tabiidir ki yeni yazdığı öyküleri bana gönderir ve fikrimi alır, bu da beni fazlasıyla memnun eder.
3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Annem yazdıklarının gerçek olması, öykünün okuyucuda kurguymuş hissiyatı bırakmaması konusunda çok hassastır. Zaten hemen her öyküsü gerçek olaylardan ve kişilerden esinlenerek yazılmıştır. Muhtemel bu hassasiyeti yüzünden kişilerin, zamanın ve mekanın yanı sıra en çok diyalogların gerçekçi olup olmadığını sorgulatır ve öykülerinin bende uyandırdığı duyguyu paylaşmamı ister.
4) Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Annem çok düzenli ve temiz bir insandır. Çalıştığı ortamı, odayı, masayı karakterine uygun hale getirmeden yazmaya başlamaz. Ayrıca bunu dile getirdiğim için belki bana kızacak ancak uzun bir müddet sigara içmeden yazı yazmasının şu an için imkânsız olduğu kanaatindeyim. Umarım gelecekte bu ritüelini değiştirir.
5) Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Japon yazar Osamu Dazai’nin “Batan Güneş”, Meksikalı yazar Yuri Herrera’nın “Dünyanın Sonunu Önceleyen İşaretler “ adlı romanları vardı elinde.
edebiyathaber.net (1 Eylül 2020)