Kadın edebiyatının ve kadın edebiyatçıların devam etmesi gerektiğini kaydeden Hızlan, şunları söyledi: ''Kadın yazarların önce kadınlık konumlarını, kadınlık durumlarını tespit etmeleri ve o konumun savaşını vermeleri gerekiyor. Ama savaş sözü, mücadele sözü militan bir şekilde, bağırgan bir şekilde yapılırsa tabii etkili olmuyor. Çünkü edebiyatında bir yöntemi vardır. Bunu çok şiddetli yaptığınız anda ya da eserlerinizde bunu şiddetli bir bağlamda anlattığınızda etkisi o an çok olur ama sürekli olmaz.''

 

Hızlan, kadın yazar konusunun özellikle Türkiye'de altı çizilmesi gereken bir durum olduğunu ifade ederek, bu sempozyumun da bir yazarı yeniden okuma gereksinimi oluşturma ve bir yazarın okunabilecek yönlerini geliştirme açısından önemli olduğunu belirtti.

 

Yazar Ayla Kutlu da, tarihi kullanan bir yazar olarak, tarihin içinde insanı anlatırken, anılardan, fotoğraflardan, hakkında yazılan yazılardan yararlandığını söyledi. Erendiz Atasü'nün kadın duyarlılığı yaratmak amacıyla yazdığını kaydeden Kutlu, Atasü'ün öykülerinde, pasif toplumun alt katmanlarındaki kadınların birebir açılarını anlatırken, romanlarında ise daha aydın, daha üst düzeyde, daha değerlendirici ama aynı biçimde ezilen, toplumun baskısı yüzünden gücünü yeterince kanıtlayamayan kadınlara yer verdiğini anlattı.

 

Yazar Erendiz Atasü de ''Bana göre kadın edebiyatı sadece kadınların yaşantılarını anlatmaktansa, insanlığın bu güne değin yükseltmiş olduğu tüm uygarlıkların kusurlu yanı olan ataerkil kültürle mücadele eden onu eleştiren ve o kültüre karşı tavır alan edebiyattır kadın edebiyatı'' diye konuştu. Kadının bu tavır almayı incelikle, derinlikle yapması gerektiğini vurgulayan Atasü, yapılmazsa edebiyat olmayacağını söyledi. Sempozyum, yarın sona erecek.