İskoç yazar John Buchan’ın iflah olmaz seyyah ve maceraperest Richard Hannay karakterini okurla tanıştırdığı Otuz Dokuz Basamak, Birinci Dünya Savaşı’na günler kala yaşanan soluk soluğa, uluslararası bir casusluk yarışını anlatıyor. Hitchcock’un sinema uyarlaması dahil olmak üzere birçok filme ve tiyatro oyununa esin kaynağı olan Otuz Dokuz Basamak, şimdi Celâl Üster çevirisiyle Can Yayınları’nda.
Tanıtım metninden
1914 yılında Avrupa savaşın eşiğindedir ve her yerde casuslar cirit atar. Rodezya’dan Londra’ya yeni bir hayat kurmak üzere gelen Richard Hannay, Franklin P. Scudder adlı bir İngiliz ajanının yardım talebiyle karşılaşır. Ajana göre, Almanlar Yunan başbakanına bir suikast düzenledikten sonra İngiltere’ye ait bazı belgeleri çalıp Avrupa’da savaşı başlatmayı planlarlar. İngiltere’deki bu Alman casusluk şebekesinin adı “Kara Taş”tır ve ortada “Otuz Dokuz Basamak” olarak adlandırılan bir sır dolaşır…
Satırlar arasında aksiyon ve heyecan dolu bir yolculuk…
John Buchan’ın unutulmaz karakteri Richard Hannay’ı okurla tanıştırdığı, 20. yüzyılın en kült polisiye-macera romanı Otuz Dokuz Basamak, Can Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Celâl Üster çevirisiyle okurla buluşan kitap, Birinci Dünya Savaşı’na günler kala yaşanan soluk soluğa, uluslararası bir casusluk yarışını konu alıyor. Aksiyon ve gerilim dolu olay örgüsü ve heyecan verici kovalamaca sahneleriyle okura, sürükleyici bir okuma deneyimi yaşatan kitap, Hitchcock başta olmak üzere birçok yönetmen tarafından sinema ve tiyatroya esin kaynağı olmuş.
Yollara düşen bir “kaçak”ın öyküsü…
Birçok önemli eserin çevirisinde imzası bulunan, yazar-çevirmen-gazeteci Celâl Üster’in “Çevirmenin Önsözü”ndeki anlatımıyla, kitap sadece bir casusluk hikâyesi değil, işlemediği bir cinayetin gerçek suçlusunu ortaya çıkarmak için yollara düşen bir “kaçak”ın öyküsü aynı zamanda. Üster, “Çevirmenin Önsözü”nde, “Özellikle bu yanıyla pek çok romancı ve sinema yönetmenine esin kaynağı olmuş bir yapıt. Gerilim ustası Alfred Hitchcock’un ilgisini çekmesi de 1935’te çekilen bu siyah-beyaz filmin sonradan gerilim sinemasının klasikleri arasına girmesi de boşuna değil.
Birinci Dünya Savaşı’nın ikinci yılı sürerken yayımlanan Otuz Dokuz Basamak çok geçmeden geniş bir okur kitlesine ulaşmıştı; bu geniş okur kitlesi arasında siperlerde savaşan İngiliz askerlerinin de bulunması çok anlamlı. Bir asker Buchan’a siperden yazmış: ‘Bu öykü, siperlerdeki hayatı dayanılmaz kılan çamur, yağmur ve top mermileri arasında takdirle karşılanıyor…’” diye yazıyor.
Yazar hakkında
John Buchan, 1875’te İskoçya’da doğdu. Siyaset, diplomasi ve yayıncılık alanlarında uğraş vermekle birlikte zamanının büyük bölümünü yazarlığa ayırdı. Serüven öyküleri ve romanları, tarihsel romanları ve yaşamöyküleriyle tanındı. Serüven öyküleri içinde en iyisi sayılan Prester John’da (1910) Afrika’daki bir ayaklanmayı canlı bir dille, geleceği görürcesine anlattı. Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz hükümetinde istihbarat müdürü oldu. Gizli servisi konu alan romanlarının en ünlüsü Otuz Dokuz Basamak (1915), 1935’te Alfred Hitchcock tarafından beyazperdeye uyarlandı ve gerilim sinemasının klasikleri arasına girdi. Buchan’ın bu romanında yarattığı Richard Hannay karakteri sonraki bazı kitaplarında da yer aldı. Buchan, savaştan sonra İngiliz haber ajansı Reuters’ın müdür yardımcısı oldu. 1927-1935 yılları arasında, parlamentoda İskoçya üniversitelerini temsil etti. Montrose (1928) ve Sir Walter Scott (1932) gibi yaşamöyküleri İskoçya tarihine ve edebiyatına duyduğu yakınlığı yansıtır. 1935’te soyluluk unvanı verilen Buchan, Kanada genel valiliğine atandı. Acı ve dehşet dolu Sick Heart River (Hüzün Irmağı, 1941) adlı romanında, Kanada’ya ve insanlarına duyduğu sevgi ile yaşamının sonuna geldiğini bilmenin etkisi görülür. Buchan, 1940’ta Kanada’da öldü.
Çevirmen hakkında
Celâl Üster, 1947’de İstanbul’da doğdu. İlkokulu Şişli Terakki Lisesi’nde okudu; İngiliz Erkek Lisesi ve Robert Academy’yi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenim gördü. George Thomson’ın Tarihöncesi Ege adlı yapıtının çevirisiyle 1983’te Yazko Çeviri dergisinin Azra Erhat Çeviri Ödülü’ne değer görüldü. İzlerimiz, Yeni Dergi, Yeni Adımlar, Aries, Sözcükler, Notos gibi dergilerde çevirileri yayımlandı. Gelişim Yayınları ve Adam Yayıncılık gibi yayınevlerinde ve AnaBritannica Genel Kültür Ansiklopedisi’nde editörlük yaptı. Belgelerle Türk Eczacılığı, National Geographic Fotoğraflarıyla İstanbul, Metropolis: Ana Tanrıça Kenti, Unforgettable/Unutulmaz Dizisi, Ortak Kültürel Miras: Birlik İçinde Çokluk gibi kitapların editörlüğünü; 1982-1993 ve 2008-2014 arasında Cumhuriyet gazetesinin kültür editörlüğünü; ilk yayımlandığı yıllarda Cumhuriyet Kitap’ın, uzun yıllar P Dünya Sanatı Dergisi’nin, 2003-2008 arasında Can Yayınları’nın yayın yönetmenliğini üstlendi. Yeni Yüzyıl, Yeni Binyıl ve Radikal Kitap’taki “Yeryüzü Kitaplığı” yazılarını Cumhuriyet Kitap’ta sürdürdü. Robert Louis Stevenson, H.G.
Wells, Jaroslav Hašek, James Joyce, Isaac Bashevis Singer, D.H. Lawrence, Julius Fučik, Liam O’Flaherty, George Orwell, Wolfgang Borchert, Juan Rulfo, Iris Murdoch, Maurice Sendak, Roald Dahl, Jorge Luis Borges, İsmail Kadare, Mario Vargas Llosa, Paulo Coelho, Willis Barnstone ve John
Berger gibi yazarların yapıtlarının yanı sıra Marx ve Engels’in Komünist Manifesto’su ve Lenin’in Devlet ve Devrim’i gibi Marksist klasikleri dilimize kazandırdı. Eski çağlardan günümüze ünlü yazarlar ve düşünürlerden özlü sözleri Sözün Özü, eski ozanlardan sevda şiirlerini Aşk Olsun adlı kitaplarda bir araya getirdi. İngiliz ve Amerikan Edebiyatında Kısa Öykünün Büyük Ustaları adlı bir seçki hazırladı. Körün Taşı (2018) ve Bir “Çevirgen”in Notları (2019) adlı kitapları yayımlandı.