K24’ün derlediği habere göre, The New York Times Book Review editörleri 2016 yılının en iyi kitaplarını seçti. Gazetenin “Yılın Dikkate Değer 100 Kitabı” listesinden seçilen listede beşi kurmaca, beşi kurmaca dışı olmak üzere 10 kitap yer alıyor.
- The Association of Small Bombs – Karan Mahajan
Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’nün de finalistlerinden Karan Mahajan, Hindistan’ın en önemli çağdaş yazarlarından biri olarak görülüyor. Henüz Türkçede tanışmadığımız Mahajan’ın The Association of Small Bombs kitabı Delhi’de yaşanan bir bombalı saldırıyla başlar ve bu patlamadan etkilenen insanların hikâyelerinin peşine düşer. Bombalı saldırıda ölenler arasında siyasal terörizmle yakınlıklarıyla bilinen iki genç de vardır. Kitap hiçbir şeyin, dinin ve siyasetin dahi insanın böyle trajik bir ölümden kurtulamayacağına odaklanır.
- The North Water – Ian McGuire
Britanyalı yazar Ian McGuire, The North Water adlı kitabıyla 2016 Man Booker’ın da uzun listesinde yer almıştı. Ian McGuire, The North Water’da 19. yüzyılda Kuzey Kutbu’na içinde bir katil ile yol alan bir geminin karanlık ve bir o kadar da sert hikâyesini anlatıyor. Delhi’den yola çıkan gemiye gönüllü olarak katılan ve bir katille yolculuk ettiğini fark eden bir adamın, Kuzey Kutbu’nun karanlık sularında ilerlerken aklındaki soru baharda gemiden kimin sağ çıkacağıdır. Kitap en vahşi şartlarda insanın yine insanla olan mücadelesini anlatan öyküsüyle yılın en iyi kitaplarından biri olarak görülüyor.
- The Underground Railroad – Colson Whitehead
Bu yıl roman dalında Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’nün de sahibi olan New Yorklu yazar Calson Whitehead’in ikisi kurmaca dışı toplam sekiz kitabı bulunuyor. The Underground Railroad, pamuk tarlasında köle olan Cora adlı bir kadının kurtuluşa giden yol olduğu söylenen “yeraltı demiryolu”nu kullanarak kaçmayı planlamasını anlatıyor. Yola çıkan Cora için kaçış macerası hiç de düşündüğü gitmiyor. Türkçede de Siren Yayınları’ndan çıkan Bölge Bir kitabıyla tanınan Whitehead, özellikle ırkçılık, modernizmin tehlikeli yüzü ve ölüm üzerine yazdığı distopik romanları ile Amerika’nın yaşayan en önemli yazarlarından biri olarak görülüyor.
- The Vegetarian – Han Kang
The Vegetarian 2016 yılının Uluslararası Man Booker Ödülü’nün de sahibi olan Han Kang’ın İngilizceye çevrilen ilk kitabı. Elena Ferrante ve Orhan Pamuk gibi isimleri geride bırakarak yılın İngilizceye çevrilen en iyi kitabı olma unvanına da sahip olan yazarın kitabının Vejetaryen adıyla April Yayıncılık tarafından yayımlanması bekleniyor. Han Kang, The Vegetarian kitabında et yememeye karar veren bir kadının bu sıradan gibi görünen kararından daha fazlasına dönüşen hikâyesini anlatıyor. Han Kang, Man Booker Ödülü konuşmasında kitabı ve roman yazmakla ilgili şu sözleri söylemişti: “Roman yazmak benim için bir sorgulama yöntemi. Yazarak kafamdaki soruları tamamlamaya çalışıyorum. Bazen acı, bazen fazlasıyla talepkâr da olsa, mümkün mertebe soruların içinde kalmaya çalışıyorum. Vejetaryen’i yazarken insan olmayı sorgulamak ve can havliyle artık insan ırkının bir mensubu olmak istemeyen ve can havliyle öyle şiddet uygulayan bir insan olmak istemeyen bir kadını anlatmak istedim” dedi.
- War and Turpentine – Stefan Hertmans
Belçikalı yazar Stefan Hertmans da War and Turpentine kitabıyla yılın en iyi kitapları arasında yer aldı. Yazar sadece romanları değil, araştırma kitapları, kısa hikâyeleri ve şiirleriyle de tanınıyor. War and Turpentine kitabında ise büyükbabasının I. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı gerçek hikâyeleri romanlaştırıyor. Aynı zamanda şair de olan Hertmans’ın yazdığı roman sadece hikâyesi ve kurgusuyla değil şairane anlatımıyla da öne çıkıyor.
- At the Existentialist Café: Freedom, Being, and Apricot Cocktails – Sarah Bakewell
2011 yılında basılan Montaigne’in biyografisini anlattığı kitabının ardından Sarh Bakewell At the Existentialist Café ile bu kez 1930’ların Paris’ine varoluş felsefesinin en önemli isimlerinin hikâyelerinin peşine düşüyor. Sıradan biyografi tekniklerinin dışına çıkarak yazarların hayatının en ince detaylarını ve ironik yanlarını da ele alan yazar “varoluşçu kafe” ile Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir, Albert Camus, Martin Heidegger, Maurice Merleau-Ponty ve çok daha fazlasının hayatının peşine düşüyor.
- Dark Money: The Hidden History of the Billionaires Behind the Rise of the Radical Right – Jane Mayer
Kurmaca dışı dalında Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’ne de aday olan Jane Mayer de Dark Money ile yılın en iyi on kitabı arasında kendine yer buluyor. Gazeteci ve yazar Jane Mayer “kara para” kitabıyla, Amerika neden derin bir ekonomik eşitsizlik yaşıyor, iklim değişikliğine karşı neden ciddi bir önlem alınmıyor, neden milyonerler işçilerden daha az vergi ödüyor, gibi soruların peşine düşüyor.
- Evicted: Poverty and Profit in the American City – Matthew Desmond
Türkiye’de henüz tanınmasa da Amerika’daki yoksulluk konusuna getirdiği bakış açısı ile Harvardlı sosyal bilimler profesörü Matthew Desmond da yılın en iyi on kitabı listesinde. Yazar, Evicted ile Amerika’daki gelir adaletsizliğine ve yoksulluk seviyesine dikkat çekmek için Milwaukee’de yaşayan sekiz ailenin yaşamını gözler önüne seriyor. Yıkık dökük bir evde iki oğlunu okutmaya çalışan yalnız bir anne, eroin bağımlılığı sonucu tükenmiş bir hemşire ve bacakları olmayan bir adamın yaşama çabasına kadar birbirinden farklı insanların hikâyesini en çarpıcı şekilde bir araya getiriyor.
- In the Darkroom – Susan Faludi
Pulitzer Ödüllü Amerikalı gazeteci ve yazar Susan Faludi, In the Darkroom 2004 yılında trans kadın olarak açılan babasının cinsiyet geçiş sürecini ve bu süreçte yaşadıklarını anlatıyor. Feminizm, transeksüellik ve cinsiyetin akışkanlığı gibi konular üzerine yazdıklarıyla tanınan Susan Faludi’nin 1991 yılında yayımlanan Backlash: The Undeclared War Against American Women kitabı Amerika’nın 80’lerdeki feminizm dönüşümü üstüne eleştirel bir bakış açısı getirmesiyle feminizm için kaynak kitaplardan biri sayılıyor.
- The Return: Fathers, Sons and the Land in Between – Hisham Matar
Türkiye’deki tutuklu yazarlar konusuna da sessiz kalmayan New York doğumlu Libya asıllı yazar Hisham Matar Türkçede de Bir Kayboluşun Anatomisi kitabıyla biliniyor. İlk romanı In the Country of Men ile Man Booker kısa listesinde de yer alan Hisham Matar, son kitabı The Return: Fathers, Sons and the Land in Between’de kendisi 19 yaşındayken babasının Kaddafi rejimi tarafından kaçırılıp hapsedilmesi ve yazarın babasını bulmak ya da en azından öldüğünden emin olmak için rejimin yıkılmasının ardından Libya’ya seyahatinin hikâyesini Ortadoğu politikaları üzerinden anlatıyor. Yazar akıbetini hiçbir zaman öğrenemediği babası özelinde Ortadoğu politikaları ile hayatları kararan insanlar için, “Sevdiğiniz birinin belirsiz sonunu düşünerek nasıl yaşayabilirsiniz ki?” diyor.
edebiyathaber.net (12 Aralık 2016)