2022 başta okurlar olmak üzere tüm yayıncılık sektörü, yazarlar, çevirmenler, yayıncılar ve kitapçılar için hiç de iyi geçmedi. Enflasyonist ortamda sürekli artan maliyetlerle pahalanan kitap fiyatları doğal olarak okurları olumsuz anlamda etkiledi. Bazı okurlar evdeki okunmamış kitaplara, okunmuş ama yeniden okunabileceklere yönelirken sahaflara da nur yağdı. Yeniyi, günceli izlemek isteyen okurlar ise indirimli satışların peşine düştüler. İnternet kitapçıları yüksek indirimlerle okuru kendine çekerken kitabevleri için tehlike çanları çalmaya başladı. Önümüzdeki aylarda kapanan kitapçı haberlerini daha çok duyacağız. Beyoğlu Pandora Kitabevi’nin kapanmasına çok üzüldük ama kapanan tek kitapevi değildi. İstiklal Caddesi’ndeki D&R da sessizce veda etti. İstiklâl caddesinden Galata’ya taşındı diye dertlenilen Denizler Kitabevi’nin akıbetini merak eden var mı, bilemiyorum. Sonuçta hepsi Twitter’da birer günlük gündemdi, hemen başka konulara geçtik.
Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da okur da yayıncılar da telif hakları 70 yılı doldurup serbest kalan eserlere yöneldiler. Yılın 70’likleri Andre Gide ve Cesar Pavese’ydi. Çok satan listelerinin üst sıralarında her zamanki gibi Dünya klasikleri vardı. Amazon Türkiye’nin çok satanlar listesinin ilk 20 kitabı arasında 14 Dünya klasiği var. Fiyatları 9 liradan başlıyor. Biraz sıkı bir araştırmayla Orwell’in Hayvan Çiftliği’ni 4.90 TL’ye almak mümkün. Geçen yıl en ucuz Hayvan Çiftliği kitabı 2 lira 70 kuruşmuş. Yani en uygun fiyatlı kitabın fiyatında bile yüzde yüze yakın bir artış var. 160 sayfalık bir kitabın ortalama fiyatı ise 80 lirayı buldu. Gerçek enflasyon rakamının % 123 olduğu söylenen bir ortamda bu fiyat artışı garip gelmeyebilir ama okurun tercihlerinde tabii ki ekmek kitaptan önce geliyor. Kitap ihtiyaç listesinde yüz bilmem kaçıncı sırada.
Okurlar kitap alımlarını azaltınca da yazarlar, çevirmenler ve yayıncılar gelir kaybına uğruyor ve bunun sonucu da daha az kitap üretilmesi yani kültürel çölleşmedir. Türkiye % 17’ye varan çeviri oranıyla kültürel olarak Dünya’ya en açık ülkelerdendir. Henüz rakamlar açıklanmadı ama her geçen yıl daha az çeviri kitap yayınlanacağını öngörebiliriz. Zaten çok satanlar listelerine baktığımızda Dünya edebiyatından yeni çevrilmiş tek bir kitap bile görmememiz bu tehlikenin en somut işaretidir.
Tüm olumsuz şartlara rağmen yazarlar, çevirmenler ve yayıncılar bu yıl da çok çalıştılar ve birbirinden nadide eserleri okurlara sundular. Örneğin Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Annie Ernaux’nun kitaplarının ödülden önce Can Yayınları’nca yeniden yayınlanmış olması önemli bir yayıncılık hamlesidir.
İlk 11’e gelirsek, her zaman belirttiğim gibi bu liste benim okumalarım ile sınırlı. 90 bin çeşide yakın yeni kitap yayınlanan, bunların %20’sinin edebiyat eseri olduğu bir yayıncılık ortamında kuşkusuz benim okuyabildiklerim çok küçük bir rakam.
“Dünya Edebiyatı’nın ilk 11’i” derken bir sıralama yapmıyorum. Sözünü ettiklerimin hepsini beğeniyorum. Üstelik bir romanla öykünün, şiirle inceleme kitabının karşılaştırılamayacağı bir gerçek. “İlk 11” bir futbol takımının sahaya çıkan ilk on biri gibi. Hepsi birbirinden değerli.
Dünya Edebiyatında Yılın İlk 11’i
- Günlük, André Gide, çev. Orçun Türkay, Yapı Kredi yay.
André Gide’in kurmaca yapıtlarının önüne geçen devasa eseri olarak sunulan Günlükler ilk kez Türkçeye tam metin olarak çevriliyor. 60 seneye yayılan bir yazma eyleminin ürünü olan “Günlükler”nin ilk cildi 1887 ile 1925 arasını kapsıyordu ve 1528 sayfadan oluşuyordu. Büyük bir çeviri emeği ve yayıncılık özverisi. Her kitaplıkta bulunması gereken çok önemli bir eser.
- Yedi Ses, Rita Guibert, çev. Celâl Üster, Can Yay.
Rita Guibert’in Latin Amerika’dan çıkan yedi büyük yazarla yaptığı uzun söyleşilerin kitabı Yedi Ses. Neruda, Borges, Asturias, Paz, Cortázar, Márquez ve Infante’yle yaptığı söyleşilerden oluşan kitap tam bir okuma şöleni. Guibert bu büyük yazarların hem eserlerine hem de yaşamlarının en özel ve gizli noktalarına dalıyor, dobra sorular soruyor, cevap almak için zorluyor.
- Teorinin Cini: Edebiyat ve Sağduyu, Antoine Compagnon, çev. Savaş Kılıç, Metis yay.
Edebiyat teorisinin, dolayısıyla da edebiyat incelemelerinin 20. yüzyılda katettiği yolu ele alan bir çalışma. “Bir metni edebi metin yapan nedir? Eserin anlamı yazarın tekelinde midir? Kurmaca gerçekliği taklit mi eder? Okurun metinde yeri var mıdır? Üslubu meydana getiren nedir? Bir eseri anlamak için muhakkak yazıldığı bağlamı bilmek mi gerekir? Evrensel edebi değerler var mıdır?” gibi sorulara cevap arıyor Compagnon.
- John Berger: Zamanımızın Bir Yazarı, Joshua Sperling, Özge Özgür, Everest yay.
John Berger 90 yıllık ömrünü dolu dolu yaşamış. Dünyadaki gelişmelere her zaman duyarlı olmuş ve tepki vermiş. Daha iyi, herkes için yaşanabilir bir dünya için her zaman devrimci, tartışmacı ve kışkırtıcı olmuş. John Berger’in ölümünden sonra yayınlanan ilk biyografi olan Joshua Sperling’in “Zamanımızın Bir Yazarı” John Berger’in sanatı ve eserlerini tüm boyutlarıyla öğrenip çağı içinde doğru bir şekilde konumlandırmamızı sağlarken bu büyük ustanın bilge bir düşünür olarak düşünce yapısını da anlamamızı sağlıyor.
- Vahşi Hayat, Richard Ford, çev. İpek Şoran, Jaguar Kitap.
Ford’un kurgu eserlerinin ana teması evlilik, aile ve topluluk gibi kültürel kurumların çöküşünü dramatize etmesi olarak tanımlanıyor. Türkçeye çevrilen ikinci romanı Vahşi Hayat’ta bu temayı bir anne, bir baba ve bir oğul içeren bir aşk üçgeninde yeninden kurmuş Ford. Ölmeden önce okunması gereken 501 kitap arasında yer alan Vahşi Hayat bir Amerikan Klasiği olarak kısa, güçlü ve etkileyici bir anlatı.
- Gece Göğünde Çıkış Yaraları, Ocean Vuong, çev. Gökçenur Ç. Harfa yay.
Ocean Vuong, günümüz Dünya şiirinin en dikkati çeken isimlerinden. “Bir göçmen olmanın ne anlama geldiğini, cinsel yönelimini ve yaşadığı aile içi gerilimleri samimiyetle ve bütün çarpıcılığıyla ortaya koyuyor. Kişisel travmalardan tarihe ve mitolojiye kadar farklı alanlarda büyük bir beceriyle gezinirken okuru hayal gücüyle de büyülüyor” diye tanıtılıyor. 2017 T.S. Eliot Şiir Ödülü başta olmak üzere birçok ödül kazanan, farklı dillere çevrilen bu şiir kitabını usta şair Gökçenur Ç Türkçeye kazandırmış.
- Saint-Germain-des-Prés Rehberi, Boris Vian, çev. Alev Er, Sel yay.
Saint-Germain-des-Prés Rehberi Boris Vian’ın en sıradışı eseri. Kitap bir rehber formatına göre düzenlenmiş. Her rehberde rastlanan coğrafi koşullar, tarihçe, iklim, nüfus, ekonomik gelişme gibi bölümleri var ama Boris Vian bu bölümleri kendine has mizah anlayışı ile kaleme almış, çok farklı şeyler anlatmış. Bu bölümleri adeta bir postmodern romanın parçaları, bir parodi gibi okuyorsunuz.
- Mektuplar 1930 – 1944, Antoine de Saint-Exupéry – Consuelo De Saint- Exupéry, çev. Gizem Olcay, Timaş yay.
Antoine de Saint-Exupéry ve Consuelo de Saint-Exupéry’nin yazışmalarından oluşan, mektuplardaki desenlere ve diğer basılı malzemeye de yer veren “Mektuplar” hem bu büyük aşkın öyküsünü tüm gerçekliğiyle anlatıyor hem de Antoine de Saint-Exupéry’nin eserlerini ürettiği en verimli döneminde neler yaşadığını öğrenmemizi sağlıyor.
- Hayatımın Romanı, Leonardo Padura, Volkan Ersoy, Bilgi yay.
Padura Hayatımın Romanı’nda Küba tarihine yoğunlaşıyor ve ondokuzuncu yüzyıla uzanıyor. “Amerikanın ilk şairi”, “Küba’nın en büyük şairi” gibi sıfatlarla anılan José María Heredia’nın hayatına ve buna paralel olarak Küba tarihine ışık tutuyor, ayrıntılara dalıyor. Padura’nın tarihi gerçeklere sadık, belgesel diyebileceğimiz bir anlatımı var. Gerçek olaylara dayanarak, mektuplar ve kişisel belgelerden yararlanarak geliştiriyor anlatısını. Sağlam bir kurgusu olan akıcı anlatımlı, merakla okunan bir eser.
- SS Subayının Koltuğu: Bir Nazinin Gizli Yaşamının Peşinde, Daniel Lee, Büke Temizler, İletişim yay.
Çok ilginç bir biyografi. Bir koltuktan çıkan belgelerin izini süren Daniel Lee bir dedektif gibi izlerin peşinden gidiyor, en küçük emareleri değerlendiriyor ve sıradan bir Nazi’nin yaşam öyküsünü günyüzüne çıkarıyor. Robert Griesinger isimli düşük rütbeli bir SS subayının yaşam öyküsüyle haklarında çok şey yazıldığını, bilinmedik bir şeyleri kalmadığını düşündüğümüz Naziler hakkında yepyeni bilgilerle dolu, öğretici ve bir polisiye gibi heyecanla okunan bir kitap ortaya çıkmış.
- Uyurgezerler Üçlemesi, Hermann Broch, çev. M. Sami Türk, Ketebe yay.
Vergilius’un Ölümü, Bilinmeyen Değer ve Büyülenme gibi kült eserlerle bilinen Hermann Broch’un başyapıtı sayılan Uyurgezerler “1888: Pasenow veya Romantizm”, “1903: Esch veya Anarşizm”, “1918: Huguenau veya Realizm” başlıklı üç ayrı romandan oluşuyor. “Modern varoluştaki anlam krizini merkeze alarak, insanın dünya ve üzerindeki her şeyle kurduğu ilişkiye yeni bir düzen getirmenin mümkün olup olmadığını sorguladı. Değerlerin dağıldığı bu çürüme ve çözülme zamanlarında “kurtuluş” mümkün müydü ve nerede aranmalıydı?” diye tanıtılmış bu büyük eser.
edebiyathaber.net (21 Aralık 2022)