Bitmek üzereydi sonbahar.
Öğretmen seni çağırıyor dedi.
Gitmemek için unuttum, gidip ne diyecektim ki?
Anlamıyor musun, öğretmen seni çağırıyor, yarın artık gelsin dedi.
Çok çabuk yarın oldu.
Elimden tutmadı, yanımda yürümedi, aldı başını önden önden gitti.
Arkasını dönüp geç kalma dedi.
Ardı sıra gittim.
Öğretmenin saçları kısaydı. Gül şeklinde küpeleri vardı. Elleri bir güzeldi bembeyaz, eteğinin kareleri başka güzel, tırnağındaki boyanın renginde. Çok konuştu öğretmen, ağzımı hiç açamadım. Dilim damağım kurudu. Yüzüne öyle mal gibi baktım. Ben baktıkça değil de en çok da sustukça kızdı. Sonunda bağırdı, Türkçe anlamıyor musun?
Yer yarıldı, yarılsaydı keşke.
Not: Çocuklar da öldürürmüş analarını (dosyasından).
Ayten Kaya – edebiyathaber.net (21 Şubat 2020)