Hazırlayan: Can Öktemer
Türkiye’de geçtiğimiz aylarda döviz kurunun hızlı yükselişi başta gündelik hayat olmak üzere, birçok farklı sektörü derinden etkilemiş gözüküyor. Bu sektörlerin başında da yayımcılık gelmekte; dolar kurundaki hızlı yükselişin kağıt fiyatlarından, matbaa ve telif ücretlerine varana kadar çok ciddi sonuçları öngörülmekte. Maliyetlerin artmasıyla beraber, çeviri kitap sayısının düşeceği de benzer bir şekilde beklenmekte. Görünen o ki, yaklaşmakta olduğu söylenen ekonomik kriz ve artan döviz kurları, yayımcılık sektörünü derinden etkileyecek. Bu durum da, nitelikli kitapların basılamamasına veya çevrilmemesine yol açacak gibi gözüküyor.Edebiyat Haber olarak, yayınevlerine dolar kuru artışı ve etkilerinin neler olabileceğini sorduk. Bu bağlamda kendilerine iki soru yönelttik:
1- Son dönemde yükselen dolar kuru birçok sektörü derinden sarstı. Bu durum sizce yayımcılık sektörünü nasıl etkiledi ve etkileyecek?
2- Türkiye’de bir süredir yayımcılığın geleceğine dair karamsar bir tablo vardı. Yükselen dolar kuru, ekonomik kriz söylentileri bu durumu daha da derinleştirecek gibi görünüyor. Bu bağlamda Türkiye’de yayımcılığın geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bu karamsar tablodan çıkışın panzehiri nedir?
Kerem Ünüvar (İletişim Yayınları): “Eser seçimi ve basımında ihtiyatlı davranmak, yayımlanacak başlık sayısının azalması kaçınılmaz olabilir.”
1- Yayıncılık hayatında da, bir çok diğer sektörde olduğu gibi, dövize bağlı girdilere dayalı maliyet faktörleri var. Çeviri eserlerin telif bedelleri ile baskı ve ciltlemede kullanılan kağıt, boya, kalıp, lak, tutkal ve benzeri hammaddelerin tümü döviz üzerinden fiyatlandırılıyor ve kur üzerinden ödeniyor. Dolayısıyla Türk Lirasındaki değer kaybı, kitap üretim maliyetleri hemen ve doğrudan arttırıyor. Ocak 2018’den bu yana euro üzerinden işlem gören kitap kağıdı fiyatları, % 26’sı kur farkından, % 6’sı da kağıt ithalatçıları tarafından euro bazında yapılan zamlardan ötürü toplamda % 30’un üzerinde arttı.
Ekonominin enerji, yakıt ve benzeri temel girdilerden kaynaklanacak dolaylı yükselişleri de göz önüne alındığında; kitap basım maliyetlerindeki artışın, çeviri eser basan, yabancı yayınevleri ile ortak basım projeleri gerçekleştiren ve yurtdışında üretim yapan yayıncılar başta olmak üzere, kitap yayıncılığında bir daralmaya ya da en azından bir zorlanmaya yol açmasını beklemek gerekir.
2- Döviz kurundaki belirsizliklerin ve ekonomik kriz beklentilerinin yanı sıra; çeşitliliğe kapalı, dayatmacı kültürel iklimin; istikrarsız, kuralsız dağıtım satış kanallarının varlığını sürdürmesi halinde karamsarlıktan kurtulmak mümkün görünmüyor.
Böyle bir ortamda, çeviri eserler başta olmak üzere yayıncıların eser seçimi ve basımında ihtiyatlı davranmaları, yayımlanacak başlık sayısının azalması ve dolayısıyla sektörde genel bir daralmanın yaşanması kaçınılmaz olabilir.
Sanem Sirer: (Siren Yayınları) “Yayıncılık, ülkemizin şartlarında her zaman özveri gerektiren bir alan olmuştur. “
1- Döviz kurlarının yükselişi kağıt, matbaa ve telif gibi bedellerin de aynı oranda katlanmasına yol açıyor haliyle; maliyetlerin yükselmesi de kitap fiyatlarının artışını kaçınılmaz kılıyor. Genel anlamda bir ekonomik kriz patlayacak olursa, yayıncılığın bir sektör olarak sorunları önemini yitirir elbette, o da ayrı bir mesele. Döviz kurlarının yükselişi doğrultusunda yayımlanan kitap sayısında azalma, daha az riskli, bilinen kitap ve yazarlara, telifsiz eserlere yönelme gibi eğilimler gözlenecektir sektörün genelinde; çağdaştan kopma, eski ve bilinir olana yönelme gibi ve bu, zihnen ve ruhen de yoksullaşacağımız, içimize kapanacağımız günlerin eşiğinde olduğumuz anlamına gelir… Bu durumda telifsiz metinler basan yayınevlerinin sayısı artacak, aynı kitabın onlarca çevirisi yayımlanırken daha riskli sayılan gündeş edebiyata yönelik ilgi nispeten azalacaktır, ilk akla gelen bu. Dünyada farklı şeyler okunur, farklı şeyler konuşulurken bizler onlardan biraz daha uzağa düşeceğiz demek olur bu. Yalnızlaşırız. Halihazırda dar olan diyalog zeminimiz daha da daralır.
2- Spekülasyonlara fazlaca bel bağlamamak gerektiğini düşünüyorum; birtakım şeyleri yaşayıp da göreceğiz ancak, gelecek öngörülerini birer taş gibi ayağımıza bağlayıp yüzmeye çalışmanın anlamı yok. Yayıncılık, ülkemizin şartlarında her zaman özveri gerektiren bir alan olmuştur, bunu unutmamalı. Yaşanacak daralmanın boyutlarına göre herkes, kendi çizgisi doğrultusunda birtakım tasarruflarda bulunacaktır, bu kaçınılmaz; şartlar böyleyken tercihler, yayıncıların genel karakterini de ortaya koyacaktır illa ki.Şahsen felaket tellallığı yapmaktansa önümüzdeki süreci yaşayıp da olacakları görmekten yanayım; bu karamsar tablodan çıkışın panzehiri var mı bilmiyorum ama bize gerekenin umut olduğuna inanıyorum. Beylik bir laf, soyut bir kavram olarak umut değil burada andığım;daha ziyade bunca belirsizliğin ortasında varlığımıza ve icraatımıza devamı sağlayan, bizi dirayetli kılan, ayakta tutan güç. Ona sarılacağız. Başka bir şey demem mümkün değil.
Ertürk Akşun: (Destek Yayınları) “Kitap satışlarını ekonomik krizler değil, daha çok siyasi krizler etkiler.”
1- Açıkçası maliyetleri artırdığı bir gerçek. Ancak yayıncı bu artışı kitap fiyatlarına yansıtamıyor. Hem yaz aylarının gelmesi, hem siyasi kriz, hem de ekonomik kriz durumundayız ve yayıncı yeni bir artışı okuyucuya yansıtma riskini göze alamıyor. Kitap üretiminde kullanılan kâğıdın tamamı yurtdışından geldiği için sadece kâğıt fiyatlarının artışı değil, Türkiye’nin kâğıt kotasının düşürülmesi de söz konusu. İstediğimiz anda istediğimiz kâğıdı bulmak da güçleşti. Gelen haberler birçok yayıncı dostumuzun yaz aylarında üretimlerini düşüreceği yönünde. Bizim Destek Yayınları olarak üretim düşürme gibi bir planımız söz konusu değil, ama daha dikkatli olmaya çalışıyoruz.
2- Ben karamsar bir tablo düşünmüyorum. Kitap artık meta haline geldiği ve daha çok okunan değil satın alınan bir ürün olduğu için büyük bir düşüşün olacağını düşünmüyorum. Bir de hâlâ en ucuz vakit geçirme aracı olduğu için ekonomik krizlerden de en az etkilenen sektör olduğunu düşünüyorum. Kitap satışlarını daha çok ekonomik krizler değil, siyasi krizler etkiler. Önümüzdeki dönemde de Türkiye’yi daha umutlu günlerin beklediğini düşünerek kitap satışlarının çok fazla etkilenmeyeceğini öngörüyorum. İnsanlar umutlu, geleceğe dair plan yapabildikleri durumlarda daha fazla kitap okuyorlar. O yüzden karamsar bir tablo beklemiyorum. En azından ekonomik altyapısı güçlü olan yayıncılar için.
Can Öktemer – edebiyathaber.net (4 Temmuz 2018)