Murtaza Demir, Sivas Katliamı’nı mercek altına alıyor. Üstelik bizzat tanık olduğu, gördüğü, duyduğu ve belki de en önemlisi hissettiği karmaşık duyguları Ateş-i Aşk’ta anlatıyor.
Ateş-i Aşk, Sivas katliamına ışık tutmasının yanında Madımak’ta neler yaşanıldığını, içeride bekleyenlerin hangi atmosferde yardım beklediğini okuyucuya sunuyor. 2 Temmuz 1993 akşamı aslında ne oldu? Yerel gazeteler katliam günü hangi manşetleri attı? 12 Eylül darbesiyle Aleviler asimilasyona uğratılmak istetendi mi? Hali hazırdaki iktidar Sünnileşme eğiliminde miydi? Bana sorarsanız Murtaza Demir bu sorulara layıkıyla yanıt veriyor.
Birçoğumuz Murtaza Demir’i ilk kitabı Kuşatılmış Bir İnancın Tarihi Alevilik’le tanıdı. Demir, Banaz Pir Sultan Abdal Derneği’nin 12 Eylül darbesiyle kapatılmasından sonra, birkaç arkadaşıyla birlikte Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği’ni kurar.
Aslında bakarsanız her şey Pir Sultan Abdal’ın köyü Banaz’a anıt dikme fikriyle başlıyor. Murtaza Demir 1970’lerin sonunda ressam Cahit Koççoban ile sohbete tutuşur. Konuşma memleket sormaya gelir. “Banazlıyım” cevabını alan Cahit Koççoban, Banazlı Pir Sultan Abdal’ın şiirini okumaya başlar. Daha sonra Pir Sultan’ın anıtını yaptırmak istediğini söyler…
Velhasıl anıt bir şekilde yapılıyor ve etkinlikler her yıl düzenleniyor. 1993 yılı geldiğinde ise etkinliği köyün dışına, Sivas’a taşınması konuşuluyor. Öyle ya hedef kitle artık köyde değil, şehirlerde ve hatta ülke dışına göç etmişti. Kitabın birinci bölümü daha çok bu tartışmalarla ve Sivas’taki yerel gazetelerin etkinlik için neler yazdığıyla sürüyor. Sonraki bölümse Murtaza Demir’in Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’nde çıkan olayı Türkiye için yazılmış bir senaryonun parçası olarak görmesiyle devam ediyor: “Sivas’ın uzak ve yakın sicili, ‘Kanlı Sivas’ imajı, kışkırtıcı senaryolar için oldukça elverişliydi. O halde Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri, bu kanlı senaryo için biçilmiş kaftandı!”
Kitabı okurken en çok Madımak Olayı’nın anlık bir tepkimenin ürünü mü, yoksa planlı bir hazırlık süreci sonrası mı başladığını düşünüyorsunuz. 2 Temmuz gergin başlar ve öylede devam eder. Birkaç olumsuzluk sonrası şair, yazar ve ozanlar otele döner. Tabii Murtaza Demir de. Gerginlik artığında valiliğe yardım mektubu yazılır. Ancak asıl soru, mektubu dışarıdaki protestoculara rağmen kimin götüreceğiydi? Büyük bir riskti otel kapısından çıkıp gitmek. En önemlisi de otele tekrardan geri dönmek. Herkesin birbirine baktığı bu dakikalarda Murtaza Demir “Ben götürürüm” der. Valilikte bir takım insanlarla karşılaşır. Ve kendine “Sivil otorite devre dışı mı?” sorusunu sorar. Valilikten çıktığında korkusu daha da artmıştır artık… Korktuğu başına gelmez ve otele geri dönmeyi başarır. İzlenimini içeridekilere anlatır. Bu sırada protestocular şiddeti daha da arttırır. Oteldeki polisten yardım için anons yapması istenir. Ve bundan sonrasında Madımak’taki katliamın alevlenmesini, bitişini ve sonrasında bıraktığı izleri bulabileceksiniz.
Kırmızı Kedi’den çıkan Ateş-i Aşk bir solukta okuyacağınız bir roman. Yedi bölümden oluşan kitapta hayatını kaybeden insanların hayat hikâyelerini bulmak da mümkün.
Tezcan Topal – edebiyathaber.net (7 Ekim 2013)