Dün Washington Kitap Festivali‘nden bahsetmiştim, sırada Frankfurt Kitap Fuarı var.
“Dünya dediğin anorakla başlar.” (Delillo, Kozmopolis)
“Et toi, tu fais quoi?”
“Je cherche.”
(Le Monde’un, Dünya Akademisi projesi kapsamında sorduğu “Ya sen, söyle sen neler yapıyorsun?” sorusuna üniversiteden mezun olduktan sonra işsiz kalan ve bir ülkeden diğerine sürüklenen bir öğrencinin verdiği yanıt: “Arıyorum.” )
Aklımda bu cümleler, karşımda Armani gömleğiyle dünyanın zirvesine konulan adam…
Frankfurt Kitap Fuarı, 9 Ekim’de CEO Paneli’ne ev sahipliği yaptı. Markus Dohle, tek başına 10 kaplan gücünde olduğundan, normalde 3-4 CEO’nun katılıp yayıncılığın geleceğini belirlediği panelin tek konuşmacısıydı. Penguin Random House’un yeni CEO’su olan Dohle, dünyanın önde gelen gazetelerinin kültür sanat yönetmenlerinin sorularını yanıtladı.
Sorular vasat, adam profesyoneldi. (Üç gazeteciden ikisi “Amazon’a ne zaman savaş açacaksınız” minvalinde sorular sordu, Dohle de sürekli “Confrontation değil colloboration yani (savaşma seviş) çatışma değil işbirliği” şeklinde yanıtlar verdi. ) 200’den fazla küçük ve orta ölçekli yayınevini barındıran yayıncılık devinin 2014 planlarında “kitap satışını hareketlendiren” Amazon ile çatışma yoktu.
Dohle, birleşmeden bahsederken “sıkıcı bir birleşme olması için” çabaladıklarını anlattı. Kendi tabiriyle: “Kimsenin gerçekleştiğini algılamadığı bir birleşme” hedeflemişlerdi. Başarmışlardı. Kendi kitabını kendin yayımla, dijital veya kâğıt baskı gibi konularda dünya devinin ne aradığından, neyi hedeflediğinden bahsetti, ama bu yorumlarda “Şirket sırrı sızdırıyor” dedirecek, çarpıcı gelecek planları yoktu. Yine de değerlendirmeleri, söylenmiş olmaları açısından önemliydi ve x, y, z çatışmasından çok daha önemli konuların altını çiziyordu.
Markus Dohle, tarif etmeye kalksam Ahmed Arif tabiriyle “yakışıklı, hafifi, iyi süvari”. Benim eklememle biraz da botokslu.
Alt metinleri siz değerlendirin, ama 90 dakikaya uzayan panelde söyledikleri ana başlıklar halinde şunlar:
* Penguin-Random House birleşmesi, verilerin (datanın) bir araya toplanması demek. Yayıncılıktaki yeni eğilimler test edilir, farklı ülkelerdeki sonuçlar incelenir; ne, nerede, ne kadar başarılı oluyor, hangi yöntemler nerede başarısız, hangi ülkede neler geçerli görülür ve bu sonuçlar masaya yatırılır. Biz bu verileri tartışırız, iki devin birleşmesi büyük bir data havuzu demek. Dünya trendleri ele alınır, ileride tutacak veya yok olacak açılımlarla ilgili tahminlerde bulunulur. Bence gelecekte alt yayınevleri (bizi oluşturan küresel küçük ve orta ölçekli yayınevleri) hayati önem taşıyacak. Yayıncılık ne kadar küreselleşirseniz küreselleşin, lokaldir. 1960-70’lerin kalifiye editörler dönemi geri geliyor.
* Dijital kitap/geleneksel baskı oranı bugün % 20’ye % 80. Verilerimiz ilerleyen yıllarda en iyi ihtimalle % 40-60 olacağını gösteriyor. Geleneksel kitap bizim için dünya geneli düşünüldüğünde öncelikli. Ayrıca “baskı kitap elli yıla bitecek” diyenler yanılıyor, ne elli ne yüz yıl, kâğıt kitap hep var olacak.
* Editör çağının dönüşünü göreceğiz: “Kendi kitabını kendin yayımla (self-publishing) bizim de imkân tanıdığımız bir yayıncılık platformu, ama iyi bir editörle yazarın birlikte çalıştığı kitapla yazarın düz metni “edebiyatta” birbiriyle yarışamaz. Kurum olarak biz, “self-publishing”i rakip olarak görmektense, onu da deneriz. Amaç son yıllarda ortaya çıkan yayıncılık türlerini küresel boyutta test edip işe yarayacak olanları ayırmak, geçici trendleri tespit etmektir. Kendi kitabını kendin yayımla veya dijital yayıncılık, geleneksel yayıncılık için tehdit değil, tam aksine bir fırsat. İyi bir yayıncı dener ve neyin tutup neyin tutmadığını test eder. Kendi gerekliliğini ispatlar.
* Amazon gibi platformların özünde dağıtımcı olduğunu unutmayın. Yayıncının işi aslında iyi içerik tedarik etmek, elindeki yazarı tatmin etmek ki biz yazarlarımızın daha iyi telifler alması için çalışacağız, yeni yazarlar bulmak ve sunulan içeriği daha kalifiye hale getirmektir. İçerik piştiğinde onu dünyaya sunacak yöntemleri doğru belirlemek ve kullanmaktır. Yeni yayıncılık trendleri bizim için hoş kışkırtmalar. Penguin Random House yüzlerde küçük ve orta ölçekli yayınevinin birleşiminden oluşuyor. Bunlar özerk yayıncılar, her birinin ekibi işinde, alanında usta. İçerik bulan veya üreten genel yayın yönetmenlerine teslim edilmiş oluşumlar. Yayınevi olarak siz, editörleriniz ve reklamcılarınızla bir yazara kendi başına yapabileceğinden daha iyisini yapabileceğinizi ispatlamak zorundasınız. Eğer yazar, yayınevinin sunabileceğinden fazlasını kendi başına başarıyorsa, yayınevi daha iyi bir hizmet sunmalı veya miadını doldurduğu gerçeğiyle yüzleşmelidir.
Zeynep Heyzen Ateş – edebiyathaber.net (10 Ekim 2013)