Franz Liszt’ten Aşk Rüyası | Uğur Ersöz

Ocak 23, 2014

Franz Liszt’ten Aşk Rüyası | Uğur Ersöz

Henüz vakit varken,

Henüz sevebiliyorken,

Sevebildiğimiz kadar sevelim

Diyor Alman şair Ferdinand Freiligrath dizelerinde. 1830 Fransa’da başlayan Temmuz Devriminden çok etkilenen Romantik dönem Macaristan’ın yaşayan en büyük bestecisi ve piyanisti olan Franz Liszt, çağdaşı  çok sevdiği Alman şairin Liebestraum şiirinden o kadar çok etkilenmişti ki hayatındaki en iyi bestesi olduğunu düşünür Aşk Rüyası’nın. Parça fazla hareketli olmasa da bir nevi aşk iksiriymişçesine insanın kanını kaynatan, sanki önüne çıkacak ilk kişiye aşık edebilecek güce sahip bu eser, Major yani mutlu tonda bir parça olup sonbahar ya da kış aylarının hüznünü ilkbahar aylarının heyecanına ve neşesine çevirebilecek bir gücü vardır insan üzerinde. Dediğimiz gibi her ne kadar yavaş yani 6/4’lük tempoda olsa  ve hatta piyanoda yorumunun çok zor olmadığı iddia edilse de dinler dinlemez insanda piyano çalma hissi uyandırdığı da söylenebilir bu 5 dakikalık şaheser. Kısa süreli olmasına rağmen en az birkaç defa arka arkaya dinlenildiğinde sanki değerinin daha iyi anlaşılabildiği Liszt’in bu en tanınmış parçası, ilham perisinin müziğiymiş gibi insanın yaratıcılığını hiç olmadığı kadar arttırdığı söylenir.

Videoda, dışavurumcu Alman ressam Max Beckmann’ın resminde Franz Liszt’i çok sevdiği kızı Cosima, damadı dönemin en büyük piyanistlerinden Alman Hans von Bülow ve çok sevdiği dostu besteci Wagner ile görülüyor. Resimde tartıştıkları konu ise muhtemelen herkesin hayranı olduğu Wagner’in yeni operası. Hatta Liszt kendinden feragat edip hayranı olduğu Wagner’i dünyaya tanıtabilmek için kendi eserlerini ve çalışmalarını bile ihmal etmişti o zamanlar. Buna rağmen bu 5 dakikalık kısacık parça bile Lizst’in besteciliğinin ve yaratıcılığının ne kadar ileri bir seviyede olduğunu gösteriyor bizlere.

Uğur Ersöz – edebiyathaber.net (23 Ocak 2014)

Yorum yapın