- Otosansürü bir kenara bırakın. O ne der, bu ne derciden yazar olmaz.
- Karakterlerinizle aranıza mesafe koyun. Sizi ele geçirmelerine izin vermeyin, yoksa bir metot oyuncusuna dönüşürsünüz ve tüm karakterleriniz, baskın ana karakteriniz gibi konuşmaya başlar. Bir karakterin tarzının diğerlerini etkilemesine izin vermeyin.
- Her hikâyenin kendine ait bir yazı fontu vardır. Hikâyenize yakışan fontu bulun… (Hayır, abartmıyorum!)
- Bazı yazarların dili yapışkandır. Kaleminizi etkileyen bir yazarla tanıştıysanız, onu unutana dek yazmayın! (Ciddiyim…)
- Bittiğini düşündüğünüz gün metni sandığa atın. Bir başkasının hikâyesiymişçesine yabancılaşana dek metinden uzaklaşın, hatta başka şeyler yazmaya başlayın, düzeltmelerinizi bu yabancılaşma sınırları içinde yapın. Son düzeltmenizi sesli okuyarak yapın. Gözden kaçanlar, sesli okumada muhakkak kulak tırmalar! Radyo deneyimime dayanarak söyleyebilirim ki, kötü metin ve çeviri kendini okunmuyor arkadaşlar!
- Metin sizin mahreminizdir. Mahreminizi ortaya saçıp ona buna fikir sormayın. Ancak metnin tamamen bittiğine emin olduğunuzda, estetik anlayışına güvendiğiniz dostlarınızla paylaşın ve eleştirilerini ciddiye alın.
- Birine çok kızgınken ya da mutluluk sarhoşuyken yazmayın. Çok kızgınken arabesk, çok mutluyken rüküş duruma düşebilirsiniz. Her iki şart altında da biraz soğuyun ve öyle yazın.
- Yazarken eğlenmiyorsanız, koşa koşa yazı masasına gitmiyorsanız, yazdığınız dosya hakkında bir daha düşünün. Yazarken zevk almadığınız bir şeyi başkalarına hayranlıkla okutmanız sadece hayaldir.
- Kafanızda yarattığınız bir okur profiliniz olsun, hep ona yazın. “Okuyucu anlamaz” türü bir yaklaşım terbiyesizliğin daniskasıdır, metin elbette ki anlaşılır olmalıdır ama metni basitleştirmek ana kaygılarınız arasında yer almamalıdır.
- Yazarlığın öğretilebileceğine inanmıyorum. Ancak yazarlık terbiye edilebilir bir şeydir, o yüzden “nasıl yazılır?” türü kitaplara hayatınızda yer verin. Bu tip kitaplar açtığı pencerelerle hikâyenize temiz hava akışı sağlarlar…
- Ve son bir not: “Bir gün hepimiz öleceğiz!” Ama malum, yazı kalacak. Ölümsüzlük çeşmesi nerede bilmiyorum ama, o suyun kaynağı yazıda, haberiniz olsun. Yazdığınız şeyler siz gittikten sonra bile peşinizden gelecek, o özenle yazın…
edebiyathaber.net (8 Aralık 2014)