7 Mart Cumartesi günü gerçekleşen 8. Eğitimde Edebiyat Semineri’ne öğretmenler, kütüphaneciler, akademisyenler ve eğitim yöneticileri yoğun ilgi gösterdi. Günışığı Kitaplığı’nın, eğitimciler ve kütüphanecilerin mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla düzenlediği, gelenekselleşen seminerlerin sekizincisine 450’den fazla eğitimci katıldı.
Çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatı yayıncılığında 20. yılını kutlamaya hazırlanan Günışığı Kitaplığı’nın sosyal sorumluluk bilinciyle tüm eğitimciler için düzenlediği Eğitimde Edebiyat Seminerleri’nin sekizincisi 7 Mart Cumartesi günü, FMV Işık Ortaokulu’nun katkılarıyla gerçekleşti. Gelenekselleşen seminere 450’den fazla öğretmen, eğitim yöneticisi, kütüphaneci ve akademisyen katıldı.
Günışığı Kitaplığı adına katılımcıları selamlayan Mine Soysal, çocuklar ve gençlerin edebiyatla buluşmasına yönelik özgürleştirici yolları vurguladığı açış konuşmasının ardından, acısı taptaze Yaşar Kemal’i anmak için, onu en iyi anlatanlardan usta yazar Adnan Binyazar’ı sahneye davet etti. Binyazar konuşmasında, Yaşar Kemal’in, “İnsan, evrende gövdesi kadar değil gönlü kadar yer kaplar,” cümlesini alıntılayarak edebiyatımıza katkısından söz etti. Katılımcılar, Binyazar’ın seminer gününe denk gelen doğum gününü ayakta alkışlayarak kutladı.
Çağdaş edebiyatımızın en önemli temsilcilerinden Selim İleri, “Edebiyatı Sevdiren Öğretmenlerim” başlıklı konuşmasında, benzersiz birikiminden süzdüğü etkileyici öykülerini anlattı; dinleyicileri büyüleyen üslubuyla öğrencilik yıllarında edebiyata yakınlaşmasına neden olan öğretmenlerini andı. Resme olan yeteneksizliğinden esprili bir dille söz eden İleri, resim dersinde öğretmeninin, “Resmi çizemiyorsan, sen de yazarak anlat,” sözlerinden cesaret alarak nasıl öykü yazdığını ve böylece resimden 10 aldığını aktardı. Matematik dersinde, yazmaya başladığı romanına daldığı için kızan öğretmeninin sonrasında ona nasıl hoşgörülü davrandığını ve desteklediğini anlatırken gözleri yaşardı.
Şair, çevirmen, edebiyat profesörü Cevat Çapan, şiirin ve edebiyatın eğitimle ilişkisine yönelik deneyimlerini paylaştı. Şiirin devrimci ruhunun, dünyayı değiştirebilecek bir güce sahip olduğunun altını çizen Çapan konuşmasını, “Şiir olmazsa kıyamet kopmaz, ama insanlar sevişemez, öpüşemez, bir şey beğenemez; dünya tatsız tuzsuz bir yer olur,” sözleriyle sonlandırdı.
Ödüllü “Köprü Kitaplar” koleksiyonunu edebiyatımıza kazandıran iki deneyimli editör Semih Gümüş ve Müren Beykan’ın söyleşisi, seminerin can alıcı noktalarından birini oluşturdu. Günışığı Kitaplığı ve ON8 Yayın Yönetmeni Müren Beykan, okullarda öne çıkan 100 Temel Eser Listesi’nden söz ederek, klasiklerin yanı sıra çağdaş eserlerin de bolca okutulmasının öğrencilerin mutluluğu için önemine değindi. “Edebiyat emek ister. Metni okurken zorlanmak iyidir; bir daha düşünürsünüz. Çocuklar aptal olmadığına göre, ellerindeki eseri anlamaları her zaman şart değildir; ileride zihinlerinde açılır düğümler,” diyen Beykan, edebiyatın geleceği biçimlendirici etkisine değindi.
Notos Yayın Yönetmeni, eleştirmen, yazar Semih Gümüş, Oscar Wilde ve Umberto Eco’dan yaptığı alıntılarla edebiyatın gerçeklik gücünü hatırlattı. Edebiyatın hayattan daha inandırıcı olduğunu ve edebiyattan gerçeğe bağlı kalmasını beklemenin yanlışlığını belirten usta editör, “Edebiyattan ve sanattan başka hiçbir alanda, yüzlerce yıl hiç değişmeden dayanabilmiş ürünler bulamazsınız. Sadece yaratıcılığın içinden geçmiş ürünlerde bunu bulabilirsiniz,” cümleleriyle, edebiyatın kalıcılığını vurguladı.
Çocuk ve gençlik edebiyatının çok sevilen yazarı Mavisel Yener, edebiyat yolculuğunu anlatırken, okumanın bireysel özgürleşme yolunda önkoşul olduğunu ve eğitimcinin önce kendini özgürleştirmesi gerektiğini söyledi. “Mürekkebin akmadığı yerde kan akar! Özgürlükler kısıtlanır. O halde görevimiz, gerçekçi çözümlere odaklanarak bu mürekkebi ne aracılığıyla, kime, nasıl sunacağımıza karar vermektir. İlk bakmamız gereken yer, kendi kapımızın önüdür,” diyen Yener, edebiyatın bireysel özgürleşmedeki rolüne dikkat çekti.
Eğitim yöneticisi, şair Cahit Ökmen sunumunda, öğrencilerin edebiyata heves duymasını sağlayan, ilgilerini edebiyata yönlendiren deneyimlerini örneklerle aktardı. “Eğer çocuklara bildiklerimizi öğretirsek, bildikleri bizim bildiklerimizle sınırlı kalır. Ama düşünmeyi öğretirsek, bildiklerinin sınırı olmaz,” diyerek, öğrencileri nitelikli edebi eserlerle buluşturmanın öneminin altını çizdi.
Seminerin “Yaratıcı Okuma Uygulamaları” bölümünde, öğretmenler ve kütüphaneciler, öğrencilerle yaptıkları çalışmaları meslektaşlarına sundular. Kitap seçimi, okuma süreci ve sonrasında izlenen yöntemlerin ve kazanımların aktarıldığı sunumlarda, katılımcılara pratik ve etkili yeni yöntemler örneklenerek, yeni yollar önerildi.
Soru-cevap bölümlerinde canlı paylaşımlara, tartışmalara sahne olan seminerde; çocukların ve gençlerin kitap seçme özgürlüğü ve okuduğundan keyif alması, eğitimcinin edebiyat okurluğu, yazar ve yayınevi takip etmek, amaçlı metinlerle edebiyat metinlerini ayırt etmek gibi önemli başlıklar öne çıktı.
edebiyathaber.net (9 Mart 2015)