Bulutsuz gecelerde gökyüzünü izlemeyi sever misiniz? Göz kırpan yıldızlar, tepsi gibi bir dolunay. Hele bir de denizin kenarında iseniz, yakamozu izlemeye doyum olmaz. Denizin ortasında ışıltılı bir yol gibi uzar gider.
Bir de dedemiz vardır orada, bizden çok uzaklarda. Hepimizin Aydedesi. Peki, hiç düşündünüz mü Aydede neden Aydede? Güneş neden güneş dede değil de, yıldızlardan herhangi biri dede ya da amca değil de Ay neden dede?
Yapı Kredi Yayınları arasından yayımlanan bir kitap bu sorunun yanıtını veriyor bizlere. “Aramızda Beyaz Bir Çizgi” adlı harika kitabıyla tanıdığımız Çiğdem Kaplangı, “Aydaki Dede“de Aydede ile olan akrabalık ilişkimizin sırlarını açıklıyor bize.
Hikâye şöyle: “Torunlarını çok özleyen Kıvrık Bıyıklı Dede, bir gece rüyasında torunlarını görür. Torunları ona şarkı söylüyorlardır. ‘Gece görünen yoldan gel bize/ Bir var bir yok büyülü fıskiye/ Kuştüyü yastığa koyuver başını/ Göz kırpan yıldızlara selam söyle/ Tam tepeden el salla Aydede/ Tam tepeden el salla Aydede.’ Şarkının sonunda tonton dede uyanır. Bundan sonra uyumak ne mümkün. Dön sağa, dön sola, olmadıysa mutfağa. Bir bardak sütünü alıp oturmuş koltuğa. Tepsi gibi bir dolunay yolu çizmiş denizin üzerinde. Sanki dedeye gel diyor. Hani şarkı da böyle başlıyordu ya zaten, ‘gece görünen yoldan gel bize’ diye. Kıvrık Bıyıklı Dede düşmüş yollara bu şarkının peşinden. Serüvenden serüvene gece boyunca gezmiş durmuş. Bunu yaparken de çocukların hayal dünyalarından çizgileri kaldırmış.” “Peki, neden Ay bizim dedemizdir?” sorunun yanıtını da kitabı okuyanlar öğrensin. Daha fazlasını anlatmak kitabın büyüsünü bozar çünkü. Yazarın bu ikinci kitabı ile ilgili şunu söyleyebilirim ki; Çiğdem Kaplangı çocukların sevgilisi olmuştur. Benim de özellikle takip ettiğim yazarlar arasındaki yerini aldı.
Yapı Kredi Yayınlarından çıkan bir kitaptan daha söz etmek isterim. “Doğabilimci Profesör’ün Heyecanlı Yolculuğu”. Guido Sgardoli’nin yazdığı, Andrea Rivola’nın resimlediği kitabı Yelda Gürlek dilimize kazandırmış. Sgardoli adını bilenler anımsayacaklardır. “Böcekler İçin İlkyardım Merkezi”ni yakın bir tarihte okumuş ve yine burada o kitaptan söz etmiştim. Resimleyen ve çeviren kişiler de aynı isimler. Sözün kısası aynı ekip yine keyifli bir iş çıkarmış.
Böcekler İçin İlkyardım Merkezinin böcek bilimci olmak isteyen küçük kahramanı Camilla, bu defa hayran olduğu Profesör Lucillo Visberghi Gölgelitepe’nin hayat hikâyesini öğreniyor. Profesörün yol arkadaşı Cesco, bir zamanlar sadece meraklı bir çocuk olan Lucillo’nun nasıl dünya çapında üne kavuştuğunu, onun başından geçen heyecan dolu, olağanüstü maceralarını anlatır. Ancak Lucillo’nun işleri her zaman yolunda gitmez. Kötü kalpli biri ona hayatı dar etmek için elinden geleni yapmıştır. Bu kötü kalpli kişiyi öğrenince çok şaşıracaksınız. Kendine özgü çizimleri ile yine çok keyifli, bir nefeste okunacak bir kitap “Doğabilimci Profesör’ün Heyecanlı Yolculuğu.”
Ülkemizdeki çocuk ve gençlik edebiyatını incelediğimizde çok güzel, iz bırakan kitapların sayısının çoğaldığını görmek mutluluk verici. Fakat dikkatimi çeken nokta bu nitelikli eserlerin içinde İtalyan yazarların sayısının bir hayli fazla olması. Bu işi hakkıyla yapıyorlar. Dileğim ülkemin çocuklarının da İtalyan çocuklarının şansına erişebilmeleridir. Uzun ve sağlıklı bir yaşam sürerek aydınlık geleceklerine olan yolculuklarında nice güzel kitapla buluşsunlar.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (23 Mart 2015)