Bugünün çocukları çağın getirdiği müthiş olanaklar sayesinde eğitim başta olmak üzere her alanda birçok şansa sahip olmakla birlikte, ebeveynlerinin çocukluk dönemleri ile karşılaştırıldığında bazı olanaklardan da yoksunlar. Sokakta doyasıya oynamak gibi. Bütün günü şehirden uzak tamamen doğal bir doğa parçasında piknik yaparak, bir dere kenarında kurbağaların seslerini dinleyerek, belki çamurlara batıp çıkarak maceralı oyunlarla geçirmek gibi. Tavuklarla, ördeklerle, koyunlarla, ineklerle haşır neşir olabilmek gibi. Teknoloji, çocuklarımıza uçsuz bucaksız bir dünya vaat ederken, sokaktaki kedi ve köpeklerle bile iletişim kurmakta zorlanan bir nesil ile baş başa kalma riskini de beraberinde taşıyor.
Eğitimci ve danışman Nuran Kansu, doğada yeterince vakit geçiremeyen çocuklar için neler yapılabileceği konusunda arayış içinde olan anne babalara yönelik bir kitap hazırlamış: “Çocuğumla Doğadayız”. Anne babaların okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocukları ile birlikte okuyabileceği kitap, çocukların doğa ile iletişim kurmasında yol gösterici doğa etkinlikleri, öneriler ve yöntemler içeriyor. 1990 – 2003 yılları arasında Kanada’da çeşitli okullarda eğitimci olarak görev yapmış, anne babalara seminerler vermiş olan Nuran Kansu, 2003 yılında Türkiye’ye gelerek anne, baba ve öğretmenlere yönelik seminerlerini sürdürmekte, okul ve aile danışmanlığı yapmaktadır. Kitabını hazırlarken, öğrenmekten zevk alan, heyecan duyan, meraklı, araştırmacı, tüm zeka alanlarını aktif şekilde kullanabilen, sağlıklı, yaratıcı çocukların yetişmesini amaçladığını belirtiyor. Diğer yandan, doğanın da kendisine dost olacak çocuklara ihtiyacı olduğu, nesli tükenmekte olan hayvan ve bitkiler, küresel ısınma ve çevre kirliliği gibi gelecekte dünyamızı bekleyen doğa sorunları ile ilgilenecek nesiller yetişmesi gerekliliği de kitabın ortaya çıkışında önemli bir etken olmuş.
Kitabın ilk bölümünde Harvard Üniversitesi profesörlerinden Howard Gardner’ın “Çoklu Zeka Teorisi” temel alınarak, çocukların değişik düzeylerde farklı zeka tiplerine sahip olduğu, bu zeka tiplerinin tanıtımı ve geliştirilmesi konusunda neler yapılabileceğine dair bilgiler yer alıyor. Bu bölümde çocukların gelişimi ve sahip oldukları zeka alanlarının güçlendirilmesi açısından, çocukların ne kadar zeki oldukları değil, hangi alanlarda zeki olduklarının belirlenmesi ve yaşamlarının buna göre şekillendirilmesinin önemi vurgulanıyor.
Kitabın daha sonraki bölümleri çocukların farklı mevsimlerde doğa ile nasıl bir etkileşimde bulunabilecekleri konusunda etkinlik önerileri, yöntemler ve doğa ile ilgili birçok konuda ön bilgiler içeriyor. Sonraki bölümler mevsimler bazında ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış olarak sıralanıyor. Bu bölümlerde yer alan doğa etkinliklerinde örneğin duyu organlarını tanımak ve geliştirmek, çocukların araştırıcı yönünü geliştirmek, doğa ve doğada yaşayan canlılara saygı duymalarını sağlamak, doğadaki canlılarla nasıl iletişim kurabilecekleri konusunda yönlendirmek, etkinlikler kapsamında fotoğraf çekmeleri, yazı yazmaları ve gördüklerini resimlemeleri sağlanarak sanatsal ve yaratıcı yönlerinin geliştirilmesi amaçlanıyor.
Kitap anne babalara hitap ediyor ancak her bölümde anne babaların çocukları ile birlikte okuyacakları metinler yer alıyor. Bu metinlerde örneğin böcekler, yağmurun nasıl yağdığı, karın nasıl oluştuğu, kuşların yaşamı, ağaçlar, kurbağalar, yıldızlar ve gökyüzü gibi pek çok konuda ön bilgi veriliyor. Bu metinlerde amaç ilgili konuda tam bir bilgilendirme yapmaktan ziyade çocuğun o konuda merakını uyandırmak, daha detaylı araştırma yapmasını, doğada bulunduğu zamanlarda ilgili konulara algı ve dikkatini yoğunlaştırmasını sağlamak. Kitapta her bölümde çocukların araştırma ve merak yönünü geliştirmek için anne babaların çocuklarına sorabilecekleri örnek sorular bulunuyor.
Hepimizin farkında olduğu bir gerçeğin kitapta da altı çiziliyor; bugün sürdürdüğümüz yaşam tarzımız nedeni ile çocukların ana oyun alanları ne yazık ki televizyon, bilgisayar ekranları ya da alışveriş merkezleri oldu. Bu durumun olumsuz sonuçları ise çocuklarımızda aşırı kilo ve kolesterol gibi sağlık problemleri, duygusal tatminsizlikler, hırçınlıklar, dikkat eksikliği, zayıflayan sosyal beceriler ve depresyonlar olarak karşımıza çıkıyor.
Açık hava ve doğada yaşamanın olumlu etkileri olduğunu yetişkinler olarak elbette hepimiz biliyoruz ve yaşamımız boyunca bunu deneyimledik, deneyimliyoruz. Çocuğumla Doğadayız’da açık havada oynamanın ve vakit geçirmenin olumlu etkileri bu konuda yapılmış olan bilimsel araştırmalar doğrultusunda belirtilirken, Nuran Kansu “Çocuklarımızın da tıpkı bizim çocukluğumuzda olduğu gibi açık havada oynama hakkı olduğunu bilmek ve bu hakka saygı duymak sorumluluğundayız.” diyor.
Şule Tüzül – edebiyathaber.net (13 Nisan 2015)