Samuel Beckett’in “Echo’nun Kemikleri” adlı kitabı, Süha Sertabiboğlu’nun çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
İnsanın yüreğindeki ve zihnindeki karanlık yerlere dokunuyor Samuel Beckett bu eserinde: Ölüm, hayat, doğa, varlık, eylem, zaman, anlam… Beckett bu eski fakat hâlâ etkisini sürdüren puslu alanlara elindeki neşterle ince kesikler atarken, insani varoşulun gelip geçiciliğine, değersizliğine, anlamsızlığına ilişkin duygu ve düşünceler de işte bu neşter kesiklerinden sızıyor. Sızmalara patlamalar eşlik etmiyor, aksine asude bir akış söz konusu. İniltiyi andıran, kırılıp dağılan kelimelerse hep aynı kör noktaya, yani ölümün soğuk zaferine ulaşıyor, ama ölüm toprak altında dahi ruhlara huzur vermiyor:
Ölüler zor ölür, öteki dünyaya davetsiz girenlerdir onlar, buldukları yere yerleşmek zorundadırlar, çamurun içine inen kuyulara ve kapaklı deliklere, ta ki arazinin efendisi çok uzun süren bir kabul sürecinin ardından onlarla ilgilenme işini yükleninceye kadar. O zaman ölüler arasında şüphesiz ki serbest hale gelirler, o zaman dertleri biter, doğal dertleri yani.
Trajik olanın da komik olanın da artık hükmünü yitirdiği, mevcut anlamların ve değerlerin hızla çözülüp dağıldığı, eylemin mümkün olmadığı, kara yazgının egemenliğini büsbütün ilan ettiği bir eşikte; “doğal dertlerinin” yükünden kurtulmaya çalışan insanın çaresizliğini işliyor Beckett, o her zamanki kurucu “gaddarca” tavrıyla…
Samuel Beckett
İrlandalı romancı, oyun ve senaryo yazarı, öykücü, şair, denemeci ve çevirmen (1906-1989). Protestan bir aileden gelen Beckett, Dublin’in bir banliyösünde doğmuştur. 1927’de Dublin’deki Trinity College’ın Roman Dilleri Bölümü’nden mezun olur. 1928’de Paris’teki École Normalé Supérieure’de İngilizce okutmanı olarak çalışmaya başlar. Burada James Joyce’la tanışır. Joyce’un ileride Finnegan’s Wake adıyla yayımlanacak romanının bir bölümünün Fransızca’ya çevrilmesine yardım eder. 1930’da Whoroscope adlı bir şiiri yayımlanır. 1932-1937 yılları arasında Londra’da yaşar. Bu dönemde yazdığı öykülerden oluşan ve Joyce’un etkisini yansıtan More Pricks Than Kicks 1934’te; akıl hastanesinde bakıcı olmasını konu alan Murphy 1938’de Londra’da yayımlanır. 1937’de Paris’e yerleşir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız direniş grubuna katılır. 1942’de Gestapo’dan kurtulmak için Fransa’nın güneyine, Vaucluse’e kaçar. Burada kaldığı iki yıl içinde gündüzleri tarım işçiliği yaparken, geceleri Watt’ı yazar. Savaş sona erdikten sonra Paris’e döner. Bundan sonra yapıtlarını daha yalın yazabildiğini düşündüğü Fransızca’da kaleme almaya başlar ve 1946-1950 yılları arasında Molloy (1951), Malone Meurt (1951; Malone Ölüyor) ve L’innommable (1953; Adlandırılamayan) adlı romanlardan oluşan üçlemeyi tamamlar. Beckett’ın en önemli yapıtları olarak görülen her üç roman da tek bir kişinin çeşitlemeleri denebilecek bir dizi karakter tarafından anlatılır. Anlatıcılar hızlı bir fiziksel çöküş içindedir ve var olduklarının tek kanıtı zihinleridir. Adlandırılamayan’da bu çöküş, anlatıcının bir ağız ve zihne indirgenmesiyle doruğa ulaşır. Beckett’ın pek çok yapıtında olduğu gibi burada da anlatıcı sessizliğe ve hiçliğe tahammül edebilmek için hikâyeler uydurur ve uzun, karmaşık monologlara girer.
En attendant Godot (Godot’yu Beklerken) Ocak 1953’te, Paris’te, Théàtre Babylone’daki ilk temsiliyle büyük başarı kazanınca Beckett dünya çapında üne kavuşur. 1966’dan sonra oyunlarından birçoğunu dünyanın çeşitli ülkelerinde kendisi sahneler. Her türlü radyo ve televizyon programından, gazetecilerden, fotoğrafçılardan özenle kaçınır. 1969’da kendisine verilen Nobel Edebiyat Ödülü’nü kabul eder. Hayatını, 1938’de tanışıp daha sonra evlendiği Suzanne Dumesnil’le birlikte, ölene kadar Paris’te geçirir.
Samuel Beckett, 20. yüzyılın en büyük yazarları arasında, edebiyata yaklaşımındaki uzlaşmaz arılıkla öne çıkmıştır. Beckett’ın yoğun bir kara mizahla beslenmiş olan yapıtları, insan deneyiminin ve insan bilincinin işleyişinin paha biçilmez belgeleridir. Bir eleştirmen şöyle yazmıştır: (Beckett) “Edebiyatın gırtlağını keserek ve okurlarını, salt varoluşun yalın koşullarıyla, yapmacık bir neşeye ya da umutsuzluğa kapılmadan, soğukkanlılıkla yüz yüze gelmeye zorlayarak insanlığın önündeki imkânları açık tutmuştur.”
BAŞLICA YAPITLARI
DÜZ YAZILAR: Watt (1943) [Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 1993]; Mercier & Camier (1946) [Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 1998]; Molloy (1951) [Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 1997]; Malone Dies (1951) [Malone Ölüyor, Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 1997]; The Unnamable (1954) [Adlandırılamayan, Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 1997]; Texts For Nothing/Stories-First Love, The Expelled, The Calmative, The End [Hiç İçin Metinler ve Uzun Öyküler, Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 1999]; Commnent c’est (1961) [Acaba Nasıl?, Çev. Uğur Ün, Ayrıntı Yay., 2001]; How It Is (1961); The Lost Ones; Fizzles; Company (1980) [Eşlik, Çev. Seniha Akar, Düzlem Yay., 1990]; Ill Seen Ill Said (1981); Worstward Ho (1983).
OYUNLAR: Waiting For Godot (Godot’yu Beklerken); Endgame (Oyun Sonu); All That Falls (Tüm Düşenler); Act Without Words I (Sözsüz Oyun I); Act Without Words II (Sözsüz Oyun II); Rough For Theatre I (Tiyatro Oyunu Taslağı I); Rough For Theatre II (Tiyatro Oyunu Taslağı II); Krapp’s Last Tape (Krapp’ın Son Bandı); Embers (Korlar); Happy Days (Mutlu Günler); Words And Music (Sözler ve Müzik); Rough For Radio I (Radyo Oyunu Taslağı I); Rough For Radio II (Radyo Oyunu Taslağı II); Cascando; Play (Oyun); Film; The Old Tune (Eski Şarkı); Come And Go (Geliş ve Gidiş); Eh Joe (Söyle Joe); Breath (Soluk); Not I (Ben Değil); That Time (Bu Kez); Footfalls (Adımlar); Ghost Trio (Hayalet Üçlüsü); …but the clouds… (…ama bulutlar…); A Piece Of Monologue (Solo); Rockaby (Beşik); Ohio Impromptu (Ohio Doğaçlaması); Quad; Catastrophe (Felaket); Nacht Und Traume; What Where (Ne Nerede); [Oyunların tümünü Akşit Göktürk, Güven Turan, Şadan Aydın, Uğur Ün, Şerif Erol, Levent Mollamustafaoğlu ve Mustafa Küpüşoğlu çevirdi ve bunları 1993 yılında Mitos Boyut Yayınları iki cilt halinde yayımladı.]
ŞİİRLER: Echo’s Bones (1935); Poémes (1939).
edebiyathaber.net (22 Şubat 2016)