Söyleşi: Merve Koçak Kurt
21 Nisan 1973’te aramızdan ayrıldı Kemal Tahir. Türk edebiyatının en üretken yazarlarından biriydi. Tahir, daha çok Esir Şehrin İnsanları (1956), Yorgun Savaşçı (1965), Devlet Ana (1967), Karılar Koğuşu (1974) gibi eserleriyle tanınıyor. İthaki Yayınları, Tahir külliyatındaki kitaplara dair önemli çalışmalar yapıyor. Konuyla ilgili olarak Editör Selçuk Aylar, “Önümüzdeki aylarda, Kemal Tahir’in tefrika olarak yayımlanan romanlarını küçük kitaplar halinde yayımlamaya devam edeceğiz.” diyor.
“İthaki Yayınları tarafından hayata geçirilen bir diğer önemli proje ise Kemal Tahir’in eserlerini yayımlamak olmuştur. Yayımlanan kitaplar arasında Tahir’in en bilindik eserlerinin yanı sıra, bugüne kadar günışığına çıkmamış yapıtları ve müstear isimle yazdığı tefrika romanları da (Mayk Hammer romanları dahil) bulunmaktadır.” denmiş internet sayfanızda. Kemal Tahir’in kitapları üzerine böyle bir çalışma yapma fikri nasıl doğdu ve neyi amaçlıyor?
“Kemal Tahir neredeyse hayatının tamamını yazmaya vermiş, velud bir isim. Yazarlık kariyerinin omurgasını oluşturan, kendi ismiyle yayımladığı yapıtlarının yanı sıra, oldukça büyük bir hacme sahip notları, müstear isimle yazdığı romanları ve çevirileri, hatırı sayılır bir yekûn oluşturuyor. Dolayısıyla zaten ‘bütün yapıtları’nı yayımlama projesinin içine bu saydıklarımızın hepsinin girmesi gerekiyor. Ama bunun dışında daha önemli bir sebep olduğunu düşünüyorum. Kemal Tahir’in müstear isimle yazdığı romanlar yahut yaptığı çeviriler, ‘asıl yazarlığı’na dair bazı noktaları açıklığa kavuşturmak için de kullanılabilir. Mayk Hammer çevirilerinden tutun da Halk Plajı’na kadar, Kemal Tahir’in bu kitaplarındaki dil ve üslup tuhaf bir biçimde asıl yapıtlarındaki dil ve üslupla birçok noktada örtüşüyor. Yazarlık kariyerini bu şekilde ikiye ayıran önemli bir ismi eleştirel olarak değerlendirmek için bu durumun muhtemel hareket noktalarından biri olacağı kanaatindeyim. Bu anlamda örneğin F. M. İkinci-Kemal Tahir ikilisinin birbirine yakın olmasına mukabil, S. Bedi-Peyami Safa ikilisi arasında nispeten bir mesafe bulunduğu söylenebilir. Kısacası Tahir’in dil ve üslup bakımından sınırlarını görebilmek için bu kitapları da okuyup değerlendirmekte fayda var.”
Kemal Tahir’le ilgili “Türk tarihine eğilirken, zengin kültür geleneğimizden esaslı bir biçimde yararlanmanın gereğini duyan ilk romancımızdır… Belki de bunu gerçek anlamıyla kavrayan tek romancımızdı.” yorumları yapılır. Siz neler söyleyeceksiniz onun romancılığına dair?
“Kemal Tahir hakkında lehte ya da aleyhte en çok üzerinde durulan konulardan biri bu biliyorsunuz. O yüzden şu kadarıyla yetinmek istiyorum: Hakikat payı olan bir tespit bu. Ancak onun ‘zengin kültür geleneğimizden’ nasıl yararlandığına ve ne ölçüde başarılı olduğuna, hatta Kemal Tahir’in romanları bağlamında bu zengin kültür geleneğinin ne anlama geldiğine dair doyurucu çalışmalara hâlâ sahip değiliz. Ayrıca bu noktada onu başka isimlerle de karşılaştırmadık.”
“Öte yandan bazı çevrelerde bu ‘zengin kültür geleneği’, ‘içerik’ ile, yani Kemal Tahir’in özellikle bu coğrafyanın geçmişine dair konulara dikkatini yöneltmesi ve bunlara dair yorumuyla karıştırılıyor. Oysa ikisi birbirinden farklı. Birbirine zıt eleştirel yorumların bu farkı da dikkate alması gerek. Zengin kültürel miras özellikle dil, form vs. gibi hususları ilgilendiriyorsa, bunların pekâlâ aynı ya da benzer bir içeriğe son derece eleştirel bir şekilde yaklaşan yapıtların da hizmetinde olacağını vurgulamalıyız.”
Devlet Ana, Osmanlı kurulmadan önceki Anadolu’nun görünümünü ve Anadolu insanının güçlü bir devlete duyduğu ihtiyacı da dile getirir. Kemal Tahir’in en önemli romanı olarak gösterilen Devlet Ana, onun düşünce yapısını en iyi yansıtan eserlerinden biri sayılıyor. Kemal Tahir, bugün yaşasaydı, yine yeni bir Devlet Ana yazsaydı nasıl bir roman olurdu sizce?
“Çok fazla spekülasyon yapmak doğru olmaz ama öncelikle dikkat çeken şey, bugün Osmanlı imgesinin, Osmanlı’dan önceki Anadolu ve Selçuklu imgesine nazaran çok daha önemli ve gözde olduğu. Selçuklu dönemi kuşkusuz bir gün çok daha yoğun olarak çalışılıp yorumlanacak. Sonuçta Devlet Ana’nın sonunda Kerim Çelebi Siyaset-nâme okuyordu. Ama bugün her yönüyle Osmanlı ilgi odağı. Dolayısıyla bugün hayatta olsa Kemal Tahir belki bir devam romanı yazmak isteyebilirdi.”
Esir Şehir Üçlemesi, bir nehir roman dizisi. İlk kitabı olan Esir Şehrin İnsanları’nda Kemal Tahir, Mütareke Dönemi Osmanlı aydınının ve İstanbul’unun destansı direnişinin fotoğrafını çeker. Kurtuluş Savaşı öncesinin anlatıldığı bu roman nasıl bu kadar ‘kalıcı’ olabilmiştir?
“Romanın kalıcılığının, sorunun kalıcılığıyla ilgili olduğunu ve bunu bugün de bir ölçüde geçerli sayabileceğimizi söyleyebiliriz. Ayrıca Yakup Kadri’yi de hatırlamalıyız bu bağlamda. Söz konusu sorun, o tarihlerde, Anadolu’da verilen bir kurtuluş mücadelesiyle İstanbullu aydınların ilişkisinde yatan gerilim olarak özetlenebiliyordu. O tarihten bu yana da, sorunların içeriği ne kadar değişse değişsin, Anadolu ile büyük şehir(ler) arasındaki farklılık ve uyuşmazlığa, her birinin diğerini kabulde gösterdiği isteksizlik ya da çekimserliğe ve bu olguların çeşitli taraflarca kullanıldığına şahit oluyoruz. İşgalci ve direnişçi addedilen tarafların adı değişiyor sadece.”
Müstear isimle yazma sebepleri ve yazdığı bu eserler üzerine konuşsak biraz da…
“Anlaşıldığı kadarıyla Kemal Tahir’in müstear isimle yazma sebebi, yerli ve yabancı birçok örnek gibi, geçimini yalnızca yazarak karşılama endişesiydi. Bu anlamda gerçekten çok çalışkan olduğu tartışılmaz. İlk sorunuzun yanıtında bu kitaplar üzerine bir şeyler söylemeye çalıştım.”
Kemal Tahir’de “yerlilik” kavramı nasıldı? Böyle bir “yerlilik” anlayışı günümüzdeki yazarlarda var mı sizce?
“Kemal Tahir’in ‘yerlilik’ anlayışını, yerliliğe yaklaşımını özetlemek üzere – her şeye rağmen -, hem nalına hem mıhına ifadesini kullanabiliriz. Ne var ki eleştirmenlerinin ve okurlarının çoğu bugün hâlâ kamplaşmaya meyyal. Keza günümüz yazarlarının yerlilik anlayışı da daha çok kendi perspektifleriyle sınırlı görünüyor. Anlaşılan o ki, yerlilik, eğrisiyle doğrusuyla daha zengin bir temsile muhtaç.”
Kemal Tahir’i okumak isteyen bir genç mesela, ilk hangi eserinden başlayabilir? Ya da şunları es geçmemeli dediğiniz başlıca eserleri hangileri?
İzninizle bu konuda bir görüş belirtmeyeceğim. Genç okurların, sizin sorunuzdan bağımsız olarak ama sadece bunu bir fırsat bilerek söylüyorum, her türden temel eser vesaireden ve tavsiyeden yeterince çektiğini düşünüyorum. Tek söyleyebileceğim, Kemal Tahir’i okuyan genç okurların, çokça tartışılan içerikten ziyade, özellikle diyaloglarda öne çıkan başarılı dile dikkat edebileceği…
Kemal Tahir okumak, hayatımız(d)a nasıl bir pencere açar? O pencereden neler süzülür içeriye?
“Böyle bir pencere, edebiyat ve düşünce tarihine ve bunlar etrafında dönen tartışmalara açılacaktır.”
İthaki Yayınları olarak Kemal Tahir’le ilgili daha ne gibi çalışmalar var yapmayı planladığınız?
“Önümüzdeki aylarda, Kemal Tahir’in tefrika olarak yayımlanan romanlarını küçük kitaplar halinde yayımlamaya devam edeceğiz. Nâzım Hikmet’in Kemal Tahir’e hapishaneden yazdığı mektuplar da tekrar okurlarla buluşmak üzere. Bunun yanı sıra erken dönemlerine ait bir iki sürpriz metin de olacak. Keza Notlar’ın yayımlanma süreci devam edecek. Uzun bir süre sonra tekrar yayımlanan Notlar’ın hafızaları tazeleyeceğini düşünüyoruz.”
edebiyathaber.net (21 Nisan 2016)