Türkiye Yayıncılar Birliği’nin İstanbul Bilgi Üniversitesi işbirliğiyle düzenlediği “7. Türkiye Yayıncılık Kurultayı” 12-13 Mayıs tarihlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Santralistanbul Kampüsü’nde yapıldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Yayman, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celâl Zeynioğlu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ege Yazgan, Uluslararası Çoğaltım Hakları Kuruluşları Federasyonu (IFRRO) Genel Sekreteri Olav Stokkmo ve Avrupa Yayıncılar Federasyonu (FEP) Direktörü Anne Bergman-Tahon’un açılış konuşmalarıyla başlayan ve ilgilenen herkese açık olan kurultayda, “Dijital Yayıncılık, Yeni İş Modelleri ve Telif Hakları”, “Eğitim Yayıncılığında Zenginleştirilmiş İçerik”, “Öğrenci Kitapla Nasıl Buluşur?”, “Anadilde Yayıncılık”, “Akademik Yayıncılıkta Yeni Gelişmeler: Fırsatlar, Dezavantajlar” ve “Kitap Eklerinin 25 Yılı” konulu oturumlar gerçekleşti. Konuşmacı olarak katılan Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, akademisyenler, hukukçular, yayıncılar ve eğitimciler iki gün boyunca yayıncılığın sorunlarını tartıştılar.
7. Türkiye Yayıncılık Kurultayı Sonuç Bildirgesi şöyle:
Fikir ve Sanat Eserleri Kanun Taslağı hazırlanırken yayıncılık endüstrisinin gelişimi ve dijital dünyada yeni iş modelleri göz ardı edilmemelidir
Fiili korsan, dijital korsan, fotokopiden ve ayrıca lisanslamanın olmayışından kaynaklanan yıllık kaybımız 300 Milyon $’dır. Dijital yayıncılığın dijital korsandan kaybı %80 oranındadır. Gelişen ve değişen iş modelleriyle birlikte ilim ve edebiyat eserlerinde tek parça satın alma, kiralama, abonelik, doğrudan lisans alma, istek üzerine gibi yeni lisans türleri ortaya çıkmıştır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun dijital alanda doğan kayıpları engelleyecek ve oluşan yeni iş modelleri ile telif haklarını, hak yönetimi aracılığıyla koruyacak ve kayıpları engelleyecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
Sürdürülebilir yayıncılık için zenginleştirilmiş içerikte telif haklarının korunması ve hak takibinin gerçekleşmesi esastır
Mobil öğrenme ortamları, veriye erişim, akıllı telefon, tablet gibi cihazların kullanımı eğitim yayıncılığı sektörünü önemli biçimde etkilemiştir. İdeal olan, e-içeriğin ve basılı içeriğin içiçe geçeceği, karma modeldir. Eğitim yayıncılarını rakip olarak gören, içeriğe önem vermeyen yaklaşımların eğitimde başarısız oldukları bir gerçektir. Aksine eğitim yayıncılarını iş ortağı olarak gören ülkelerin eğitim sistemlerinin de başarılı olduğu görülmektedir. Çünkü kaliteli içerik ancak rekabetten ve çeşitlilikten çıkar. Milli Eğitim Bakanlığı kendi platformlarında öğrencilere ücretsiz materyal sunabilir, ancak öğrencinin kendi olanakları ve tercihiyle eğitim yayınlarına erişimine de olanak sağlanmalıdır.
Zenginleştirilmiş içerik ve öğretim materyalleri, öğrenme ihtiyaçlarına göre şekillenmeli ve düzenlenmelidir
Türkiye’de mobil cihazların toplam kullanım oranı %94’lere, internet erişiminde mobil cihaz kullanımı %40’lara ulaşmıştır. Dünyada mobil eğitim uygulamalarında 2018’e kadar %28 büyüme gerçekleşmesi beklenmektedir. Z kuşağının, ilgi ve meraklarının hızlı değişmesi, girişimci-sorgulayıcı olmaları, aynı anda pek çok işi yapabilme becerileri gibi temel özellikleri ve bu yönlerdeki ihtiyaçları göz ardı edilmemelidir. Uygulamaların bu kitleye uygun, iyi tasarlanmış, görsel olarak çekici ve kullanıcı dostu olmalarına özen gösterilmelidir. Hem içeriğin hem de içerik platformunun sürekli değişen bir yapıda olması esastır. Dolayısıyla, özellikle ders kitabı yayıncılığında iyi içerik üretmenin yolları aranmalı ve bakanlıkça desteklenmelidir. Basılı kitaptaki içerik ne kadar iyi olursa, dijital içerik de o kadar iyi olur.
Sağlıklı bir eğitim yayıncılığı, demokratik toplumların ve bilgiye, rekabete dayalı ekonomilerin temel öğesidir.
Eğitim yayıncılığının varlığını sürdürebilmesi için yayıncıların açık pazar politikasına teşvik edilmeleri şarttır. Dünyada en iyi örnekler, yayıncıları daha iyi ürünlere teşvik eden, lokal ihtiyaçlara çözüm üreten, lokal değerlere önem veren politikalardır. Kaliteli kaynak ve destek, çeşitliliği de getirecektir. Milli Eğitim Bakanlığı yayıncılık yapmaktansa, bu kaynakları sektörün gelişimine harcamalıdır. Öğretmenlere etkin ve kaliteli bir eğitim için en doğru materyalleri seçme inisiyatifi tanınmalıdır. Bu şekilde yayıncılar, yazarlar ve editörler bakanlıkla ve öğretmenlerle etkileşim halinde daha kaliteli yayınlar üretebilirler. Kaliteli yayıncılık için materyal planlaması yaparken ve iş modeli geliştirilirken telif haklarına önem verilmesi beklenmektedir.
Öğrencileri kitapla buluşturmanın yolu, mekanlardan bağımsız olarak işleyen yöntemlerdir
Nitelik ve içeriğin kalitesi, kitabı öğrenciye sevdirmek, kitap okuma isteğini sağlamakta önemlidir. Çocuk yayıncılığı, nicelik ve nitelik anlamında yükseliştedir. Özellikle çocuk ve ilk gençlik edebiyatını geliştirecek kanalların açılması, öğrencinin kitapla, yazarla buluşmasını, kitaba dokunmasını sağlayacak projelerin desteklenmesi gereklidir. Kitabın not korkusuyla okunmasından ziyade kazanımların okuma heyecanı ile elde edilmesi esas olmalı, kitabın ders materyaline dönüşmesinin önüne geçilmeli, okuma kültürünü geliştirmeye yönelik projeler, etkinlikler bu esas üzerinde geliştirilmelidir.
Anadilde okumak, yazmak ve yayıncılık yapmak bir haktır. Çeşitliliği korumanın yolu özgürlükçü kültür politikalarından geçer
Anadilde okumak, yazmak ve yayıncılık yapmak suç olmaktan çıkartılmalı, desteklenmelidir. Anadilde yaratıcı üretimin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Anadilde eğitimin yetersizliği ya da yasak oluşu, resmi makamlarca kimi Anadolu dillerinin varlığının bile kabul edilmemesi, bu dillerde kitaplar yazılıp yayımlanması bir yana, bu dillerin kaybolmalarına neden olacaktır. Anadilde yayımlanan kitapların temel sorunu, okur, yazar ve çevirmen yokluğu ya da azlığıdır. Okur, yazar ve çevirmen yetişmesi de ancak üniversitelerde bu dillerin eğitiminin verilmesi ile mümkündür. Satış, dağıtım problemleri nedeniyle bu yayınlar sınırlı sayıda okura ulaşabilmektedir. Bu dillerde yazılmış eserlerin yabancı dillere çevirisinde TEDA Projesi desteği sağlanmalı, Türkçe’den Anadolu dillerine yapılacak çeviriler için de bir destek sistemi oluşturulmalıdır.
Korsan yayınla mücadele akademik yayıncılığı ve bilimsel araştırmayı geliştirecek en önemli dinamiktir
Akademik yayıncılıkta korsan yayının oranı %90’lara varmıştır. Bu alanda, fotokopi ve dijital ortamda korsan yayıncılık ciddi sorunlardır. Yeni FSEK Tasarısı ile getirileceğini beklediğimiz lisanslama hakkı ve copyright levy’nin hak sahiplerine dağıtılmasının sağlanması ile bu gelir kaybı önlenip, korsan yayıncılığı önemli oranda engelleyebilir. Üniversiteler dijital dönüşümün içine ders kitabını da entegre etmelidir. Ayrıca ders kitabı yazımının, kitapların eğitimde kullanımının yeni nesile hitap edecek düzeyde, zamandan ve mekandan bağımsız uygulamalar içerecek şekilde organize edilmesi gerekmektedir. Akademik yayıncılığın desteğe ihtiyacı vardır. Akademik yayıncılığın gelişmesi Türkiye’de bilimsel araştırmanın da gelişmesi demektir.
edebiyathaber.net (23 Mayıs 2016)