Türkiye Yayıncılar Birliği, 29 yayınevinin kapatılmasına dair basın açıklaması yayımladı:
“27 Temmuz günü Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan “Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile 29 yayınevi kapatıldı. Yayınevlerine ait olan taşınırlar ve her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılacak. Bu yayınevlerinin her türlü borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazineden bir hak ve talepte bulunulamayacak.
29 yayınevi ile birlikte 3 haber ajansı, 16 televizyon, 23 radyo, 45 gazete, 15 dergi de kapatıldı. OHAL Kararnamesi ile ilgili bakan tarafından oluşturulacak komisyonun teklifi ve ilgili bakanın onayıyla başka yayınevi, dergi ve gazeteler de kapatılabilecek.
Darbelere, demokrasiye karşı girişimlere karşı olduğumuzu daha ilk gün açıklamıştık, burada da tekrarlıyoruz. Parlamenter demokrasiye, iktidara ve halka yönelik darbe girişimini lanetliyor, bu darbe girişimini engellerken şehit olan vatandaşlarımıza, gazetecilere, güvenlik güçlerimize rahmet, ailelerine bir kez daha baş sağlığı diliyoruz.
29 yayınevinin kapatılması ve gelecekte başka yayınevlerinin de bakan onayı ile kapatılabilmesi hak ihlallerine, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından sakıncalı durumlara, onarılamaz maddi ve manevî kayıplara yol açabilecektir. Kapatılan yayınevlerinin çoğunun kayyım yönetiminde olduğu göz önüne alınırsa hukuki süreç bu yayınevleri kapatılmadan da sürdürülebilirdi, suç işleyenler de hak ettikleri cezaları alabilirdi diye düşünüyoruz.
OHAL Kararnamesi ile kapatılan yayınevlerinin ticari faaliyetleri nedeniyle oluşan borç ve alacaklarına ilişkin bir hak ve talepte bulunulamayacak olunması da ekonomik koşullar nedeniyle uzun vadelerle çalışan Yayıncılık sektörünü, yayıncılara hizmet veren matbaa, mücellit, kağıtçı, dağıtımcı gibi kurumları ekonomik olarak zor duruma düşürecek, bazılarını batma tehlikesiyle karşı karşıya getirecektir. Yine bu yayınevlerinden eserleri yayımlanan yazarlar, çevirmenler de hak ettikleri telif alacaklarını tahsil edemeyeceklerinden mağdur olacaklardır. Kapatılan yayınevlerinde ekmek paralarını kazanmak için çalışan, suça bulaşmamış yayınevi çalışanları için de hak kaybı, işsizlik ve çalıştıkları yayınevinden hak edip tahsil edemedikleri alacaklar açısından da mağduriyet söz konusudur.
Anayasanın “Suçluluğu mahkeme kararıyla saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” ilkesine özen gösterilmesini, hukukun üstünlüğüne ve demokratik ilkelere bağlı kalınmasını, hukuki süreç yürütülürken düşünce ve ifade özgürlüğü, yayınlama özgürlüğü ve halkın haber ve bilgi alma hakkını engelleyebilecek uygulamalardan kaçınılmasını diliyoruz.”
edebiyathaber.net (29 Temmuz 2016)