Sloven Marksist sosyolog, filozof ve kültür eleştirmeni Slavoj Žižek, sevdiği filmlerden bir listeyi açıkladı. Videolu bir anlatımla seçtiği filmleri açıklayan Žižek, onlarla ilgili kısa yorumlarda bulunuyor. Ardından film eleştirisi üzerine düşüncelerini dile getiriyor.
Filmler listesinde ilk seçiminin Trouble in Paradise (1932) olduğunu belirten Žižek, filmin bir başyapıt ve kapitalizmin çok iyi bir eleştirisi olduğunu söylüyor.
İkinci tercihinin Sweet Smell of Success (1957) olduğunu aktaran Žižek, filmin Amerikan basınının yozlaşmasının iyi bir betimlemesi olduğunu kaydetti.
Seçtiği üçüncü film Picnic at Hanging Rock’u (1975) gösteren Žižek, bunu seçme sebebini ise sadece erken dönem Peter Weir filmlerini beğenmesi şeklinde açıklıyor.
Žižek, Murmur of the Heart’ı (1971) ise ensest konusunu işleyen bir Fransız filmi olarak nitelendiriyor. Sıradaki filmi The Joke (1969) olarak gösteren Žižek, bunun Milan Kundera’nın aynı zamanda ilk ve tek iyi romanı olduğunu belirterek, ondan sonra düşüş yaşadığı şeklinde yazarı eleştiriyor.
The Ice Storm (1997) filmini ise şahsi sebeplerde seçtiğini söyleyen Slavoj Žižek, “James Schamus filmin senaryosunu yazarken benim bir kitabımı okuduğunu ve teorik kitabın onun için ilham verici olduğunu bana söylemişti. Bundan dolayı bu filmle şahsi bir bağım bulunuyor.” diye konuştu.
Great Expectations (1946) filmini de Charles Dickens’i çok sevdiği için seçen Žižek, bundan dolayı bütün klasik Charles Dickens filmlerini de sevdiğini söyledi.
Bir sonraki önerisini Roberto Rossellini’nin tarih filmleri koleksiyonu olarak açıklayan Žižek, bu tür uzun, sıkıcı televizyon filmlerini sevdiğini kaydetti.
Charles Chaplin’in yapımcılığını, yönetmenliğini ve başrolünü üstlendiği 1931 yapımı sessiz film City Lights (1931) ile ilgili söylenecek bir şey olmadığını belirten Slavoj Žižek, tüm zamanların en iyi filmi yorumunu dile getirdi.
Carl Theodor Dreyer filmleri koleksiyonunu seçen Žižek, bu seçimini de Danimarka’ya sevgisinden (Dreyer Danimarkalıdır) olduğunu ifade etti. Danimarka’nın 1920-30’larda sinematik süper güç olduğunu hatırlatarak, sonradan gerilediğini bildirdi. Ayrıca Dreyer filmlerini sevdiğini kaydetti.
Meksikalı yönetmen Alfonso Cuarón’un Y Tu Mamá También (2002) filmini sevdiğini de söyleyen Slavoj Žižek, son filmi de Antichrist (2009) olarak açıkladı.
Film izlemeyi çok sevdiğini söyleyen Žižek, bazen hile yaptığını ve eğer film sıkıcıysa ileri sardığını da itiraf ediyor. Film kötü bile olsa iyi bir yorum yazma imkanı sunduğunu ifade eden Sloven filozof ve kültür eleştirmeni, bundan dolayı de eleştiriyi sevdiğini kaydetti. Bu sebepten filmden çok bu ek yorumları sevdiğini vurguladı.
Žižek şöyle devam ediyor: “Örneğin Werner Herzog’un Fitzcarraldo. Bence bu gösterişli taklit, benzer film Aguirre, the Wrath of God çok daha iyi. Ancak ismi galiba Burden of Dreams (1982) olan Fitzcarraldo’nun yapımı ile ilgili belgesel, bence bu filmden çok daha iyi. Bundan dolayı ben eleştiriyi severim. Filmi unutun. Ben yozlaşmış bir teorisyenim. Filmi sallayın, ben filmin çevresindeki şeyleri öğrenmeyi severim. Nasıl yapıldığını.”
Kendisine açıkça hangi eleştiri koleksiyonu önerildiğini sorulursa “Eisenstein: The Sound Years” cevabını vereceğini söyleyen Žižek, “Çünkü orada bütün bu görsel problemler, Ivan the Terrible’in yapımını öğrenirsiniz. Ayrıca kaybolan baş yapıt Bezhin Meadow’un (Rusça Bejin Lug ismini de söylüyor, Bejin Çayırı) parça parça, resim resim, filmi keser gibi yeniden yaparsınız. Bence Bejin Lug, Eisenstein’ın sinema tarihinin mega üç trajedisindendir. Bejin Lug, bundan dolayı ki, Ivan the Terrible’in üçüncü kısmını çekmesine izin vermemişlerdi. Ve tabii ki Orson Welles’in The Magnificent Ambersons’su (1942). Eğer bitseydi tabii bana göre Citizen Kane’den (1941) daha iyi olacaktı.” şeklinde konuştu.
Bundan dolayı eleştiriyi sevdiğini vurgulayan Žižek, çünkü tamamen teorik olarak yozlaşmadığını belirtti. Filmle ilgili yapılan şeylerin, yorumların çoğu zaman filmden daha iyi olduğunu söyledi.
Dr. Javanshir Gadimov – edebiyathaber.net (26 Eylül 2016)