Ingvar Ambjørnsen‘in “Gece Gündüzü Düşlüyor” adlı romanı, Banu Gürsaler Syvertsen çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Sune, bir göçebedir; ancak bildiğimiz göçebelerden çok farklı bir göçebe. Çadırı yok, birlikte hareket ettiği aşireti yok, sırt çantası yok, planı programı yok, gece gündüz dağlarda, ormanlarda dur durak bilmeksizin yapayalnız yürüyor. Başını bir çatı altına sokması gerektiği zamanlarda mevsim gereği kullanılmayan dağ evleri ya da yazlık kulübelerinden birini, en uzakta ve ulaşılması en zor olanını seçiyor. İlk tercih olarak gizlenmiş anahtarı arıyor, anahtarı bulamazsa kilidi veya küçük bir camı kırarak içeri giriyor ve bir süreliğine burası Sune’ nin mekânı oluyor. Sune çalıyor ama bir hırsız değil… Kulübelerde bulduğu konservelerden, peksimetlerden yiyor, sobada ateş yakıp ısınıyor, giysiler temin ediyor ihtiyacına göre… Ancak odun kesip bırakmak ya da kulübenin boyası dökülmüş duvarını boyamak, kırdığı camı tamir etmek gibi bazı ilkeleri var. Sune, yalnızlığını korumak için yollara düşmüş ne var ki süreç içinde tıpkı kendisi gibi toplumun kıyısında yaşamayı seçmiş eski hippiler, motosikletliler, aykırı sanatçılar, kaybetmiş idealistlerden oluşan bir grubun ilişkiler ağına takılıyor. Ve bir gece ormanın karanlığından yaralı bir kadın çıkıyor Sune’ nin karşısına. Kadından kurtulma çabaları sonuçsuz kalınca iki aykırı, iki yalnız, Sune ve gölgesi olarak devam ediyor bu yürüyüş…
Ingvar Ambjørnsen
Ingvar Ambjørnsen 1956’da Norveç’in güneyinde yer alan Larvik adlı küçük bir kentte doğdu. 15 yaşında kitaplara tutulup yazar olmaya karar verdi, okulla ilişkisini kesti. Okuldan ayrıldıktan sonra 10 yıl boyunca –kendi deyimiyle– uyku tulumunun içinde yaşadı, çeşitli kentler, ülkeler dolaştı ve her çeşit işte çalıştı. Bu 10 yıl boyunca yazdığı şiirler yerleşik yayınevleri tarafından basılmadı; şiir ve yazıları ancak 1970’li yılların başında Norveç’te gelişen anti-kültür hareketi içinde yankı buldu ve bu kültürü temsil eden “Gateavisa/Sokak-gazetesi” türü dergilerde yayımlandı.
Gençliğinde upuzun saçları ile Hair müzikalinden çıkma bir figüre benzetilen Ambjørnsen, “Esrar serbest bırakılsın” türünden demeçler vermekten çekinmedi. Özel hayatını medyaya asla yansıtmayan, Beyaz Zenciler’in gördüğü olağanüstü ilgi yüzünden hippi ile punk arası bir kuşağı temsil ettiği söylenen, “uyuşturucu maddeler yazarı” olarak anılan bir yazar. Bu konuda kendisi şöyle diyor: “Beni Beyaz Zenciler ve Son Tilki Avı’nı yazmaya iten ‘70’li yıllarda yayımlanan kitaplar oldu. Bu kitaplar blöf doluydu. Uyuşturucu cehennemlerini anlatan uyduruk anı defterleri, filan. Her şeyin bombok çevreler olarak anlatıldığı bu kitaplar beni çok öfkelendiriyordu. İnsan her yerde insandır. İnsan bilmediği şeyleri yazmaya çalışmamalı. Ben bunları hem bildiğim, hem de takıntım olduğu için yazdım.”
İlk kitabı 1981’de 25 yaşında yayımlanan ve hızlı bir tempo ile her yıl en az bir kitabı basılan Ingvar Ambjørnsen günümüzde “yerleşik bir toplumdışı” olarak ve uyumsuz, eşcinsel, depresif, yalnız yaşayan kahramanları anlatmasıyla tanınıyor. Çevirmen olan Alman eşi ile 1986 yılından beri Hamburg’da yaşayan yazar Norveç’e kitaplarını tanıtmak, kitabından yapılan filmi görmek ya da ödül almak gibi nedenlerle gidiyor. Birçok ödülün sahibi olan Ambjørnsen 1991 yılında polisiye kitap yazarlarına verilen Riverton Altın Tabanca Ödülü’nü, 1988’de Cappelen Yayınevi Destek Ödülü’nü; 1988’de Hamburg Kenti Destek Ödülü’nü; 1990’da Rivertonprisen (En İyi Polisiye Roman Ödülü’nü); 1991’de Norveç Kitapçılar Birliği Ödülü’nü; Hå Belediyesi Gençlik Kitabı Ödülü’nü, 1992’de Gençlik Kitap Ödülü’nü, 1995’te Norveç Edebiyat Ödülü’nü, 1996’da Kitapçılar Ödülü’nü, 1999’da Vestfold İli Edebiyat Ödülü’nü; 2000’de Oslo Kenti Kültür Ödülü’nü; 2001’de Oslo Üniversitesi Özel Pedagoji Bölümü Ödülü’nü; 2004’te Anders Jahre Kültür Ödülü’nü; 2005’te William Booth Ödülü’nü; 2009’da Norveç Akademesi Ödülü’nü aldı.
Ambjörnsen, birçok kitabında uyuşturucu kullananları anlatıyor olsa da, kahramanları Pelle ve Proffen’in serüvenlerini hikâye ettiği etik kaygıları gözeten 10 kitaplık bir gençlik dizisi de kaleme aldı. Tuhaf ama sevimsiz de olmayan Elling karakterinin işlendiği dört kitaplık dizi büyük ilgi gördü. Bu kitaplardan yapılan Elling adlı film en iyi yabancı film dalında Oscar’a aday gösterilen beş filmden biri oldu. Elling dizisinden ya da diğer kitaplardan Ambjørnsen’in pek çok metni filme uyarlandı: Elling, Mors Elling; Elsk meg i morgen; Den siste revejakta; Hevn adlı filmlerdir.
BAŞLICA YAPITLARI: Pepsikyss, 1976; 23-Salen, 1981; Den siste revejakta, 1981; Sarons ham, 1982 (İnsan Postuna Bürünmüş Köpek, Çev. Banu Gürsaler Syvertsen, Ayrıntı Yayınları, 1994); Galgenfrist, 1984; Stalins øyne, 1985; Hvite niggere, 1986 (Beyaz Zenciler, Çev. Banu Gürsaler Syvertsen, Ayrıntı Yayınları, 1991); Heksenes kors, 1987; Jesus står i porten, 1988; Bellona, 1989; San sebastian blues, 1989; Den mekaniske kvinnen, 1990; Det gyldne vakuum, 1992; Sorte mor, 1994; Natt til mørk morgen, 1997; Husk hjelm!, 1998; Samson og Roberto, 1998; Krakilske kamerater, 1999; Pater Pietros hemmlighet, 2000; Dronningen sover, 2000; Tre døgn etter dommedag, 2000; Dukken i taket, 2001 (Tavandaki Kukla, Çev. Banu Gürsaler Syvertsen, Ayrıntı Yayınları, 2002); Innocentia Park, 2004; En lang natt pa jorden, 2007; Opp Oridongo, 2009; Natten drommer om dagen, 2012; Ut av ilden, 2014; ELLING DİZİSİ: Utsikt til Pardise/ Elling-1, 1993; Fugledansen / Elling-2, 1995; Brødrene i blodet/ Elling-3, 1996; Elsk meg i morgen/ Elling-4, 1999; GENÇLİK DİZİSİ: Kjempene faller/ Pelle ve Proffen-1, 1987; Døden på Oslo S / Pelle ve Proffen-2, 1988; Giftige løgner/ Pelle ve Proffen-3, 1989; Sannhet til salgs/ Pelle ve Proffen-4, 1990; De blå ulvene/ Pelle ve Proffen-5, 1991; Flammer i snø/ Pelle ve Proffen-6, 1992; Etter orkanen/Pelle ve Proffen-7, 1993; Hevnen fra himmelen/ Pelle ve Proffen-8, 1994; Storbyens stemme/ Pelle ve Proffen-9, 1995; Mordet på Akerbrygge/ Pelle ve Proffen dizisi albümü, 1995.
edebiyathaber.net (28 Ekim 2016)