Bir süre önce aramızdan ayrılan Murat Saat‘in biri yeni, diğeri de yenilenmiş iki kitabının yayımı vesilesiyle Dedalus Yayınları bir basın açıklaması yaptı:
“Çocuk denecek yaşta girdiği cezaevinde müebbet hapis hükümlüsü olarak yatan yazarımız Murat Saat geçtiğimiz ay, 28 Aralık 2017’de geçirdiği kalp krizi sonrası vefat etti. Ömrünün yarısından fazlasını tutuklu olarak geçiren Saat’i, dışarıya çıkma umudu olmadan hayatta tutan tek şey yazma tutkusuydu. “Sanırım ben yazarak ilk önce, buraya ait olmadığımı söylemeye çalışıyorum. Bu mekânın benim karakterim olmayacağını, bunu kabul etmediğimi ilk önce kendime tekrar tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu şekilde başka hayatları yazarken kendimi var ediyorum aslında,” diyordu bir mektubunda. Yoksa Sen Benim En İyi Arkadaşım Mısın? adlı kitabıyla 2014 Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği Öykü Ödülü aldı. Ömer Türkeş, Füruzan, Ayşegül Tözeren, Özcan Karabulut ve Nursel Duruel’den oluşan seçici kurul, Murat Saat’i “el yakan insani durumları ele alış biçimindeki incelik” nedeniyle ödüle layık gördüğünü açıkladı. Kitap yayınevimiz tarafından 2015 yılında yayımlanmıştı. Murat Saat kitabının ikinci baskısını, vefatından hemen önce tamamladığı Ters Kule adlı öykü kitabının ve Vaktiyle Yukarıda isimli romanının basıldığını göremedi ne yazık ki.
Öykülerinde karanlık-kötücül-ölüm-hapishane vb. konuları işlemesine rağmen bir şekilde umutlu, tutunmaya çalışan karakterler barınıyor. Hep kendini kurtarma, ölümden vazgeçme, aşkla ya da sevgiyle ayakta kalma, yanlış ya da kötü şeyler yaşansa ya da yapılsa da hayata tutunma inadında olan insanları ve durumlarını anlatıyor Saat. Hapishanedeki insanların söz konusu edildiği yerlerde bile gündelik hayatın içindeymiş gibi bir bakış ve yaşayış sunmak, dışarıyı diri tutmak amacı belki de. Karakterlerin çoğunun toplumun dışında kalan ya da toplumca kabul görmeyecek kişiler olması da Saat’in içinde bulunduğu anlatmak için bulduğu bir yol muhtemelen.
Yoksa Sen Benim En İyi Arkadaşım Mısın?’ın arka kapağında Sedat Demir’in Murat Saat’e yazdığı minik mektup kitabı en iyi anlatan cümleleri içeriyor:
“Sevgili Murat Saat,
Öykülerinizin yayımlanması ve geniş kitlelerce okunması konusunda editörümüzün olumlu isteğini dinlerken, gözlerindeki heyecanı gördüm. Benden onay aldığında ise yüzündeki sevinci. Ben sadece bir okurum, sizin öykülerinizi ilk okuyanlardan biri olmanın ayrıcalığını yaşıyorum. Öykülerinizde gözüme ilk çarpan unsur, daha önce hiç bu denli peşinden gitmediğim bir üslup. Ne diyorlar ona, özgün. Cümlenin uzunluğu konusunda düşüncelerimi değiştiren öykülerden çokça vardı dosyanın içinde. Bir solukta okunan ifadeler, bu anlamda, kısa cümlelerin etkisini taşıyordu. Ayrıca sizin bu denli keyifli öyküler, daha doğrusu neşeli, burayı nasıl dillendirsem bilmiyorum, birçok özgür hayatın içinde kendi gereksiz hüzünlerinin içinde boğulan metinlere oranla, bizi, evet bizi yaşama bağlıyor. Estetik, anlam, farklılık vs. bir yana, ya da bunlarla birlikte yaşam sevinci var onlarda.
Edebiyat adına, bir okur olarak, size teşekkür ederim. Hüzünle gülümsüyorum.”
Yazarın ölümünden sonra dostları, meslektaşları ise Saat hakkında şunları söyledi:
Murat Saat genç yaşta, önlenebilecek bir rahatsızlıkla hayata veda etti. Neden hapse girdiğini bilmiyordum, ama ona neden ihtiyacımız olduğunu biliyordum: İyi bir zihne ve iyi bir kaleme sahipti. Şimdi o kalemi yitirdik.
–Burhan Sönmez-
Ömrünün yarısından fazlasını zindanda geçiren hikâyeci Murat Saat’i kaybettik. “Yüz yıllardır ağır zincirlerle bağlı bir köle kadar yorgundum,” diye yazmış, “Yoksa Sen Benim En iyi Arkadaşım mısın?” adlı ödüllü kitabında. Belli ki çok yorulmuş, dayanmamış kalbi.
–Murat Uyurkulak-
İki dünya arasında süreklileşmiş sınır ihlalleri buluyorum yazdıklarımda” diye tanımladığı öyküler bıraktı ardında. Öykülere, şiirlere demir parmaklıklar, beton duvarlar kâr etmez. Aynı şair İlhan Sami Çolak’ın şiirleri gibi, Murat Saat’in öyküleri de çoktan dışarıya çıktı, çoktan içimize işledi bile.
-Altay Öktem-
Murat Saat önyargılarınızı paramparça eden bir yazardı. “Yoksa Sen Benim En İyi Arkadaşım mısın?” sorusunu başlıktan sorduğu ilk kitabında, zincir öykülerle bir roman kurmuştu. Metni, öykü ile roman arasındaki bir sınır ihlalcisiydi. Murat Saat’in ilk kitabı, Türkçe edebiyatta türlerarasılık açısından da ilktir, hem öyküdür, hem romandır.
-Ayşegül Tözeren-“
edebiyathaber.net (19 Ocak 2018)