Tudem Yayınları’ndan “Uçanbalık” etiketiyle yayımlanan, Aytül Akal’ın yazdığı, Zeynep Atalay’ın resimlediği, Hülya Dayan’ın da editörlüğünü yaptığı “Mıymıy Teyze” serisi, geçtiğimiz günlerde beşinci kitabıyla birlikte tamamlandı. Seri; Mıymıy Teyze, Kapının Arkasında, Lunaparkta, Bebek Bakıyor, Alışverişte ve Evde Yalnız kitaplarından oluşuyor.
Kızım Defne, serinin her kitabının özellikle açılışlarına bayılıyordu. Çünkü bir belirsizlik söz konusuydu öncelikle: “ Duruuun! O kapıyı sakın açmayın! İçeri girmek istemezsiniz. Mıymıy Teyze’yi tanımak istemezsiniz.” Neden? Peki hikâyenin başkahramanı olan Mıymıy Teyze kim, nasıl birisi? Korkunç bir canavar mı, kötü bir cadı mı, ateş saçan bir ejderha mı yoksa çocukları kurbağaya çeviren bir büyücü mü? Bu bölümleri ses tonumu değiştirerek ve biraz da dramatize ederek okuduğumdan kızım Defne’nin bu yöntemi çok sevdiğini belirtmeliyim. Belli bir süre sonra ezbere okumaya ve tonlamaya kendisi başladı. Farklı fantastik yaratıkların taklitlerini de yapabiliyorduk. Bu bakımdan Mıymıy Teyze kitaplarının giriş bölümleri, çocuk okuyucu ya da dinleyicilerin masal dünyalarına gönderme yaparak, zihinlerindeki kahraman kalıplarını farklı biçimlerde canlandırmalarını sağlayabilir.
Serinin bütün kitaplarının hemen ilk sayfalarında merak ve korku duygusunun çocukların dünyasına uygun biçimde oluşturulduğu göze çarpıyor. Mıymıy Teyze’yi tanımayan ancak merak eden bazı çocuklar kapısına gelir ve yanlışlıkla zile dokunurlar. Mıymıy Teyze kapı aralığından görünür. Kurduğu ilk cümleyle birlikte çocuklar korkuyla kaçışmaya başlar. Evi nasıldır acaba? Artık gerçek dünyaya geçiş yapar ve Mıymıy Teyze’yi yavaş yavaş tanımaya başlarız. O, takma adının anlamına uygun biçimde hemen her şeyden yakınan yaşlı biridir. Takıntıları vardır.
Seri Mıymıy Teyze’nin temel kişilik özelliği üzerine kurulu; yakınma nedenlerini öğrendikten sonra ses, temizlik ve alışveriş takıntılarına bakarız. Abartı öğesinin bu bölümlerde başarılı biçimde kullanıldığını belirtmek gerek. Sayfaların çok sayıda renk üzerinden resimlenmesi de zihinsel etkiyi ve yorum olanaklarını artırıyor. Mıymıy Teyze’nin dünyasını daha iyi canlandırmak için bazen iki sayfanın birlikte kullanıldığı göze çarpıyor. Bu yöntem hem daha geniş bir alana yoğunlaşmayı hem de yeni okumalarda buradaki farklı görsel ayrıntılara yoğunlaşmayı sağlayabilir.
Mıymıy Teyze’nin hayatını değiştiren temel öğe, en az hikâyenin başkahramanı kadar önemli bir kişi olan üst komşusunun kızı Mine’dir. Ailesi Mine’yi her seferinde çeşitli nedenlerle, her ne kadar başlangıçta kararsız da görünse Mıymıy Teyze’ye bırakır. Mıymıy Teyze’nin evi çok eğlencelidir aslında. Bahçe ve kanepeler Mine için çekici oyun alanlarıdır. Evin kedisi ona hemen alışır. Mine enerjisiyle Mıymıy Teyze’yi takıntılarından uzaklaştırır. Ona oyun oynamayı hatırlatır, rahatça uyumasını sağlar. Birlikte lunaparkta giderler. Mine’nin yeni doğan kardeşine bile bakar Mıymıy Teyze. Son iki bölümde ise Mıymıy Teyze daha da sosyalleşir. Varoluşun temel özelliğinin belki de başkalarıyla bir araya gelmek, yardımlaşmak, iletişim kurmak olduğunu fark eder ve okuyucuya da bunun gerekliliğini hissettirir.
Mıymıy Teyze serisi, kitapevi raflarında öncelikle kapakları, peşi sıra sayfalarını çevirmeye başladığımızda ise hikâye ve resimleriyle bizi hemen kendine bağladı. Serinin yeni kitaplarının yolunu gözledik. Herhangi birini elimize bir kez daha aldığımızda nitelikli çizimlerinin katkısıyla yeni yorumlarla okumalarımıza devam ettik.
Elimizde anlattığı hikâyeler, bu hikâyelere karşılık gelen nitelikli resim anlayışı ve sunduğu çoğul yorum olanaklarıyla başarılı bir çocuk kitabı serisi var. Kızım Defne’yle, Aytül Akal ve Zeynep Atalay’ı yeni serilerde birlikte çalışırken yeniden görmeyi umut ediyoruz.
Serkan Parlak – edebiyathaber.net (2 Mart 2018)