Hazırlayan: Mehmet Özçataloğlu
- Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
Lise yıllarımda en sevdiğim dersler arasında Türkçe ve edebiyat dersleri vardı. Öğretmenlerimiz, bir anımızı ya da tatilde gidip gördüğümüz veya tanık olduğumuz ilginç bir olayı anlatmamızı istediğinde çok sevinir ve yazarken çok keyif alırdım. Resim derslerimizde de çizdiğim resimlerin bir öyküsü olurdu. Bazen babamın iş nedeniyle şehir dışına çıkması gerekirdi, o yola çıkmadan yazdığım mektupları gizlice cebine koyardım. Kardeşim küçükken bir hafta kadar hastahanede yatmıştı. Onun için duyduğum endişeyi, duygularımı kağıda dökmüş, onun için bir şiir yazmıştım. Sanırım, küçüklüğümden beri duygularımı yazarak daha iyi ifade edebiliyorum. Yazmak üzerine olan hevesimi de dostum Dilge Güney’in beni sevgili hocam Nevzat Süer Sezgin ile tanıştırması ile geç de olsa fark edebilmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Sevgili hocam Nevzat Süer Sezgin’in çocuk edebiyatı atölyesine katıldıktan sonra onun beni yönlendirmesi ve engin bilgilerini paylaşması ile ilk romanım Kuş Olsam Evime Uçsam adlı dosyam ile 2015 Tudem Edebiyat Birincilik ödülünü aldım. O gün bugündür çocuklar için yazıyorum. Onlar için yazmak, beni daha iyi bir insan yapıyor, daha olumlu bakan bir insan. Çocuklar için yazıyorum çünkü onlar geleceğe ve dünyamıza dair umutlarımı taptaze tutuyor. Çocuklarla başka türlü bir yaşamın mümkün olduğuna olan inancım artıyor.
- Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
Denizler Altında Yirmi Bin Fersah ilk okuduğum kitap. Sonrasında, kütüphane kartı edinip Agatha Christie’nin kitapları ile devam ettiğimi hatırlıyorum.
- Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?
Asa Lind’in Kumkurdu serisi için keşke ben yazsaydım dedim. Hatta, Michael Ende’nin Momo’su ile Jim Düğme ve Lokomotifçi Lukas için de aynı şeyi söyledim.
- Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtir misiniz?
Göknil Genç’in, Değirmenci ile Baykuş kitabını severek okudum. Yalnız bir değirmenci ile yaralı bir baykuşun yolları küçük bir adada kesişiyor. Yalnız değirmenci, sadece baykuşun yarasını sarmıyor farkında olmadan yalnızlığını da baykuşun dostluğu ile sarıp sarmalıyor. Yaşamın sürprizlerle akıp giden döngüsünü çok sade ve akıcı bir dille anlatmış yazar. Kitabın resimleri de ayrıca dikkatimi çekti ve öykü gibi onları da çok beğendim. Vaqar Aqaei, çizimlerinde yer yer kolaj kullanmış. Çizimleri de öykü gibi naif ve su gibi duru.
edebiyathaber.net (21 Mart 2018)