Aslı Tohumcu’nun son romanında bir toplumsal sorun: Kadın cinselliği | Selva Trak Ulupınar

Mayıs 2, 2018

Aslı Tohumcu’nun son romanında bir toplumsal sorun: Kadın cinselliği | Selva Trak Ulupınar

Yunan mitolojisinin ünlü aşk tanrısı Eros’un bile kendisine ok atmasına gerek kalmadan sürekli âşık olduğu için “kendiliğinden oklu’’ olarak adlandırılan “Dişi’’nin, istisnasız her âşık oluşunda uğradığı hayal kırıklıkları etrafında dönen bir novella yazmış bu kez Aslı Tohumcu.

“Dişi’’ olarak adlandırılan başkahramanın hayal kırıklıkları, pembe bir dünyanın duygularına değil; aksine son derece somut bir dünyaya, cinsel yaşama ait. “Durmadan Leyla“nın kapağındaki kalpler kusan kadın figüründen de anlaşıldığı üzere kitap, alışılmışın dışında bir konuyu toplumsal gerçekçi bakış açısıyla ele alıyor ve bunu mizahi bir dille okura sunuyor.

Başkahramanın adının gizemli bir şekilde “Dişi’’ olması, hem kadınlığa vurgu yapması hem de ikinci kahraman aşk tanrısı Eros’un, olayların akışındaki hâkimiyetine ve mekânların yarı dünyevi yarı uhreviliğine uygunluğu açısından önem taşıyor. Bu arada Eros’un erkek değil de gay olarak kişileştirilmiş olması da dişil cinse tarafsız bakış açısı sağlaması nedeniyle konuya ayrı bir renk katıyor.

Kitabın dili, kahramanların kişiliklerini, konumlarını ve duygularını birebir yansıtacak şekilde gündelik yaşamın akışında olduğu gibi doğal, sade hatta gereken yerlerde argo sözcüklerle akıp gidiyor.

Su dolu bir kazandan dünyayı, Dişi’yi, onun arkadaşlarını ve sevgililerini gözleyerek gerek gördüğü yerde olaylara müdahale eden dobra, muzur ve muzır Eros bile yeri geliyor Dişi’nin cinsellik konusunda arka arkaya yaşadığı talihsizlikler karşısında çaresiz kalıyor.

Aslı Tohumcu, toplumumuzda kadın bedeninin karşı cins tarafından algılanışına ve dokunma şekline yer verirken bir yandan da esprili bir yaklaşımla kitaba feminist bir özellik kazandırıyor. Bu yönüyle yazar, yıllar önce kadınlara kendi cinselliklerini tanımaları, kabullenmeleri ve kabullendirmelerini aşılamaya çalışan cesur feminist yazar Duygu Asena’yı hatırlatıyor.

Kimi zaman eril cinse isyan ediyor Dişi: “Bıktım, kanunları hem koyup hem yalnız biz kadınlara uygulamalarından. Ama en çok seksimi de aşkımı da bildiklerini iddia etmelerinden. Hepsini, her şeyi yaşamasını da yazmasını da ben kendim bilirim pekâlâ.’’

Genellikle meslekleri gazeteci, yazar, editör vb. olan entelektüel erkeklere âşık olan Dişi’nin cinsel birlikteliklerindeki sorunların ve uyumsuzlukların süreklilik göstermesi üzerine kitabın vermek istediği mesaj ortaya çıkıyor. Yazar, entelektüel çevreden de olsa erkeklerin çoğunun bu konudaki bilinçsizliklerini ve ne yazık ki bencilliklerini ortaya koyuyor.

Cinselliğin toplumumuzda halen tabu olarak görülmesi ve kadın bedeni hakkında yeterince konuşulmaması sonucu, kadının cinselliğini tatminsiz kalarak yaşaması gibi önemli bir sorunu ele alan kitapta Dişi, her aşk deneyiminde bu tarz umarsız erkeklerle karşılaşarak mutsuzluğa sürüklendiği halde bu duruma inanamıyor ve umudunu yitirmiyor.

Kitap, her iki cinsin de kadın cinselliği konusunda bilinçlenmeleri ve eril cinsin bu konuda kadına verdiği değerin, yaklaşımın ve önemin artmasına katkısı açısından önem taşıyor. Her yaştan ve cinsten yetişkinin okuması gereken bu mizahi cinsellik serüveni, toplumsal bir yaraya parmak basması ile dikkat çekiyor.

Durmadan Leyla’’, cinselliği belki de ömrü boyunca yeterli bilince ulaşmadan bencilce yaşayan erkekler ve kendilerini tanımaya fırsat bulamayan kadınlar için farkındalık yaratmak adına önemli bir boşluğu dolduran bir kitap.

Günümüz edebiyatında kadın bedenini, kadın–erkek ilişkilerini, dolayısıyla kadının mutluluğu ve ruh sağlığı için önemli olan her konuyu ele alan ve her kesime hitap eden çalışmaların çoğalması, toplum sağlığı açısından da büyük önem taşımakta… Bireylerin insani ihtiyaçlarının eşit, doğru ve bilinçli bir şekilde karşılanabilmesi, cesur kadın yazarların artmasıyla doğru orantılı olacaktır.

Selva Trak Ulupınar – edebiyathaber.net (2 Mayıs 2018)

Yorum yapın