Stefan Zweig’dan yalnızlık ve cinayet üzerine iki öykü: “Bir Kalbin Çöküşü” ve “O muydu?”

Mayıs 16, 2018

Stefan Zweig’dan yalnızlık ve cinayet üzerine iki öykü: “Bir Kalbin Çöküşü” ve “O muydu?”

Stefan Zweig’ın öykü kitapları “Bir Kalbin Çöküşü” ve “O muydu?”, Esen Tezel çevirisiyle Can Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Bir Kalbin Çöküşü

Bir Kalbin Çöküşü, Stefan Zweig’ın psikolojiye duyduğu yoğun ilgiyi yansıtan öykülerinden biridir. İnsan ruhunun en karmaşık duygularından biri olan tutkuyu olanca canlılığıyla dile getiren Bir Kalbin Çöküşü, ruh ikizini Lev Tolstoy’un unutulmaz kahramanı İvan İlyiç’te bulduğumuz yaşlı bir adamın, Salomonsohn karakterinin ailesinden ve yaşamdan uzaklaşmasını öyküler.

Zweig’ın en beğenilen öyküleri arasında yerini alan Bir Kalbin Çöküşü şüphe, korku ve nefretle ölüme sürüklenen baba Salomonsohn’un psikanalizi olarak  okunabilir. Salomonsohn karakterinin, psikanalize sağladığı malzemeyle Sigmund Freud’un ve Arthur Schnitzler’in ilgisini çektiği biliniyor.

O muydu?

Stefan Zweig’ın öykücülüğünde ayrı bir yer tutan O muydu?, kemirici bir duygu olan şüpheyi eksene alır ve bu duygunun insanı sürüklediği kaygı, sıkıntı ve çaresizlik atmosferinden okura seslenir. Öyküye, Zweig’da benzerine pek rastlamadığımız türden, huzurlu İngiliz taşrasında polisiye bir kurgu eşlik eder.

Tutkuyla savrulan hayatların yazarı, derin, yoğun ve güçlü karakterlerin yaratıcısı Stefan Zweig, bu benzersiz öyküsünde, bizi John Charleston Limpley’le tanıştırır. Mr. Limpley’in çevresi ve köpeği Ponto’yla ilişkisine, komşusu Betsy’nin titiz, şüpheci gözlerinden tanık oluruz. Zweig, kaçınılmaz felaketi, klasik İngiliz polisiyelerinden aşina olduğumuz “Kim yaptı?” sorusunun etrafında düğümler.

“Şahsen katilin o olduğundan neredeyse eminim; ama elimde çürütülmesi imkânsız o son kanıt yok.”

STEFAN ZWEIG, 1881’de Viyana’da doğdu. Avusturya, Fransa ve Almanya’da öğrenim gördü. Savaş karşıtı kişiliğiyle dikkat çekti. 1919-1934 yılları arasında Salzburg’da yaşadı, Nazilerin baskısı yüzünden Salzburg’u terk etmek zorunda kaldı. 1938’de İngiltere’ye, 1939’da New York’a gitti, birkaç ay sonra da Brezilya’ya yerleşti. Önceleri Verlaine, Baudelaire ve Verhaeren çevirileriyle tanındı, ilk şiirlerini ise 1901’de yayımladı. Çok sayıda deneme, öykü, uzun öykünün yanı sıra büyük bir ustalıkla kaleme aldığı yaşamöyküleriyle de ünlüdür. Psikolojiye ve Freud’un öğretisine duyduğu yoğun ilgi, Zweig’ın derin karakter incelemelerinde ifade bulur. Özellikle tarihsel karakterler üzerine yazdığı yorumlar ve yaşamöyküleri, psikolojik çözümlemeler bakımından son derece zengindir. Zweig, Avrupa’nın içine düştüğü siyasi duruma dayanamayarak 1942’de Brezilya’da karısıyla birlikte intihar etti.

Stefan Zweig’ın Can Yayınları’ndaki diğer kitapları:

Dünün Dünyası, 1985

Amok Koşucusu, 1990

Yarının Tarihi, 1991

Lyon’da Düğün, 1992

İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar, 1995

Joseph Fouché, 1996

Günlükler, 1997

Satranç, 1997

Değişim Rüzgârı, 1998

Amerigo, 2005

Marie Antoinette, 2006

Sabırsız Yürek, 2006

Rotterdamlı Erasmus, 2008

Balzac, 2009

Macellan, 2010

Hayatın Mucizeleri, 2011

Montaigne, 2012

Vicdan Zorbalığına Karşı ya da Castellio Calvin’e, 2014

Üç Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski, 2015

Mary Stuart, 2016

Şeytanla Savaş: Hölderlin, Kleist, Nietzche, 2017

Kendi Hayatını Yazan Üç Yazar: Casanova, Stendhal, Tolstoy, 2017

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu – Bir Kadının Hayatından 24 Saat, 2017

edebiyathaber.net (16 Mayıs 2018)

Yorum yapın