Hazırlayan: Can Öktemer
En son okuduğunuz kitabın adı nedir? İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?
Bir çocuk kitabı. Fransız yazar Marie-Sabine Roger ve Fransız çizer Alexandra Huard’ın birlikte yarattıkları, Rikimini ve Arkadaş Ayıcık isimli kitap. Tek arkadaşı kırmızı şapkası, atkısı, yün eldivenleri ve küçük ağaç testeresi olan Alaskalı bir çocuğu anlatıyor. Biraz da çocukluğumu andırdığı için çok sevdim galiba. Çizer A. Huard’ın Türkçedeki tek kitabı sanırım. Çizimlere de bayıldım. İnternette Huard’ın başka işlerini aradım. Hepsi harika. Umarım başka kitaplarını da okuruz günün birinde.
Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?
“Yeni yağan ince karın hoş kokusu ormanı sarmışken, uçuştu etrafta rüzgârın havalandırdığı küller.” Şiir gibi, değil mi!
Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?
Çok uzun süredir iyi okur olan arkadaşlarımı dört kulağımla dinliyorum. Bir de bağımsız kitapçıların raflarını izliyorum. Örneğin İzmir’deki Yerdeniz Kitapçısı. Buraya çok iyi okurlar gelir, uzun uzun kitaplar üzerinde sohbetler olur. Bunları kaçırmamaya çalışırım. Tabii sezgilerime de bırakırım kendimi. Kimi zaman insan iyi kitabı koklayarak da bulur.
Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?
O kadar çok, o kadar çok ki! Bazen bir öyküyü yazarken utanırım, bu kadar iyi kitap varken, ben ne yapıyorum, diye. Saymakla bitmez galiba ama mesela John Berger‘in A’dan X’e kitabı…
Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?
İlk önce en çok sevdiklerime okuturum. Hep öyle oldu. Biraz geç yazmaya başladım. Otuzlu yaşların başında ilk öykülerimi yazıp dergilere yollamıştım.
Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?
Buna benzer soruları bir iki defa yanıtlamıştım sanırım. Tekrar okuyan olursa şimdiden özür dilerim. Benim büyük hayallerimden birisi de kendime ait kitaplarla dolu bir oda kurmaktı. Ama bunu hiç başaramadım. Kalabalık, küçük evlerde yaşadım. Dolayısıyla her yerde -ofiste, gürültülü bir odada, kahvede, yolda- yazmayı öğrendim. Bir gün sessiz bir odam olursa hiç yazmadan sadece kitaplarımı seyredip çizgi roman okurum gibi geliyor.
edebiyathaber.net (14 Eylül 2018)