Hazırlayan: Mehmet Özçataloğlu
1.Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
Yıllardır okuyorum, birçok kitaptaki kahramanlar hala bende yaşar. İnce Memed, Raskolnikov, Derviş Bey, Gol Kralı Sait Hopsait, Moby Dick ve diğerleri… Ancak beni en çok etkileyenler çocuklara yönelik yapıtlar oldu. Ancak bunun ayırdında değildim. Bunu aradan çok zaman geçtikten sonra anlayacaktım. İçimde, yüreğimin en derin, en güzel yerine yerleşmişti onlar. Ali Baba Ve Kırk Haramiler, Gülliver’in Cüceler Ülkesine Gezisi, çocukluğunda başından türlü belalar geçen Oliver Twist, bir fasulyeye tırmanarak bulutlara çıkan Sihirli Fasulyenin Sırrı’ndaki Jack, altınlar, gümüşler, elmaslar, korsanlar ve Define Adası . Ölümsüz kahramanım Pinokyo… Çocukluğumun büyük kısmını geçirdiğim Kırşehir’de paramı biriktirip aldığım ve okuduğum Jules Verne’in yapıtları. Ankara’da mavi büfelerden aldığım çocuk kitapları, çizgi romanlar… Zagor, Kızılmaske, Barbar Conan, Süpermen… Unutamadığım, hiçbir zaman da unutamayacağım yazar Muzaffer İzgü’nün kitapları ve diğerleri beni bu sonsuz okyanusa sürükledi diyebilirim. Sonrasında çocukluğumda kardeşimle yaşadığım bir kırlangıç anısı beni yazmaya yöneltti. O kadar çok neden var ki aslında şimdilik aklıma bunlar geliverdi.
2.Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
Cin Ali Ve Berber Fil’i saymazsak ilk okuduğum kitap bir masal kitabıydı. O da Parmak Çocuk’tu. Birinci sınıftan ikiye geçtiğim yaz Kırşehir’den Niğde’ye dayımlara gittiğimizde okumuştum. O kadar etkilenmiştim ki… Bir yaprağın üzerinde ırmakta yolculuk yaparak oradan oraya savrulan Parmak Çocuk… Sonrasında onunla evlenmek isteyen Köstebek. Parmak Çocuk’un başından geçen türlü olaylar. Bir de bir deftere ilk kez tükenmez kalemle yazı yazışım ve mürekkep kokusu. Bu kokuya bayılarak deftere eğilip eğilip koklayışım. Sonrasında bir mağazaya gidişimiz ve bana alınan bir ince kazak. O mağazada çalışanların küçük bir tüpün üzerinde yaptığı fokur fokur kaynayan menemeni canımın çok çekmesi… Hani çok beğendiğiniz bir müziği üst üste dinlersiniz. Aradan epey bir zaman geçer. Sonradan dinlediğinizde hep o ilk dinlediğiniz günlerdeki anılarınız gözünüzde canlanır. Bir film şeridi gibi geçer o günler. Bendeki Parmak Çocuk da bana hep o güzel günleri anımsatır. Niğde’ye gidişimiz ve Parmak Çocuk masalı…
3.Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?
Muzaffer İzgü‘nün Bülbül Düdük romanı yaşamımda okuduğum en güzel çocuk kitaplarından birisidir. Belki o kitabı ben yazsaydım demişimdir, ama anımsayamıyorum. Ancak son yıllarda bu kitabı keşke ben yazsaydım dediğim birkaç tane yapıt geldi aklıma. Bunlar, Göknil Genç’in Sihirli Mozart, Koray Avcı Çakman’ın Köye Yazar Geldi, Erdal Öz’ün Kırmızı Balon ve İranlı canım yazar Samed Behrengi’nin tüm yapıtları. Ama özellikle Bir Şeftali Bin Şeftali…
4.Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?
En son İsveçli yazar Salma Lagerlöf’ün Nils Ve Uçan Kaz kitabını okudum. Nils Ve Uçan Kaz, benim başucu kitaplarımdan birisidir. Döne döne okurum. Yaramaz, ele avuca sığmaz bir çocuk ve onun tüm diğer hayvanlarla ilişkileri, onlarla diyalogları çok ilgimi çekiyor. Bir de kuşların (kazların, kargaların) kendilerine özgü bir dille aralarında konuşmaları beni çok etkiliyor. Kuşlarla ilgili yazılan her şey (masallar, efsaneler, şiirler, belgeseller) yaşamımda önemli bir yer ediniyor.
edebiyathaber.net (3 Ekim 2018)