Semih Öztürk’ün Yaşar Nabi Nayır Öykü ödülünü alan ilk kitap dosyası “Önce Dağlar Kar Tutacak” bir rastlantı sonucu elime geçti. Varlık dergisince düzenlenen gençlik ödülleri, yazarlar için değerli bir onaylanma. Bir yazarın ilk kitabını okumak, dil ve anlatım yolculuğunun ilk durağında, kelimelerinin tadına bakmak bana gerçekten keyif veriyor. Kısa öykülerden oluşan ve mevsimi kış, fonunda kar olan bir kitapla karşılaştım.
Yazar bize yetmiş sayfa içinde farklı karakterler aracılığı ile yalın ama vurucu cümlelerin örgüsünden nasıl bir bütünlük yaratılacağını gösteriyor. Öykülerin karakterleri aramızda nefes alan sıradan insanlar. Kitabın kapak tanıtımında “içindeki taşrayı başka bir kente taşıyarak sürdürmek” tanımı yer alıyor. Taşra eğer “merkez” dışında kalmak, “çevre” de olmak anlamında ise öykülerdeki karakterlerin aslında kendi iç merkezlerini yaratmaya çalışan, farklı yaşam sorunları ve kendilerine özgün yalnızlık anlarında evrilen karakterler olduğunu düşünmek bana anlamlı geliyor. Klasik öykülere daha yakın öyküler bunlar.
Öztürk öykülerinde, hem taşrayı bir mesafeden seyretmek, hem de o taşranın içinde olmayı ve yaşamayı dile getiriyor. Hiçbir öyküde şehir ya da kasaba ismi belirtilmiyor. Yazar özenli metaforlarla öykülerini süslüyor. Başlangıç ve sonuç cümlelerine özen gösterdiğini de fark ediyoruz. Kısa hatta bazen oldukça kısa cümleler kuruyor. Küçük önemsiz gibi görünen hiç bir şey olmadığını, bize her şeyin öyküsünün yazılabileceğini de kanıtlıyor.
Kitabın bir diğer özelliği, örneğin işe gider gelirken bir vapur yolculuğunda, okunup bitirilebilecek kısalıkta oluşu. Kar, edebiyatta yoğun kullanılan bir sembol. Öztürk kar sembolünü, soğuk, hayatla mücadele, ölüm ve kış uykusu bağlantılarıyla kaleme almış duygusunu yaratıyor ve her öyküye bir miktar kar serpiyor. Kar, öte yandan beyazlığı ve örtücü özelliği ile dönüştürücü bir niteliğe sahip. Suyun buza dönüşmesini düşündüğümüzde, acının, üzüntünün, sıkıntının da dondurucu soğuğuna bir gönderme olabilir.
Kitabına, dili ile edebiyatımızda özgün bir yeri olan ve ölüm temasını işleyen Vü’sat O. Bener’in Dost Yaşamasız kitabından bir epigraf ile başlaması rastlantı olmasa gerek. Semih Öztürk, geleneksel çizgisini gelecek öykülerinde yeni ifade biçimleriyle ileriye taşıyabileceği izlenimini veriyor.
Gamze Haklı Geray – edebiyathaber.net (20 Kasım 2018)