9 Ocak Çarşamba akşamı İkinci Yeni’nin ünlü şairi, edebiyat tarihçisi Cemal Süreya’nın ölümünün 29. yılında Kadıköy Belediyesi tarafından Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen anma etkinliğinin açılış konuşmasını Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu yaptı.
Ünlü şairin yaşamından ilginç anektodların aktarılarak şiirleri ve düz yazılarındaki incelikli yönlerin ortaya konduğu program, büyük ilgiyle izlendi.
CKM Büyük Salon’un dolup taştığı etkinlikte söz alan Cemal Süreya Derneği Başkanı Seyyit Nezir, “Cemal Süreya şiirinde hakikat imgesi” başlıklı konuşmasında ünlü şairle birlikte en son İzmir’de katıldığı toplantıda Can Yücel’in “Ozan tabakası delindi,” ve Cemal Süreya’nın “Hepimiz Yeni Üçüncüyüz,” sözleriyle güne damgalarını vurdukları anektodu aktardı. Ünlü şairin, doğumuyla kendisini dünyada sürgün olarak bulduğunu ve yaşadığı acıların etkisiyle gerçekleri anlatabilmenin ötesinde bir anlatımı Modern Türk Şiiri’ne aktarabilmenin yollarını aradığını belirtti. Konuşmacı, Nazım’ın başlattığı modern atılımların, Orhan Veli’nin açtığı yenileşmenin yollarını, Cemal Süreya’nın ise eski şiirin hakikatleriyle ve halk şiiriyle günümüz şiirini bağdaştırmanın yollarını aradığını aktardı.
“İkinci Yeni’ye yönelirken de Baki, Fuzuli, Nedim ve Şeyh Galip’in izlerini hiç ihmal etmedi. Onun “Üvercinka” şiirinin ve kitabının arkasında hep bunlar vardır. Yaşadığı acılar, ayrıntılar, espriler romana sığmazdı ama o bunları herkesi ilgilendirecek şekilde şiire yerleştirmeye çalıştı,” sözleriyle Süreya’nın yaşamıyla şiirini bağdaştırıyordu Seyyit Nezir.
Şiirimizin evrensele açılımının en çarpıcı ve özgürlükçü gelişiminin Cemal Süreya’da görüldüğünü söyleyen Nezir, Ülkü Tamer’in “ Tanrı/ Bin birinci gece şairi yarattı,/ Bin ikinci gece Cemal’i,/ Bin üçüncü gece şiir okudu Tanrı,/ Başa döndü sonra,/ Kadını yeniden yarattı.” dizelerini okuyarak; “Onun gerçekçilikle moderniteyi ölçüştüren imgelerini bir bayrak olarak daima taşıyacağız,” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ise konuşmasında; “Ölüyorum Tanrım,/ Bu da oldu işte,” dizelerini yazdığı “Üstü Kalsın” şiirinden sayılı günler sonra cenaze töreni için Şişli Osmanağa Camii’ne, oradan Haliç’e yukarıdan bakan Kulaksız Mezarlığı’na defnetmeye gittiğimize inanamadım. Beklenen bir ölüm değildi, büyük bir şoktu. İkinci Yeni’nin en büyük şairi, bir yemekte; ‘Ben dünyanın en büyük şairiyim,’ demişti. Benim için de öyledir. Kullandığı imgeler, hayatımda büyük rol oynamıştır. Sıkıştığım anda onun şiirlerini okurum,” sözlerinin ardından, Cemal Süreya’nın şiirlerindeki duygusallığın her an trajediye dönebilme özelliğinin altını çizdi. “Ülke” şiirini okuyan Hamzaçebi, Süreya’nın, aşklarını bir coğrafyayla bağdaştırarak anlatma özelliğine örnek teşkil eden bu şiir için; “Ülke kadındır, kadın ülkedir. En sevdiğim şiirlerindendir,” yorumuyla konuşmasını sonlandırdı.
“Cemal Süreya ve çağdaş Türk şiiri” başlıklı konuşmasında eğitimci Beyazıt Kahraman, şairin entelektüel birikimi ve eserlerindeki dil özelliklerini ele aldı. Cemal Süreya’nın çılgınca edebiyat dergisi okuduğunun bilindiğini söyleyerek şairin Fransa’da yaşadığı için Fransızca’yı iyi bilmesi nedeniyle Fransız Edebiyatı’ndaki kimi şairlerden etkilenmesinin doğal olduğunun altını çizdi. Cemal Süreya’nın şiir dilinin günlük konuşma diline de yansıdığını belirten Kahraman, onun, düz yazılarında da Türkçe’yi iyi kullanan şairlerden biri olma özelliğinin üzerinde durdu.
Eğitimci, Senarist, Yönetmen Mehmet Aydın, şairin “Göçebe”adlı şiirini okurken tiyatro ve sinema oyuncusu Gülsen Tuncer, “Orta Doğu” şiirini seslendirerek büyük alkış aldı. Ünlü sanatçı, şiirden hareketle;”Orta Doğu kadim tarihte de çok önemliydi çünkü dünyanın kalbi ve her şey orada fışkırmış, orada batmış,” şeklinde bölgenin önemini vurguladı.
Tiyatro sanatçısı Selahattin Bağdatlı ise Cemal Süreya’nın içinde olduğu İkinci Yeni topluluğunun özellikleri üzerinde durduğu konuşmasında, “İkinci Yeni” tabirinin ilk kez 1956’da Muzaffer Erdost tarafından kullanıldığını vurguladı: “Erdost, yeni şiirlerin anlamla sözcükler arasındaki alışılmış bağlantıyı sarstığını söyleyerek ‘İkinci Yeni’ demiştir.”
Cemal Süreya’nın, Türk dilinin en gizli, en ince olanaklarını en akla gelmeyecek şekilde ve ustalıkla kullandığını belirten Bağdatlı, Haydar Ergülen’in; “Cemal Süreya Türk Şiir Antolojisi gibidir. Divan şiirinden başlayarak tüm şiir akımlarını ve yeni dönem şairlerini kuşatmaktadır,” görüşünü aktararak Ergülen’in; Nazım’ı 20.yy, Süreya’yı ise 21.yy. şairi olarak nitelendirdiğini aktardı. Atilla Özkırımlı, ünlü şairde güçlü bir birleşim yeteneği buluyor, diyen konuşmacı, Cemal Süreya’nın sözcüklere yeni ve değişik anlamlar yükleyerek şiiri zorlaştırdığı halde halka ulaşmayı başardığının altını çizdi.
Ünlü şairin eşi Zühal Tekkanat; “Ben Cemal Süreya’yı yaşadım,” sözleriyle geceye özel bir anlam katarken tiyatro ve sinema oyuncusu Hüseyin Köroğlu şairin baş yapıtı sayılan “Üvercinka”yı okudu. Gece, etkinlik boyunca şiirlere notalarıyla eşlik eden Kadıköy Belediyesi Gençlik Sanat Merkezi Piyano Öğretmeni Görkem Asmaz’ın piyano dinletisiyle sona erdi.
edebiyathaber.net (11 Ocak 2019)