Pazar günü verilen Oscar Ödülleri vesilesiyle bu yıl ödüllere aday olan filmlere tekrar bakmak istedik. “Sokağın Dili Olsa” ve “Black Panther” gibi bazıları kitap uyarlamaları; “Roma” ve “Kefernahum” gibi başka birkaçı da sizi konuları bakımından ve hikayelerinin geçtiği dönemler konusunda daha fazla araştırma yapmaya teşvik edebilir. 2018’in en iyi filmlerinden bazılarından esinlenerek bir okuma listesi oluşturduk.
BlacKkKlansman (Karanlıkla Karşı Karşıya)
Spike Lee’nin, siyahi bir polis memuru olan Ron Stallworth’un 1970’lerde Ku Klux Klan örgütünün yerel örgütlenmesine sızmasını anlatan filmi BlacKkKlansman, Ron Stallworth’un anılarından uyarlanmış. “Black Klansman” adıyla yayımlanan bu anılarda dedektifin soruşturmasına ve örgütü çökertme çabalarına ayrıntılarıyla yer veriliyor. Ron Stallworth, bu süreçte örgütün lideri David Duke ile yakınlaşmayı, arkadaş olmayı bile başarıyor.
Linda Gordon’un “THE SECOND COMING OF THE KKK: The Ku Klux Klan of the 1920s and the American Political Tradition” adlı kitabı da örgütün tarihi ve toplumdaki rolü hakkında çarpıcı bir kayıt tutuyor. Ku Klux Klan’ın yerel siyaset ve günlük yaşam üzerinde dudak uçuklatacak kadar büyük olan etkilerini anlatan bu kitap, eleştirmenlerimize göre “zorunlu olarak okutulmalı.”
Filmin merkezine aldığı birçok konuyu ele alan bir roman okumak isterseniz, Maurice Carlos Ruffin’in “We Cast a Shadow” adlı ilk kitabına bakabilirsiniz. Irkçılığın son derece yaygın olduğu bir gelecekte, Güney Amerika’da geçen hikayenin anlatıcısı melez oğlunun ırkçılığa maruz kalmaması için uzaklara kaçmayı göze alan siyahi bir avukat. Eleştirmenimiz kitabın “kurgunun sorabileceği en önemli soruları soran, bu sorgulamayı eğlenceli kelime oyunlarıyla birlikte enerjik, akrobatik denebilecek bir şekilde ve cesurca yapabilen bir eser” olduğunu söylüyor.
Black Panther
“Black Panther”in evreni Wakanda’da daha fazla vakit geçirmek isterseniz Ta-Nehisi Coates’in (Brian Stelfreeze’ın çizimleriyle) çizgi romanının ilk cildi olan Ayaklar Altında Bir Ulus’a bakabilirsiniz. Bu ciltte süper-güçlü terörist bir grup, şiddetli bir isyanın fitilini ateşliyor, kahramanımız T’Challa ise liderlik edip ülkesini bu kargaşadan çıkarmak ve geleceğini belirlemek zorundadır.
Afrika’da geçen başka bir fantastik roman da Marlon James’in “Black Leopard, Red Wolf” adlı kitabı. Bir üçleme olması beklenen hikayenin ilk cildi olan kitap, “Games of Thrones” ile kıyaslanıyor.
Jennifer Nansubuga Makumbi’nin günümüz Uganda’sında geçen epik romanı “Kintu” ise bir ailenin nesillerdir kendilerini takip eden bir lanetten kaçma çabalarını konu ediyor.
Kefernahum
Nadine Labaki’nin Lübnan’ın Oscar adayı da olan bu filminde, genç bir mülteci olan Zain’in insafsız insan tacirlerinden tutun vatansız olmanın zorluklarına kadar yaşadığı dehşet ele alınıyor.
Lübnan’daki mülteci krizi, bölgedeki uzun süreli istikrarsızlıkların sonucu olarak on yıllar öncesine kadar gidiyor. Orta Doğu’da yaşanan siyasi ve kültürel alt üst oluşları anlamak için Times’ın eski Orta Doğu muhabiri olan Anthony Shadid’in “House of Stone: A Memoir of Home, Family, and a Lost Middle East” adlı kitabına başvurabilirsiniz. 2012 yılında ölen Lübnan asıllı Shadid, kitabında bölgedeki karışıklıkların uzun vadeli etkilerini inceliyor.
Wendy Pearlman’ın “We Crossed a Bridge and It Trembled: Voices from Syria” adlı kitabı, Orta Doğu ve Avrupa’ya dağılmış olan yüzlerce Suriyeli mülteci ile yapılmış olan mülakatlara dayanıyor ve sıradan insanların olağanüstü kahramanlıklarını ortaya seriyor.
Leyla Abdulrezzak, “Baddawi” adlı romanında babasının 1970’lerde Lübnan’daki bir mülteci kampında geçirdiği çocukluğunu ele alıyor.
The Favourite (Sarayın Gözdesi)
Bu film yalnızca Kraliçe Anne’e değil, aciz durumdaki kraliyete karşı da nazik değil. Tarih de bu ikiliye karşı nazik değildi. Tarihçi Anne Somerset, “QUEEN ANNE: The Politics of Passion” adlı kitabında kraliyeti savunmaya çalışıyor.
Ophelia Field’in “SARAH CHURCHILL: Duchess of Marlborough: The Queen’s Favourite” adlı biyografisi, politik zekaya sahip olup kraliçeyi kontrol eden ancak bir umutsuzluk anında gözü dönerek kraliçeye lezbiyenliği üzerinden şantaj yapmayı deneyen kraliçenin uzun soluklu yoldaşının hayatını didik didik ediyor.
Viktorya Dönemine gelerek Sarah Waters’ın, iki kadın arasındaki yasalara aykırı bir aşk hikayesini duyarlılıkla ele aldığı müstehcen romanı “Tipping the Velvet”i de analım.
If Beale Street Could Talk (Sokağın Dili Olsa)
Barry Jenkins’in filmi, James Baldwin’in 1970’lerin New York’unda yaşayan genç bir çiftin yaşamlarının, adamın bir yanlışlık sonucu tutuklanmasıyla nasıl kaosa sürüklendiğini anlatan 1974 tarihli aynı adlı romanına dayanmaktadır.
Baldwin’in başka eserlerini de keşfetmek isterseniz, 1930’ların Harlem’inde yetişen bir adamı anlattığı ve yarı-otobiyografik sayılabilecek ilk romanı “Go Tell It on the Mountain”ı okuyabilirsiniz.
Daha yakın tarihli bir hikaye okumak isterseniz Tayari Jones’un, genç bir Afro-Amerikalı çiftin yaşamlarının, kocanın işlemediği bir tecavüz nedeniyle tutuklanmasıyla nasıl alt üst olduğunu anlatan “An American Marriage” (2018) adlı romanını okuyabilirsiniz.
Roma
Yönetmen Alfonso Cuáron, çalkantılı bir siyasi dönemde geçen bu filminde, bir aile ve çok sevdikleri dadılarının hikayesi ile çocukluğunun Meksiko’sunu resmetmeye koyuluyor.
Meksiko’da geçen kitapları listeleyecekseniz Roberto Bolaño’nun kitaplarını gözden kaçırmamanız gerekir. En çok sevilen romanlarından biri olan ve büyük oranda 1970’lerde geçen Vahşi Hafiyeler’de genç bir şairin ve edebi gerillalardan oluşan bir grubun hikayesini gözler önüne seriyor.
Meksika’da ve başka yerlerde, yazarların yerli dillerde yazmasında bir artış görülmektedir. Filmin merkezindeki karakter, ailenin hizmetçisi olan Cleo’nun konuştuğu Zapotek dili de bunlardan biri. Natalia Toledo’nun “The Black Flower and Other Zapotec Poems” adlı şiir kitabı Zapotek diline iyi bir başlangıç sayılabilir.
Kaynak: The New York Times, 21 Şubat 2019
Çeviren: Onur Çalı
edebiyathaber.net (23 Şubat 2019)