Kuzey Yıldızı, barış için parlıyor… | Mehmet Özçataloğlu

Nisan 8, 2019

Kuzey Yıldızı, barış için parlıyor… | Mehmet Özçataloğlu

Yeryüzünde ne kadar insan varsa o kadar da öykü vardır. Her birimizin kendine has bir yaşamı… Bir yanda sevinç, mutluluk, coşku zirve yapmışken diğer yanda acı kavurabiliyor bedenleri. Kimimiz için büyük yapılar yaşam alanı iken kimimiz için ekmek kapısı olabiliyor. Ya da deniz… Kimisi için tatil, keyif, zevk iken kimisi için çileli bir kazanç kapısı. Dünyanın bir yanı yazı yaşarken diğer yanının kara kışla mücadelesi gibi. Bazı ülkelerin ekonomik buhranla, sokak gösterileriyle mücadele ederken bazılarının bütçe fazlası vermesi gibi. Ya da bazı ülkelerde savaşta yaşam mücadelesi verilirken bazılarında yaprak kıpırdamıyor diye insanların canının sıkılması gibi. Madalyonun iki tarafı her zaman farklıdır.

Güldem Şahan’ın Kuzey Yıldızı’nda anlattığı gibi. Kuzey Yıldızı bir üçlemenin son kitabı. Daha önce Martı ve Savaş, Topun İki Rengi adlı kitapları okumuştuk bu dizide. İnsanın içine dokunan, vicdanı olanı mutlaka rahatsız edecek kitaplardı onlar. Ve şimdi Kuzey Yıldızı da en az onlar kadar başarılı. Madalyonun iki tarafından gelişen olayları anlatarak yaşamları kesiştiriyor.

Savaşlar, çocuklara anlatılması zor bir konu. Hangi sözcükler, hangi tümceler kullanılsa da o anlar yaşatılamaz, hissettirilemez? Yaşamasınlar da zaten. Ama yaşıyorlar ne yazık ki. Ve bu yaşayanlar canlarını kurtarabilirse “mülteci” etiketiyle güvenli ülkelere sığınıyorlar. Sığınmakla sorunları bitmiyor tabi ki. Üzerlerinde sürekli bir çift göz, burada ne işiniz var dercesine bakan. İşte bunun böyle olmaması gerektiğini çocuklara anlatarak başlamalıyız değişime. Ya da hazır anlatılmışını okutmalıyız.

*Kaçıp kurtulmuş sayılır mıydık yoksa bir başka savaşın içine mi düşmüştük?

Kuzey Yıldızı’ndan savaş yüzünden ülkesinden ayrılmak zorunda kalanlarla günlük hayatlarını olağan akışında yaşayanların kesişen yazgılarını okuyoruz. Can’ın ve Faiza’nın denizin ortasında kesişen yazgıları… Can okuluna gidip gelen, ailesi ve kardeşiyle mutlu, refah içinde yaşayan bir çocuk. Faiza ise Suriye’deki güzel hayatı savaşla yerle bir olan, iki kardeşi ve anne-babasıyla önce Hatay’da bir kampa yerleşen sonra da umut yolculuğuna İzmir’den Yunan Adaları’na doğru tehlikeli bir yolculuğa koyulan çocuk. Biri tatile çıkmış, diğeri kaçak. Biri korkuları ile yüzleşiyor diğeri ölüm kalım savaşı veriyor. Biri elini uzattı diğeri uzanan eli tuttu. Sonrası zor bir insanlık sınavı. Madalyonun bir tarafında Can, diğer tarafında Faiza. İki farklı yaşam ortak bir kader.

“Kuzey Yıldızı” mültecilere karşı evlerinde kindar bir şekilde konuşan ebeveynlere sahip çocukların, onları farklı bir bakış açısıyla görmemelerini sağlayabilir. Yurdunu kaybeden insanların umutsuzluklarını, yeni yurt arayışlarını ve bu sırada yaşadıkları büyük dramları tüm çıplaklığı ile göz önüne seriyor.

Yaşar Kemal’in o ünlü sözü kulağımdadır her zaman. “Benim kitaplarımı okuyanlar, savaş karşıtı olsunlar.” İnanıyorum ki bugün Güldem Şahan’ın kitaplarını okuyanlar da gelecekte savaş karşıtı olacaklardır. Dolayısıyla “savaş ve çocuk” üçlemesini umut aşılayan kitaplar olarak tanımlayabilirim. Dileğimin tüm dünyada barış olduğunu yineleyerek…

*Kutlama

Tudem bu yıl 35. yılını kutluyor. Bu da demek oluyor ki çocuk ve gençlik edebiyatının varlığını kabul ettirme mücadelesi verdiği ilk günlerden bu yana bu camiada varlar. Hem de öncü kuvvet olarak. O zaman kutlu olsun yeni yaşları. Nice 35 yıllara diyerek…

Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (8 Nisan 2019)

Yorum yapın