Aşağıdaki öyküyü, bana verilen sadece iki kelime üzerine yazmıştım. Kelimeler; kadın ve tornavida idi. İsmini Yunan mitolojisindeki acı nehrinden alması ise, her bir satırın aslında sadece acıyı anlatmasındandır.
Kadın beyaz, uzun ve damarlı elleriyle Acheron’u anlatan tablonun altında masayı hazırlıyordu. Arkada plaktan Erik Satie odadaki soğukluğa katılıyordu. Kahverengi koltukta kitap okuyormuş gibi duran adam bir anlığına karısına baktı. Uzun, beyaz ve damarlı elleri çok yabancı geldi. Gereksiz bir iki anı aklına gelince bir türlü bitiremediği satırı anlayıp anlamadığını sorguladı. Anlamamıştı. Eli ile gözünü kaşıdı. Son bir aydır neredeyse hiç sevişmediklerini düşündü. Kaç senedir evliydiler? Yedi. Adam kitabı bir kenara bıraktı. Son bir haftadır da hiç konuşmadıklarını anımsadı. Sıradan gün başlangıçları, sıradan iş çıkışları, sıradan akşam yemekleri. Hiç konuşmamışlardı. Kadın salatayı da masaya koyunca yemeğin başlaması gerektiği anlaşıldı. Konuşmayı beklediler. Büyük bir iştahsızlıkla yemek yerken, kadın, kitap okudukları uzun lambanın prizinin bozuk olduğunu söyledi. Sesi buzluktaki hava gibiydi. Adam prize baktı sevimsiz şekilde duruyordu. Koca bir yudum içti sudan. Kadının bunu üç gün önce de söylediğini hatırladı. Sorumsuz muydu yoksa vurdumduymaz mı? karısının onun tüm bu donukluğunu yıkmaya çalıştığı anlar geldi aklına. Şimdi de vicdan azabı mı çekiyordu? ne kadar büyük ve imkânsız bir şeymiş gibi geliyordu şimdi uzanıp karısını öpmek. Kadın sanki tüm bu düşünceleri anlamış gibi adama baktı. Gözlerinin koyu kahverengi oluşu sessizliğe inat çığlık gibiydi. Cevap bekliyordu. Tamam dedi adam, bakacağım yemekten sonra. Şimdi, şu anda eskisi gibi gülümsemesini diledi kadının. Gülümsemedi Kadın. Kalktı, kapattı Satie’yi. Adam gözleriyle izledi kadını. Göğsünün altından boğazına kadar ateş topunu hissetti. Şimdi gitse sarılsa? Mutfağa giden karısının gelmesini bekledi. Düşünmeden kalktı mutfağa gitti. Kadın yere kıvrılmış ağlıyordu. Yüzünün tüm kaslarını gererek ve elleriyle karnını sıkarak ağlıyordu. Adam şaşırmadan izledi. Sonra masaya geri döndü. Biraz sonra kadın geldi. Masayı toplamaya başladı. Bembeyaz yüzü kırmızı çizgilerle çizilmiş gibiydi. Çok mu kasmıştı yüzünü diye düşündü adam. Kendi tabağını alıp mutfağa götürdü.Kadının ağladığı yere baktı. Sonra içeriye dönüp sevimsiz prizi düşündü. Kadına tüm sormak ve söylemek istediklerini umursamayıp, tornavidayı sordu ve uzun bembeyaz ellerin tornavidayı uzatmasını bekledi. Adam Acheron’u anlatan tablonun altında tüm dikkatini prize veriyordu. Bir haftadır bozuk olan prize…
Sedef Açıkgöz kimdir?
1990 Bursa doğumluyum. Sakarya Üniversitesi Germanistik (Alman Dili ve Edebiyatı) lisans bölümü mezunuyum. Şu an aynı bölümde ve okulda master öğrencisiyim ve tez yazım sürecindeyim. Kısaca; Germanistik deryasında, Tarkovsky karakteri gibi elimde mumla ‘Işık’ın peşindeydim, hala peşindeyim.’