Sri Lanka için bir empati denemesi | Adnan Özer

Mayıs 17, 2019

Sri Lanka için bir empati denemesi | Adnan Özer

Bu yazıda Leonard Woolf’un katkısı vardır. Daha doğrusu onun adının. Eş durumundan ilgiyi çekmeli diye düşündüm. Yoksa Sri Lanka edebiyatından nasıl söz edebiliriz…?! Seyretmemiz istenileni seyrettik, gerçekliğe, dehşetiyle, doyduk. Aklımızda ne kaldı?  O Sri Lanka mıdır? Kimdir orada yaşayanlar? Hikâyeleri nedir? Azıcık merak gerekmez mi? Azıcık merakım, bağışlansın, olmasaydı Bay Leonard benim için, Virginia Woolf’un, bir zamanlar Sri Lanka’da da yaşamış bahtsız kocası olarak kalacaktı. Peki Leonard Woolf’un Sri Lanka edebiyatı ile ilişki nedir?   

Orda bir ada devleti vardı uzakta, bizim kuşak, çocukluğu 1960’lı yıllara tekabül eden, o zamanlar Seylan olarak bilinen -Sri Lanka adını 1972 Anayasasıyla almıştır çünkü- bu ada devletin, bu egzotik çağrışımlı ülkenin adını başbakanları Srimova Bandaranaike yüzünden sık sık duyardı. 1960 yılında seçimle dünyanın ilk kadın başbakanı olan Bandaranaike-Hindistan’da 17 yıl hükümet etmiş İndira Gandi dünyanın ikinci kadın başbakanıdır, karıştırılmasın- bir politik ikondu. Kadın olmasının yanı sıra sosyalizan politikaları ve Bağlantısızlar Hareketi’ndeki rolü anılabilir bu bahiste. Daha sonra kızı Chandrika Bandaranaike bu görevi devraldıysa da onun karizmasına yaklaşamadı. 80’li ve 90’lı yıllarda ülkedeki Tamil sorununun ayrılıkçı teröre dönüşmesiyle duyar olduk adını. İşte ünlü Tamil Kaplanları örgütü, onun amansızca savaşı ve de ona karşı verilen bir o kadar amansızca savaş vesilesiyle. 2009 yılında bu örgüt çökertildi, silindi.

Yıllar var ki Sri Lanka bizlerin gündeminde olmadı, muson yağmurlarıyla yaşadığı sel ve toprak kayması felaketlerini saymazsak, onlar da yoksul Uzak-Asya’nın rutiniydi, kayıplar sadece birer rakamdı. Geçtiğimiz Nisan ayında onu tekrar hatırladık, maalesef dehşetle: 21 Nisan günü Hristiyanlar’ın paskalya ayini sırasında üç kilisede, ayrıca da üç beş yıldızlı otelde bombalı saldırılar gerçekleşti. Ötesine elim varmıyor, -iki vatandaşımızı kaybettik o saldırılarda, Uzak-Asya gurbetinde iş tutmuş iki genç mühendis- dış habercilik, siyasi analiz ise hiç işim değil. Maksat ve şiar “edebiyat-haber” ise Sri Lanka kültürü ve edebiyatıyla da konuşulmalı. Konuşulmamalı mı?!

Dönelim tekrar Bay Leonard Woolf’a. Tuğçe Ayteş yazmış: Leonard Woolf ve Cangıldaki Köy. Koca Woolf’un romanını da tanıtıyor. Cangıldaki Köy (ya da Ormandaki Köy), XX. Yüzyılın başındaki Sri Lanka hakkında bir fikir edinmemiz için bir kaynak. İyi de bir romanmış. Edebi özellikleri bir yana sömürgeci bakışı yokmuş. Ayteş romanı okuduğuna göre yazdıklarına değer vermemiz gerekiyor. Leonard Woolf’un bilinç akışının icatçısı sayılan ünlü yazarla evlenmeden önce yedi yıl bu ülkede yaşadığını söyleyelim, tekrarla. Bu eser Sri Lanka edebiyatı denilince hemen her kaynakta yer alıyor, kanonik olarak da başlarda.

Esaslı bir şekilde kurumlaşmış Batı edebiyat ailesi, modern edebiyatı Batı dilleri dışında pek görmek eğiliminde değil, bu dillerde XIX. Yüzyılın sonunda yazılmış anlatıları kurgu, roman olarak kabul etmiyor. Biz yine de değinelim: Sinhalese romanı Sri Lanka’da ortaya çıkan başlıca edebiyat türlerinden biridir ve Sri Lanka edebiyatının tarihinde, Amawathura, Buthsarana, Saddarmarathnawaliya gibi edebiyat eserleri mevcuttur. Onların oluşturduğu gelenek üzerinden yerli yazarlar arasında oluşturulmuş yeni bir edebi eğilim ortaya çıktı. A. Simon De Silva (1890-1957) tarafından yazılan ilk Sri Lanka romanı olan Meena, yerli edebiyat ortamı için yeni bir edebi yol açtı. Eser, genç bir kızın hayatına dayanıyordu; annesi tipik bir Sinhalese kadını olan Meena, yabancı bir askerle evlenmişti… Anonim anlatıdan hikâyede soyutlama yoluyla romana bir geçiş. A. Simon De Silva’nın başardığı buydu.

Yazımıza Michael Ondaatje ile de giriş yapabilirdik. 1943 yılında Sri Lanka’da doğan ve ülkemizde bir hayli tanınan –“İngiliz Hasta” filmini bir anımsayalım, kimin romanından, aynı adla, adapte edilmişti?!-  Ondaatje, 1954’te İngiltere’ye göçtü, daha sonra da Kanada’ya. 1962’den beri orada yaşamakta.

Leonard Woolf’un sözünü ettiğim romanı Türkçeye çevrilmedi -Tuğçe Ateş yayıncılarımıza seslendiğiyle kaldı- lakin Ondaatje’nin birkaç romanı dilimizde, kitapçılarda. Özellikle Sinhalese dilinde yazılmış olanları bu aralar ilgiyi çekmeli. Ondaatje, çocukluğunun ülkesi Sri Lanka’yı -Sinhalese dilinde “depdebeli-şaşaalı diyar” demekmiş- anlatıp durmuş.

Yaşayan yazarlardan Romesh Gunesekera’yı da kısacık tanıtalım. 1954 Sri Lanka doğumlu olup o da Ondaatje gibi sonradan İngiltere’ye göçmüş (1972), orada da kalmış. 1994 yılında “Reef” adlı romanıyla Man Booker Ödülü’nde finalist olması dikkate değer.

Shyam Selvadurai, (doğ. Sri Lanka, 1965) hem Sinhalese, hem de Tamil halkının geleneklerini tanımamız için iyi bir kalem. Bir Tamil çocuğu anlattığı ilk romanı Funny Boy, “Tuhaf Oğlan” adıyla Türkçede mevcut. Mine Gülen, İngilizceden çevirisiyle bize bu şansı sunmuş. Sinhalese tarafını ise Cinnamon Gardens (Tarçın Bahçeleri) adlı romanında okuyabileceğiz, şayet yayınlanırsa. 1983 yılında ailesiyle birlikte Kanada’ya göçen yazarın bu romanı tarihi derinliğe sahip; 1927 yılına dek uzanıyor, o dönemin Colombosunda Tarçın Bahçeleri adındaki mahallede geçiyor, iki paralel hikâye şeklinde.

Andığım bu birkaç yazar Batı’daki kimi eleştirilerde ayrıca başka bir çerçevede değerlendirilmekte ki o da “Çevre-Ortam” edebiyatı olarak ifade ediliyor. Sri Lanka hakkında içeriden bilgi sahibi olmak için iyi bir fırsat olmalı. Hem roman okuyacağız, empatik şekil içinde, rehber kitaplar değil. Seyirlik, ah vahlı göze karşı biraz empati.

Adnan Özer – edebiyathaber.net (17 Mayıs 2019)

Yorum yapın