Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Fulya Bayraktar’ı, eşi Mehmet Bayraktar’la konuştuk.
1) Yazılarını nerede oturup yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Evde bir çalışma odamız var. O oda, neredeyse tamamen eşime ait. Üstüne yıkılırcasına kitapla dolu orası. Nadiren gireriz oğlumla ben o odaya. Belli bir saatten sonra, tamamen o odada, bilgisayarda çalışıyor. Sadece çay ve sigara içme zamanlarında yerinden kalkıyor. Öyle dalmış oluyor ki çalışırken, bazen yanına geldiğimi fark etmeyip yerinden sıçrıyor. Gülüyoruz tabii. Bir de ilk yazmaya başladığı zamanlarda, yazarken ağladığını fark ediyordum. Son yıllarda pek rastlamadım.
2) Eşinizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Çok yoğun okuyabilen birisi değilim ancak edebiyat dünyasından kopuk da değilim. Daha çok şiirle ilgiliydim gençlik yıllarımda. Şiir okurduk, hatta şiir yazardık birbirimize. Eşim öyküyle yakınlaştığından beri daha çok öykü konuşmaya başladık. Birbirimize okuma önerilerimiz oluyor zaman zaman. Özellikle yakından tanıdığımız yazarların öykü ve romanlarıyla ilgili yorumlarımızı paylaşıyoruz.
3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Bazen bir yazısından ya da öyküsünden bir paragraf, bir cümle okur bana. Fikrimi sorar. İlk yazmaya başladığı zamanlarda, öykülerinin tamamını okuttuğu olurdu. Son yıllarda yoğunluklarımızdan dolayı pek mümkün olmadı bu. Son kitabındaki öyküleri, basıldıktan sonra okuyabildim. Yazmayı düşündüğü bir konuyu ya da duyguyu bazen çok kabaca anlattığı olur. Ben de konuya ilişkin fikrimi söylerim.
4) Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Genellikle bilgisayarın başında oluyor geceleri. Evdeki tüm zorunlu işlerini bitirdikten sonra geçiyor çalışma odasına. O saatten sonra sanki inzivaya çekiliyor. Çalışırken, masasında çayının ve açık bir defterinin olmadığı zaman yok gibi. Sürekli notlar alır. Bir de neredeyse saat başı sigara molası…
5) Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Stefan Zweig’ın “Amok Koşucusu” kitabını ve Adalet Ağaoğlu’nun “Ölmeye Yatmak” kitabını gördüm elinde son günlerde. Sanırım, bir arkadaşıyla birlikte sürdürdükleri yazı atölyesi için okuyordu onları. Ama etrafında hep başka başka kitaplar olur her zaman.
edebiyathaber.net (30 Mayıs 2019)