Vatikan kutsal makamı bir güç merkezidir. Yaklaşan papa seçiminde farklı gruplar çatışmaktadır. Mevcut papanın duruşu muhafazakârdır, her şeyde gizlilik ister. Romanın başkahramanı Dr. Ottavia Salina’ya kutsal makamın diplomasi bölümü tarafından bir dosya verilir. Yunanistan’daki bir uçak kazasında ölen Etiyopyalının vücudu değişime uğramıştır. Ottavia’dan maktulun vücudundaki sembol ve yara izlerini inceleyip analiz etmesi ve doğru bir yorumda bulunması istenir. Dr. Salina, otopsi fotoğraflarını inceler. Evraklar, kitaplar, arşiv taraması ve internet araştırması sonucunda vücudun çeşitli yerlerine dağılmış yedi Yunan harfi-şifreli, sağdan sola okunduğunda “istavroz” anlamında- ve vücudun belli bölümlerinde yedi haç tespit edilir.
Dr. Salina, Vatikan Gizli Arşivleri’nde üst düzey paleograftır. Çok yeteneklidir, hırslıdır, alanında üst düzey iki ödül sahibidir. Gururludur, kadınlara yönelik aşağılamaları kaldıramaz. Tarihin en eski yazıtlarına gözü gibi bakar, hata yapanı asla affetmez. Kendini iki Bizans kodeksinden hareketle ünlü bir kayıp metni yeniden oluşturmaya adamıştır. Hafta sonu yaptığı aile ziyaretinde yeğenine internette ayrıntılı bir araştırma yaptırır. Etiyopyalı adamın kimliği, nasıl öldüğü, neden çeşitli Hıristiyan kiliselerini onunla bu kadar ilgilendiği sorularının cevaplarına ulaşır. Maktul Abi-Ruj İyasus’un yanında içinden tuhaf tahta parçaları çıkan süslü gümüş bir kutuda kutsal emanetler, İsa’nın gerildiği çarmıhın kalıntıları bulunur. Haçlardan biri Mısır’da bir manastırın duvarında çıkar. Aslında ortada büyük bir soruşturma vardır, bilgilerin bir bölümü gizlenmektedir
Sonunda hiçbir şeye ulaşılamadığı bilgisiyle görevden alınan Dr. Salina, yeni sürgün görev yeri Dublin’e iner inmez Roma’ya geri çağrılır. İsviçreli muhafız Glauser-Röist ve Kıpti Profesör Farag’ın katılımıyla oluşan ekibe dahil olur. Canları pahasına korumaları gereken şey emanetlerin en büyüğü İsa’nın çarmıha gerildiği Gerçek Haç’tır. “İlahi Komedya’nın çizdiği yolu takip ederek Hıristiyanlığın antik başkentlerinde ölümcül bir maceraya atılan araştırmacılar, her aşamasında hayatı ve inançlarını sorgulayacakları unutulmaz bir sınavla yüzleşecektir.”
Konstantin Mührü’nde eylem ağırlıklı dur durak bilmeyen tempolu akışa uygun olarak tutumlu mekân ve kişi betimlemeleri, işlevsel diyaloglarla sinematografik bir anlatım sağlanıyor. Sembollerin ortaya çıkış ve evriliş hikâyeleri, kiliseler arası güç mücadelesi metne tarihsel bir fon sağlıyor. “Ligna Crucis’leri (Haçın kütüğü ya da tahtası) kim neden çalmaya çalışıyor? Etiyopyalı maktulun bedenindeki skarifikasyonların (Antik kültürde insan vücudunu törensel yaralarla süsleme) anlamı nedir?” sorularının peşinden sürükleyici bir hikâyenin ardına düşüyoruz. Amatör dedektif karakter Dr. Ottavia Salina ise devamı gelirse nasıl değişir, dönüşür diye merak ettiren orijinal bir karakter olarak belleğimize kazınıyor.
İlk yayımlandığı ülke İspanya’da Marquez ve Zafon’la birlikte aylarca çok satanlar listesinden inmeyen “Konstantin Mührü” gizem, suç ve merak öğelerinin incelikle kurgulandığı nitelikli bir popüler roman olarak Türkiyeli okuyucular tarafından da dikkate alınmayı fazlasıyla hak ediyor.
Serkan Parlak – edebiyathaber.net (30 Mayıs 2019)