Zaven Biberyan’ın Meteliksiz Aşıklar isimli romanını okuyorum, henüz bitmedi. İlk defa Biberyan okuyorum. Hakkında o kadar olumlu şeyler duymuştum ki beklentim epey yüksekti. Hiç hayal kırıklığı olmadı. Neredeyse minimalist denebilecek kadar duru bir anlatımı var. Karakterlerini okuyucuya sevimli göstermek için hiç uğraşmıyor. Fakat ruh hallerini o kadar güzel anlatıyor, dertlerini o kadar net belirliyor ki hikayeden kopamıyorsunuz. Ve tabii fonda son derece çarpıcı kültürel ve politik detaylarlar var, azınlık psikolojisi var, sınıf meseleri var, muhafazakarlık var, mahalle baskısı var. Çok basit bir aşk hikayesi olarak okumak ve keyif almak da mümkün, satır aralarını okuyup daha derinlere dalmak da.
-Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?
Metinden cımbızla çekilip çıkarılacak cümleler içeren bir roman olduğunu düşünmüyorum. Bunu övgü olarak söylüyorum.
-Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?
Hepsi geçerli. Düzenli olarak takip ettiğim kitap eki kalmadı ama ilgimi çeken tanıtım yazılarını internet üzerinden okuyorum. Merak ettiğim bir kitaba rastladığımda not alıyorum. İşin doğrusu, yabancı eserler için yurt dışında çok zengin kaynaklar var, o cephede merakım daha sık kabarıyor. Burada yeni çıkan kitapları ve önemsediğim yazarları elimden geldiğince takip ediyorum. Keyif için okuduklarım dışında çalışmak için okuduklarım var, doğal olarak onlar için uzun uzun araştırma yapıyorum.
-Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?
O kadar çok ki. Şu anda ilk aklıma gelen, Bulut Atlası. Aslında David Mitchell’ın ilk dört kitabını yazabilmeyi çok isterdim. Başka onlarca yazar sayabilirim. Ama örneğin bir Nabokov için bunun hayalini kurmak bile bana imkansız geliyor.
-Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?
Liseyi saymazsak, ilk romanımı bitirdiğimde okuttum. Açıkçası ilk kim okudu tam hatırlamıyorum, ya doğrudan yayınevlerine yolladım ya da önce bir-iki arkadaşıma okutup moral desteği aldım. Bu başkalarına okutma adetini zamanla azalttım ve artık tamamen bıraktım. Hem kendime hem de arkadaşlarıma eziyet ettiğimi anladım. Bana göre en doğrusu (karakterime en uygun olanı diyeyim), yazdıklarımı ilk editörümün okuması.
-Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?
Sabah kalkar kalkmaz, daha doğrusu sabah kalkıp birkaç litre kahve yapar yapmaz çalışma masama oturabilirsem çok güzel şeyler yazıyorum. Ama nerede olursam olayım kulağıma kulaklıkları takıp çalışmaya uzun bir süre önce kendimi alıştırdım. Öteki türlü mükemmel ortamı yakalayamadım diye mazeret uydurmak ve yazmaktan kaçmak çok kolay çünkü.
edebiyathaber.net (19 Temmuz 2019)