-En son okuduğunuz kitabın adı nedir? İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?
En son uzun zamandır okumak istediğim Amos Oz’un otobiyografik romanı Aşk ve Karanlık’ı okudum. Bir yaşam öyküsünün neleri kapsayabileceği ve ne kadar nesnel olabileceği üzerinde epeyce yazdığım için çok yönlü bir okuma oldu benim için. Üslûbunun ve ironi kullanımının oldukça etkileyici olmasının yanı sıra,romandaki okuma ve öğrenme tutkusu gibi çocukluğumla ilgili benzer deneyimlere rastlamak beni metne daha yakınlaştırdı doğrusu.
-Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?
Cümle ya da alıntı değil ama yazarın annesinin çantasını tarif ettiği birkaç yer beni çok etkiledi. O çanta sadece bir eşya değildir, artık öğrenmesi hem imkânsız hem de can acıtıcı olan bütün olayların bir simgesidir.
-Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?
Büyüdüğüm evde zaten klasik ve çağdaş edebiyatın birçok romanı vardı. Annem ve babam kitap eklerini okur, kitapçı dolaşır ve eve sürekli kitap alırlardı. Bu alışkanlık bende katlanarak devam etti. Bu yüzden çok severek okuduğum kitapların çoğunu, kâh tanıtım yazılarından, kâh kitapçıları ya da sahafları karıştırarak ben bulmuşumdur. Yansız olabilmek için çoğu zaman bir romanı ancak okuduktan sonra hakkında çıkan eleştirilere göz atarım.
– Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?
O kadar çok ki.Fowles’lar, Kundera’lar…Eğer mutlaka bir tane seçmek zorunda olduğumu söylerseniz: Umberto Eco’nun Gülün Adı derim, ama sonra da ya bu değilse ya yanlış söylediysem diye düşünürüm. Aklıma gelmeyen onlarca yazar, yüzlerce kitap olacağından buna benzer sorular hep bir suçluluk duygusu uyandırır bende.
-Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?
Liseden bu yana yazdıklarımı ilk önce kardeşim ve iki arkadaşım okur. Üçü de yazın dünyasının dışındadırlar.
-Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?
Eğer hikâye çıkmamışsa sadece müziksiz bir ortamda yazabilirim. Müzikle yoğun bir ilişkim olduğu için yazarken mutlaka dikkatimi dağıtır, üzer ya da sevindirir, beni başka dünyalara, anılara sürükler. Evimde sabah çok erkenden yazmaya başlarım ve bu öğleden sonra üçe, dörde kadar devam eder. Eğer bir hikâyeye başlamışsam ortamın hiçbir önemi kalmaz. Bilgisayar karşısında değilsem aklıma gelenleri telefonuma yazarım.Kağıt-kaleme veda ettiğimi anladığımda içim epeyce burkulmuştu.
edebiyathaber.net (27 Eylül 2019)