İnsanın okumayla kurduğu ilişki seyirlik olana çok benziyor. Nihayetinde önemli olan neyi ne zaman okuduğunuz ve size ne hissettirmiş olduğu, seyretmiş olduğunuzda da,zihninizde canlandırdığınızda da o ‘an’ınhissiyatıyla kuruyor bağını çünkü her ‘an’ın bir hikayesi oluyor aynı zamanda.Dönem dönem okuduğum kitaplar tıpkı izlediğim filmler gibi ayrı ayrı dokunmuştur bana, okuduğum zamanın hissi benimle birlikte gelmiştir. Rastgele sıralanmış bu liste için ne olursa olsun bir ‘okuma önerisi’ diyemem,hem akademik hem de gündelik hayatımı zamanında çerçevelemiş, oluşturmuş bir kişisel liste olarak tarif edebilirim ancak.
Thomas Mann-Tonio Kruger, çev. Fatih Özgüven, Can Yayınları
Thomas Mann’ın kendine en yakın bulduğu anlatılarından ve bütünüyle karakteri hissedebildiğiniz Tonio Krüger, burjuvazinin, sanatın yaratıcılığın üzerine çok şey söylerken bir adamın içinde dolanır, durur.
Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay, İletişim Yayınları
Yine Tutunamayanlar’ın gerisinde kalmış olsa da bir başyapıt olan ve Oğuz Atay’la birlikte albayla bağıra bağıra konuştuğumuz, zaman zaman boşluğa seslendiğimiz Tehlikeli Oyunlar insana iyi gelmez aslında ama bu gelmeyiş de iyidir.
Richard Yates-Mutluluk Fotoğrafı, çev. Deniz Yüce Başarır, Yapı Kredi Yayınları
Amerikan banliyölerini içindeymişiz gibi anlatan Richard Yates sadeliğini özümsediğinizde size uzun uzadıya kapılar açar, Mutluluk Fotoğrafı’nda Emily’nin bulaşık yıkarken ağladığı bir sahne vardır, okuyalı bir buçuk yıl geçti romandaki o anı, o duyguyu, Yates’in böyle güçlü, böyle yaşayan, nefes alan bir kadın karakter yaratmış olmasını unutamıyorum. Zihnimin bir yerinde o an o kitapla birlikte asılı kalmış gibidir.
Walter Benjamin-Pasajlar, çev. Ahmet Cemal, Yapı Kredi Yayınları
Benjamin’in Pasajlar’ı iyi ki var üniversitede hayatımı, bakış açımı akademik yaklaşımımı belirlemiştir biraz da…
Yaşar Kemal- İnce Memed-1-2-3-4, Yapı Kredi Yayınları
İnce Memed serisini arka arkaya bir yaz mevsiminde okumuş ve Çukurova’nın sıcağını hissetmiştim okudukça, üniversitenin ilk yılının yazıydı, ödünç alınmıştı, arkadaş dört cildi de alıp memlekete dönünce son cildin bir yüz sayfası eksik kaldı. Üstünden yıllar geçti o son yüz sayfayı okumadım, hâlâ İnce Memed’in akıbetini bilmem.
Orhan Pamuk-Kara Kitap, Yapı Kredi Yayınları
Orhan Pamuk’un Kara Kitap’ı edebiyatın sınırlarını ya da sınırsızlığını görebileceğiniz Türkçe okuyabildiğiniz için şanslı hissedebileceğiniz kitaplardan. Yıllar sonra az şey hatırlasanız bile aslında çok şey hatırlıyorsunuz.
Georges Perec-Uyuyan Adam, çev. Sosi Dolanoğlu Metis Yayınlar,
Georges Perec’in Uyuyan Adam’ı ise bir dönem benimle her yere gelmiş, satır satır çizilmişti ‘keşke insan türüne ait olmak o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi’ Uyuyan Adam’dan ezberlenmiş, zihnime kazınmış olan bu cümle, hayatın çoğu anında yaşayarak anımsadığım, hissettiğim bir cümle oldu.
Haruki Murakami- İmkansızın Şarkısı, Nihal Önal
Murakami’nin İmkansızın Şarkısı ile film olarak tanıştım önce, ertesi gün kitabı bulmak için koşturduğumu anımsıyorum. Delilik, akıl, aşk, yersizlik yurtsuzluk ve müzik içinde hepsi vardı. Film beni Murakami ile tanıştırmıştı, sonrasında da bırakamadığım bir yazar oldu.
Vedat Türkali- Bir Gün Tek Başına, Ayrıntı Yayınları
Vedat Türkali’nin Bir Gün Tek Başına’sı da çok kıymetli bir kitap benim için, Beyazıt’ı, okuduğum fakülteyi, bir dönemi, böyle edebi bir dille anlatmanın ne denli kıymetli olduğunu sonradan daha iyi anladım. Kitap bittikten sonra uzun süre zihnimde gezindi, yanlış anlaşılmanın ne denli hazin oluşunu, insanın kendini anlatamayışının ne kadar hüzünlü ve acı olabileceğini romanın ana karakteri Kenan’la öğrendim biraz da…
Ernst Fischer-Sanatın Gerekliliği
Ersnt Fischer’ın Sanatın Gerekliliği kitabını üniversitede bir hocamdan duymuş not etmiştim, sonraları sanatın hayatla bağdaştığı yerleri içimde hep tamamlayan bir yeri oldu. Toplum içerisinde yaşayarak ancak birey olduğumuzun bizi ‘insan’ yapacak olan yegane şeylerden birinin sanat olduğunu gösterdi bana… Hayatın ironisi olsa gerek yıllar sonra aynı fakültenin aynı dersliğinde, aynı kürsüden aynı kitabı çocuklara önerdim ‘yıllar önceki ben gibi’ not ettiler, hayatın döngüsü zamanlarla olduğu gibi kitaplarla da tamamlanıyor gibi geldi.
edebiyathaber.net (19 Ekim 2019)