Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Fatma Nur Kaptanoğlu’nu, bir arkadaşı ile konuştuk.
1) Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Yazılarını genelde odasında yazar. Sessizleşir o an anlarım ki kesin üretim aşamasında ev içerisinde hayalet moduna girerim. Bir keresinde dayanamadım tam odaklanmışken arkasından bir anda gelip onu korkuttum. Kulaklığını nasıl çıkartacağını şaşırdı. Eminim ki ben evdeyken yazmaya başladığında temkinli davranıyor. Biliyorum!
2) Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Ben genelde tarih ve bilim-teknoloji üzerine okumalar yapıyorum. Bazı tarihsel dramalar üzerine uzun uzun konuşup karşılıklı incelemeler yaparız. Berlin duvarının yıkılması ve o dönemde yaşanan durumlar, toplum psikolojisi üzerine uzun uzun konuşuruz. O dönem Berlin’in edebiyatına yansımalarını araştırır yazarların hayatlarını inceleriz. Çoğu zaman ‘sen olsaydın ne yapardın?’ sorusunu birbirimize sorarak bayağı beyin fırtınası yapıyoruz. Tüm bu paylaşımlar yaptığımız projelere yansıyor. Birlikte uluslararası bir dernek olan Junior Chamber International (JCI) Kültür derneğine üyeyiz ve sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyoruz.
3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Bir pazarlama uzmanı olduğum için genelde özgünlük hakkında düşüncelerimi sorar. Ben de sosyal medya nabzını ölçer ve Google bazlı monitoring (ölçme,izleme) sistemlerini kullanır araştırır ve yorumlarım. Homologlar Evi’nde bu izleri bolca görebilirsiniz. Söz konusu tasarım olduğunda, ikimizin de oldukça önem veririz, fikir alışverişi yapmak saatlerimizi alır. Yazdığı öykülerin kendine has bir tarzı olduğu için kimyasını bozmaktan kaçınırım çünkü bu tarz yorumlar bir yazar için tehlike arz eder. O an bana uymayan bir öykü bir başkasını çok etkileyebilir. Çoğu zaman kendimizi tez hazırlıyormuşuz gibi hissediyoruz.
4) Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Kesinlike müzik dinlemek! İkinci kitabında bir spotify listesi var ve hepsini özenerek seçti. Bir de yazı yazarken elinde olmadan vazgeçemeyeceği bir durum daha var, o da benim gelip onu korkutmam. Kusura bakma Fatma Nur, bunu yapmayı bırakamıyorum. Bir de evin her yerini işgal eden not defterleri var. Bazen canlanıp yürüdüklerini düşünüyorum. Bana çok ilginç gelen bir not alma tarzı var. O notların içerisinde işiyle ya da günlük hayatıyla ilgili anekdotlar yer alırken. Kendini komutladığı maddelere de rastlayabilirsiniz. Yazı yazmaya giriştiğinde hepsi mutlaka yanındadır.
5) Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Aynı anda birkaç kitap okur. Okuduğu kitaplar da sürekli değişir. En son elinde Georges Perec – Karanlık Dükkan ve Nazlı Pektaş – Bellek/Emek Söyleşiler kitaplarını gördüm ancak ben bunu yazarken bile okuduğu kitaplar değişmiş olabilir. Hızını yakalamak çok zor.
edebiyathaber.net (7 Kasım 2019)