Son dönemlerde okuduklarımıza ilişkin düşünce ve yorumlarımızı sosyal medya aracılığıyla paylaşmak oldukça yaygınlaştı. Okunan kitabın deniz kenarında, mum ışığında, çay ya da kahve yanında, çiçeklerle birlikte fotoğrafını çekip, yapılan alıntılarla farklı sosyal mecralarda #okudumbitti, #okuyorum, #kitapalıntıları vb. etiketlerle paylaşmak çok revaçta. Booktube da denilen youtube kitap kanalları da oldukça popüler. Bunların yanı sıra, bu işi ciddi bir uğraş olarak görüp, bloglarında, bookstagram hesaplarında, web sitelerinde ayrıntılı bir şekilde yazılan kitap değerlendirmeleri de bulunuyor. Bu tarz paylaşımlar kitapların tanıtılması, alınması ve okunması için kılavuz niteliğinde olabiliyor. Fazlı Köksal’ın Meyve Tadında Romanlar kitabı da yoğun bir emek ve özveriyle hazırlanmış, kapsamlı ve çok yönlü bir roman kılavuzu; yazarın okuduğu romanlara ilişkin titiz ve uzun soluklu çabasının kitaplaştırılmış hali. Akıl Fikir Yayınları tarafından Mayıs 2019’da yayımlanmış. Arka Kapak yazısında, “Farklı görüşteki yerli-yabancı 111 romancının 153 romanından alıntılar yapılarak, kitaplar hakkındaki eleştirilere yer verilerek, bu romanların tanıtılmasına, kitaplıklarımızın farklı renklerle zenginleştirilmesine katkıda bulunulmak istendiği,” belirtilen kitap, yazarın elli yılı aşkın süredir okuduğu romanlardan bir derlemeyi kapsıyor.
Her okurun kendine özgü bir okuma tarzı, bir okuma yolculuğu, deniz fenerleri vardır. Fazlı Köksal 1975’ten bu güne kadar devam eden okuma sürecinde, Nazım Peyami’nin “Kimileri cümlenin paragrafın altını çizmekle yetinmez, âdeta kazır. Kimileri kazıdıklarına defter tutar, fişler, özetler, özel dosyalar tutar,” tanımına uygun olarak, beğendiği satırların altını çizerek, kitapla ilgili duygularını, düşüncelerini kitabın uygun bir yerine yazarak, yani kitapla bütünleşerek, hatta sevişerek,” okuduğunu, “Altını çizdiği satırları bir deftere, daha sonraki dönemlerde de bilgisayara kaydettiğini” ifade ediyor. (s. 20) Bu birikimden, bu verilerden yola çıkarak, seçilen roman ve yazarına ilişkin farklı değerlendirme ve eleştiri yazıların derlenmesiyle oluşan bir antoloji Meyve Tadında Romanlar.
Kitapları, yazarları bizden olanlar/olmayanlar diye ayırıyoruz
Kitabın “Sunuş” bölümünde yazarın ülkemizde okuma kültürüne ilişkin, kendi okuma yolculuğundan yola çıkarak yaptığı tespitler dikkate değer. “Kitapları, yazarları bizden olanlar/olmayanlar diye ayırıyoruz. Zaten yeterli düzeyde olmayan kültürel birikimimizin yarısından haberdar olmamamıza, kutuplaşmalara yol açıyor. Romanları bizim/onların diye ayırmak ne kadar doğru ve mümkün? Romancılarımızdan bir kısmını bizim gibi düşünmüyor diye yok saymaya hakkımız var mı?” diye soran Fazlı Köksal’ın okuma seçkisini oluştururken bu noktaya özen gösterdiği belli oluyor. Aynı platformda bir araya gelmesi zor yazarlar ve eserler aynı kitapta, peş peşe sayfalarda yer alıyor.
“Türk dili ve edebiyatı kürsülerinde hazırlanan yüksek lisans ve doktora tezleri incelendiğinde hiç tanınmayan, romancılıkları tartışmalı bazı sağ eğilimli romancılar hakkında tezler hazırlanmasına karşılık, çok ünlü sol eğilimli bazı romancılarının ve eserlerinin tez konusu olarak seçilmediği görülmektedir,” şeklindeki tespitini de gözden kaçırılmaması gereken bir ayrıntı olarak düşünüyorum.
Okuduğunuz kitap hangi meyveye benziyor?
Yazarın “Meyve Tadındaki Romanlar” başlıklı yazısında ise kitaplar içerik ve kurgusal anlamda, özgün ve tabii ki kişisel tercihleri doğrultusunda, farklı lezzet, koku, renk ve yapıları itibariyle farklı meyvelere benzetiliyor. “Bazı meyveleri yemek sabır ve çaba ister. Mesela nar; kabuğunu soyacaksınız, üstünüzü başınızı leke yapmadan taneleyeceksiniz, sonra lezzetine vararak yavaş yavaş yiyeceksiniz. Belki yerken çekirdeklerinden rahatsız olacaksınız. Ama müthiş bir zevk de alacaksınız. Bağışıklık güçlenecek. Bitirdiğinizde o rayihayı hiç unutmayacaksınız. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur’u, Peyami Safa’nın Yalnızız’ını okumak da aynı nar yemek gibidir. Başlangıçta zorlanırsınız, sabırla okumaya devam ederseniz, edebilirseniz her sayfasında, hatta her satırında ihtimam gösterirseniz, alacağınız lezzet müthiştir. Ve o tadı hiç unutamazsınız.” (s. 24)
“Bazı meyveler tatlı değildir. Ayrı bir lezzettir, ekşidir, mayhoştur, hatta bazıları acıdır. Ama hayatın gerçeğidir. Can eriği, ekşi elma, greyfurt. Bazı romanlarda üzüntü, elem, keder acı gözyaşı hâkimdir. Okurken gözyaşlarınızı tutamazsınız, onların acılarını içinizde hissedersiniz. Cengiz Dağcı’nın Korkunç Yıllar’ı, Ayşe Kulin’in Sevdalinkası’sı, Zülfü Livaneli’nin Serenad’ı, Halit Hüseyni’nin Uçurtma Avcısı, Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar’ı.” (s. 24)
“Bazı meyveleri sevmeseniz de, daha önce tadına bakmamış olsanız da hem reklamı/tanıtımı iyi yapıldığı için, hem de merak ettiğiniz için yemek zorunda hissedersiniz. Yersiniz ama tadı yabancı gelir. Çoğu zaman da bitiremezsiniz. Ama bir süre sonra acaba tadını mı alamadım diye yeniden yemeyi denersiniz. Avakado gibi bazı tropikal meyveler. Orhan Pamuk romanları gibi. Ama bu kişisel bir tercihtir. Şüphesiz o meyveleri de zevkle yiyenler vardır, tıpkı Orhan Pamuk’u severek okuyan yüz binler gibi.” (s. 25)
Çeviri kitapları tropikal meyvelere benzetmiş Fazlı Köksal. Ait oldukları topraklarda yetiştirildiklerinde iyi verim elde etmek için çevirmenin bir bahçıvan gibi işinin ehli olmasının, ağaçtan, meyveden iyi anlaması gerektiğinin altını çizmiş. Sosyal gerçekçi köy romanlarını ise artık pazarlarda/sahaflarda bulunmayan, toplumun büyük kesimine yabancı alıç, muşmula, ahlat, harnup gibi meyvelere benzetmiş.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Yusuf Atılgan, Bahaeddin Özkişi, Sabahattin Ali gibi bazı yazarları ise organik meyvelere benzetmiş. “Önce kâr diyen kapitalizm pek çok şey gibi meyvelerimizi de bozdu. Hormonla şişirilmiş meyveler, piyasayı sarınca, toplumda organik meyve merakı başladı. Dün kimsenin yüzüne bakmadığı kurtlu elmalar, şekilsiz armutlar rağbete bindi. Edebiyat dünyasında da yazıldıkları dönem kıymeti bilinmeyen, yazdıklarını yayımlayacak yayınevi bulamayan bazı yazarlar, bir eleştirmenin, bir yayınevinin dikkatini çekince yıllar sonra değeri anlaşılıp gündeme gelebiliyor.” (s. 29)
Meyve Tadındaki Romanlardan Alıntılar ve Değerlendirmeler
İki bölümden oluşan incelemenin “Meyve Tadındaki Romanlardan Alıntılar ve Değerlendirmeler Bölümünde”; yazarda iz bırakan romanlardan bir seçki sunuluyor. Stendhal, Balzac, Dostoyevski, Tolstoy, Knut Hamsun, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Maksim Gorki, Jack London, Stefan Zweig, Halide Edip Adıvar, Ernest Hemingway, Ahmet Hamdi Tanpınar, Safiye Erol George Orwell, Hasan İzzettin Dinamo, Albert Camus, Aleksandr Soljenitsin, Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Orhan Pamuk, Emine Işınsu, İhsan Oktay Anar, Ahmet Ümit, Khaled Hosseini, gibi çok bilinen yerli ve yabancı yazar ve romanlardan alıntıların yanı sıra görece daha az bilinen, toplam 51 yazarın 93 eserinden alıntılara yer verilmiş. Yazara ve eserlerine ilişkin kısa bilgi ve Köksal’ın kişisel değerlendirmesinin ardından, yazar ile alıntı yapılan roman hakkında farklı değerlendirme yazılarını bir arada görebiliyoruz. Stendhal hakkında Calvino’nun, Tolstoy hakkında Nabakov, Peyami Safa hakkında Nazım Hikmet’in, Kemal Tahir hakkında Oğuz Atay’ın değerlendirmelerini de bulabileceğimiz seçkide Ahmet Cemal, Behçet Necatigil, Selim İleri, Tahsin Yücel, Attila İlhan, Şevket Süreyya, Fethi Naci, Mehmet Kaplan, Murat Belge, Vedat Günyol, Ömer Türkeş, Tahir Alangu Cemil Meriç gibi edebiyatın önde gelen isimlerinin dışında çok fazla sayıda akademisyenin değerlendirmelerine de yer verilmiş. Köksal kitabını hazırlarken titiz bir araştırma ile Dünya Edebiyatının Şaheserleri, 100 Yılın 100 Türk Romanı, Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu, Klasikleri Niçin Okumalı gibi eserlerden, yazarlar hakkında yayınlamış eserlerden, gazetelerin kitap eklerinden, akademik tez ve yayınlardan, edebiyat dergileri ile internet sitelerinden, ayrıca yazarın kişisel bloğundaki yazılarından yararlanmış. 200 civarında kaynaktan alınmış 285 dipnot bulunuyor. Dipnotlarda eksiksiz bir şekilde belirtilen kaynaklar için ayrıca “Kaynakça” bölümünün bulunmayışı bu denli kapsamlı bir çalışmada eksiklik olmuş. Umarım sonraki baskılarda bu eksiklik giderilir.
Köksal, romanlarla ilgili değerlendirme yazılarını seçerken, “Genellikle kendi değerlendirmeleriyle örtüşenleri seçmiş olduğunu,” ifade ediyor. Bu yaklaşım kitabın objektifliğine gölge düşürebilecek bir durum ama yazar şeffaf ve içten tutumuyla bunu en başta belirterek, okuru uyarmayı da ihmal etmiyor. Zaman zaman da aynı eserle ilgili farklı veya zıt görüşlere de yer verilerek, okurun kendi tercihini yapmasına olanak sağlanıyor.
Yazar, seçtiği ve alfabetik olarak verdiği roman alıntıları ile yazarın üslubu konusunda bir ön izlenim yaratmayı amaçlarken aynı zamanda seçilen cümlelerin bir özdeyiş niteliğinde olmasına da dikkat etmiş.
Farklı Lezzetler Romanlar, Seçkiler-Yorumlar
Bu bölümde ise, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Mehmet Rauf, Ayaz İshaki, Memduh Şevket Esendal, Mithat Cemal Kuntay, Halit Ziya Uşaklıgil, Aka Gündüz, Halikarnas Balıkçısı, Nahid Sırrı Örik, Mahmut Yesari, Samiha Ayverdi, Kemal Bilbaşar, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Samim Kocagöz, Vedat Türkali, Adalet Ağaoğlu, Turgut Özakman, Hıfzı Topuz, Abbas Sayar, İlhan Selçuk, Sevgi Soysal, Ayla Kutlu, Sevinç Çokum, Buket Uzuner, Hasan Ali Toptaş, Hakan Günday ve Emrah Serbes’e kadar uzanan 60 yazarın 60 romanından alıntılar yer alıyor. Kitabı özgün kılan bir diğer nokta ise Ayaz İshaki, Abdullah Kadiri, Muhtar Avezov, Pirimkul Kadirov gibi Türkiye dışındaki Türk Dünyasından 12 romancıyı kapsaması.
Önyargılardan arınmak
Kuşkusuz her okur kendi okuduğu kitaplardan yola çıkarak böyle bir seçki hazırlasa çok farklı yazar, eser, yorum ve alıntı ile karşılaşırdık. Her insanın meyve tercihi, her ressamın natürmort tablosunun farklı olduğu gibi.
Yazarın “Bu kitap, bir kişinin bile kütüphanesine farklı renkte bir kitap girmesini sağlayabilirse, bir kişiyi bile tanımadığı bir romancıyla tanıştırabilirse görevini yapmış olacaktır,” sözü benim kütüphanemde gerçekleşti. Emine Işınsu, Samiha Ayverdi, Sevinç Çokum, Abbas Sayar ve Annaguli Nurmemmet’le “Meyve Tadında Romanlar” sayesinde tanıştım. Umarım benim gibi başka okurlar da bu güne kadar okumadıkları eserlerle bu kitap sayesinde buluşur, okuma yelpazelerini, önyargılarından arınarak “Biz ve Onlar” demeden genişletirler.
Hatice Günday Şahman – edebiyathaber.net (7 Kasım 2019)