Sanırım şu soru birçok kişinin de aklına gelmiştir, en azından Müslüman coğrafyasında yaşıyorsan ve ömrünün belli bir döneminde ufakta olsa inancın köşesinden-kıyısından sorgulamalara başlamışsan: “Cennetteki Âdem ve Havva iki tutsak değiller miydi?” Evet, cennette sahip olmak istedikleri her şeye sahiplerdi; istediğin kadar avarelik, gez toz ve bolca saçmalama hakkı gibi. Bolca seks diye de ekleyecektim ki yasak meyvenin seks olabileceği görüşü de bir hayli yaygındır. Açlık ya da işsizlik korkusu yok, vs. Burada bu türde yoksunlukların aklıma gelmesi tesadüf değil, sonuçta yaşadığım ülkede ya da coğrafyada ben ve çoğu insanın en büyük sorunu hâlâ ekmeğini kazanamamak ve bir işe sahip olamama korkusudur ya da geleceğini güvence altına alıp en sıradan hayallerinin bile peşinden gidememe sorunudur, bunlar her dönem bizim yaralı yanımız oldu.
“Oradaki iki kişiye ‘özgürlükten yoksun mutluluk ve mutluluktan yoksun özgürlük’ diye iki seçenek sunulmuştu, ikinci bir seçenek yoktu.” Cennet ve içindeki Âdem ve Havva mitosuna şöyle biraz daha saydam bir mercekle baktığımızda aslında karşımıza bir distopyanın çıktığını da fark ederiz. Zaten Yevgeni Zamyatin’in Biz yapıtında bu görüşe vurgu da yapılır. Tabii Âdem ve Havva özgürlüğü seçer ya da Zamyatin’in karakterlerinden birinin dediği gibi “mutluluktan yoksun özgürlük” seçeneğini tercih ederler.
Zamyatin’in D-503 adlı kahramanı (yapıtta insanların adları yoktur, sadece numaralar vardır) tuhaf bir şekilde gelecekten atalarına, belki de bize seslenmektedir. İNTEGRAL denilen bir uzay aracının mimarı olan kahramanımız yaşadığı çağa ve düzene son derece inanan birisidir. Velinimet adı verilen birinin iktidarında Tek Devlet adı verilen bir ülkede ya da yapıda her şey 1+1=2 kesinliğinde mükemmelmiş gibi görünür. En azından kahramanımızın gördüğü budur. Hayal kurmak tehlikelidir, insanı ilkelliğe yani biz atalarının sorunlu bilincine götürebilme olanağını sunar, bu yüzden yasaktır bu distopyada, adeta neşterle kesilip atılması gereken bir tümördür. Ruh yoktur, özel mülkiyet de öyle; sonuç olarak çocuklar ve burada yaşayan insanlar ancak Tek Devlet’in malı olabilirler. Kahramanımızın hayatı düz bir çizgideymiş gibi sürer, ta ki karşısına I-330 adındaki kadın çıkıncaya kadar. Tahmin edeceğiniz gibi kısa süre içinde kahramanımız kontrolünü kaybetmeye başlar. Gerçek ben ile Velinimet’in kabul gördüğü ben arsındaki, distopya için bir hayli tehlikeli olan bölgede gidip gelmeye başlar. Kahramanımız: “Yerçekiminin gücünü sabit kabul etmek büyük bir hata. Bundan dolayı tüm denklemlerimin…” Gördüğünüz gibi aşk ve tutku burada da her türlü kesinliği ya da yasağı yıkmaya aday.
Rus öykücü ve romancı Yevgeni Zamyatin Biz romanını yaşadığı dönemin Sovyet Birliği’ne bir eleştiri olarak yazmış olabilir ve kendinden sonraki birçok distopik romana ve filme yön de vermiştir, ki hâlâ da veriyor.
Sorum ya da sorumuz şu: Biz bundan nasıl bir çıkarım yapabiliriz? Elbette her yapıttan bir ders çıkarmak ya da çıkarmaya çalışmak edebi bir yapıtın ruhuna uygun olamayabilir, hatta yapıttan alınacak lezzeti gölgeleyebilir de. Ancak bu demek değildir ki biz bu yapıttan kendimize göre çıkarımlar yapmamalıyız, yani demek istediğim herhangi bir ders beklentisi olmadan da yapıt bizi aydınlatabilir veya bazı konular hakkında bizi yönlendirebilir.
Devam ediyorum. Âdem ve Havva özgürlüğü seçtikten sonra tutsaklığı bir daha aradılar mı, buna yanıtım yok, ancak şunu hepimiz biliyoruz: Âdem ve Havva mitosunu bir anlığına inandığımızı varsayarsak, bunların torunları D-305’şinkine benzer savaşımını hep sürdürmüş olduklarını dehşetle görürüz. Sadece bunlar da değil, prangalarından kurtulmak isteyenlerle prangalarına geri dönmek isteyenlerin savaşı ya da mücadelesi de hiç azımsanmayacak kadar fazladır, hele yaşadığımız coğrafyada prangalarına dönme arzusunda olanların sayısının hâlâ yüksek olduğunu kabul etmek zorundayız, görmek için şöyle bir çevremize bakmak yeterli olacaktır.
Ve acıyla fark ederiz, zulmün insanlara reva görüldüğü ülkelerde ya da topraklarda yaşayan insanlar D-305’in kafasına takılan şu soruyu hiç sormayabilir: “Ya şu sapsarı gözlü hayvan, bu aptal, pis yaprak yığınları arasında yaşayan, ölçüsüz yaşamı içinde bizden daha mutluysa?”
Kaynak: Biz, Yevgeni Zamyatin, Çev: Ömer Ertan Yurtseven, Zeplin Yayınları
Sedat Sezgin – edebiyathaber.net (8 Ocak 2020)