Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Gökçe İspi Turan’ı, eşi Evren Turan ile konuştuk.
1) Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Mutfakta ya da salon masasında, genelde herkes uyuduktan sonra yazar. Evin her yerini kendisine ait bir çalışma odası olarak kullanır. Ama kafelerde yazabilen yazar tiplerinden değildir. Yazı yazarken başında durulmasından hiç hoşlanmaz. Yazdıklarını göstermez ve asla kitap basılana kadar asla okutmaz.
2) Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Pek bir şey paylaşmayız. Daha ziyade film ve dizi paylaşırız birbirimizle. Okuma zevklerimiz oldukça farklı ama filmlerde “genelde” birleşiyoruz.
3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Yazıklarıyla ilgili fikir ve öneri almamakla kalmaz, yanlışlıkla yorum yaparsanız da çok sinirlenir. Şaka sanıyorsunuz ama değil.
4) Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Etrafında kahve, diet kola ve abur cubur bulundurmak dışında bir ritüelini görmedim. Masası, daha doğrusu evin dört yanı yarım bırakılmış kutu kolalar ve bitirilmemiş kahvelerle dolu olur. Ben uyurken yazıyor diyorum ya, mesela şu an bu yazdığımı okudum, ona da karıştı. Kafası karışır ya da yazar bloklanması hissederse tibet çanları dinliyormuş. Ben kendisinin yalancısıyım.
5) Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Etrafta sürekli kitaplar dolaşıyor, o anlamda kendisini çok takip etmek mümkün olmuyor. Ayrıca hem dijital okuyucudan okuyor hem de aplikasyon üzerinden sürekli kitap dinliyor. Şimdi gidip özellikle baktım mesela çalışma odasındaki masasında Kutsal Kitap var. Tevrat, Zebur, İncil…Belki kişisel meraktan okuyordur, belki de yazdığı metin için üzerinde çalışıyordur. Asla bilemezsiniz.
edebiyathaber.net (5 Mart 2020)