Yetişkinlere yönelik ustaca kalem oynatanların çocuklar için yazdıklarını gördüğümde yüzümün düştüğünü hissederim. “Ne gerek vardı”lar dökülür dilimden bir anda. Öte yandan merak da ederim. Acaba üstesinden gelebilmiş mi diye. Öyle ya zordur çocuklar için yazmak. Sadece ustalık yeterli olmaz. Seslenilecek yaş grubunu iyi gözlemlemek, davranışlarını, tepkilerini süzebilmek, dillerini, sözcüklerini kullanabilmek gerekli. İşte bu yüzden “herkes işine baksın” misali pek gönül düşürmem herkesin çocuklar için yazmasına. Tabi ben böyle düşünsem de bu işin hakkını veren yazarlar da var. Daha önce takip ettiklerimin isimlerini tek tek anmayayım şimdi. Dikkatli okurlar onları biliyor. Ben geleyim son örneğe! Daha önce yetişkinlere yazıp son olarak çocuklar için yazan isim Ayşegül Kocabıçak. Edebiyatımızın duyarlı kalemlerindendir kendisi. Laf olsun sayfa dolsun diye yazmayanlardandır. Öykülerinde ele aldığı konularda bir yaraya mutlaka dokunur. Acaba dedim kendime, çocuklar için de aynı duyarlılıkta yazdı mı? Gördüm ki, evet, duyarlılığını elden bırakmamış.
Ayşegül Kocabıçak, bir değil iki kitapla çıkageldi çocukların dünyasına. İki kitaplık bir dizi. “Youtuber Berk’in Gizli Dünyası” ve “Youtuber Berk Zorbalık mı Kankalık mı?” Son olarak yazarın “Run Gülüzar Run” adlı 90’ları konu edindiği kitabını okumuştum. Buradaki dili ve anlatımı, bu kitaplara aktarabildiyse tamamdır, diye düşündüm. Ve hemen en önden söyleyeyim ki, başarmış. Tam da seslendiği yaş grubunun dilinden konuşarak, anlatarak, Berk’i yaşına uygun konuşturarak dil, anlatım ve kurgu aşamalarını geçmiş.
Kitapları ele alacak olursak; ilk kitap “Youtuber Berk’in Gizli Dünyası.” Son dönemde çocuklar ve gençler arasında bir hayli yaygınlaşan bir iş youtuberlık. Hemen herkesin bir kanalı var. Ve hemen herkes anlamlı, anlamsız, aklına ne gelirse videoya çekip yayınlıyor. Bir kontrol mekanizması, denetim mekanizması yok. İzleyenlerde yaşam riski oluşturabilecek davranışlarda bulunanlar, deterjan yiyenler vs. Ciddi anlamda sağlıklı çocuk yetiştirmenin önündeki en büyük engellerden biri de videolar. Teknolojiyi yararlı bir şekilde kullanma özürlü olduğumuz için buradan da nasibimizi olumsuz yönde alıyoruz ne yazık ki. Kitapta da youtuber olmak isteyen Berk’le karşılaşıyoruz. Klasik bir başlangıç, anne-baba yurtdışına çıkmak zorunda kalıyorlar. Çalıştıkları şirketin bir haftalıkgezi programı var ve bunu kaçırmak istemiyorlar. Berk de zorunlu olarak amcasında kalacak. O amca ki, yeni dünyanın getirdiği bütün yenilikleri, kolaylaştırıcıları reddediyor. Berk için büyük bir sorun bu. Fakat hiç istemese de bu bir haftayı yaşamak zorunda. Amca ise amca olmanın ötesinde bir bilgin, yürüyen bir kütüphane adeta. Berk’in youtuberlık düşüncesini duyunca video çekimlerine yardımcı oluyor. Hatta ötesinde başrole soyunuyor. Fakat bu videolar alışageldiğimiz videolardan değil içerik olarak. Tamamen bilimsel ve genel kültürü artırıcı videolar. Anlatılması zor bir konuyu, dünyanın oluşumundan günümüze gelen süreci bu şekilde aktarmış yazar. Keyifle okusun çocuklar diye. Satır arasında “başka bir youtube ve youtuberlık mümkün” dercesine.
*Zorbalık mı Kankalık mı?
İkinci kitap ise yine sıcak bir konu. Yine internet üzerinden gerçekleştirilmesine çokça tanık olduğumuz akran zorbalığı. Bu kavram toplum nezdinde tam olarak anlaşılmayan bir konu henüz. Zorbalık deyince doğrudan fiziksel şiddet algılansa da işin aslı öyle değil. Ağızdan çıkan bir kötü söz, küfür, ters bir bakış ya da aşağılayıcı şekilde internet sayfalarına yazılan olumsuz mesajlar vb. her biri zorbalığa girer. Kendi yaş grubundan olunca da akran zorbalığı adını alıyor. Ayşegül Kocabıçak bu konuda da iyi bir gözlemci olduğunu göstermiş ve doğru örneklerle örerek hikâyesini bunun ne denli yanlış olduğunu anlatmaya çalışmış. Zorbalığa maruz kalan Berk’in bununla nasıl baş edeceğini de göstererek diğer bütün Berklere örneği sunmuş.
Uzun sözün kısası yazar çocukların dünyasına da başarılı bir şekilde dokunmuş. Fakat teknik olarak ele almak gerekirse, ‘hep kitap’ etiketiyle yayımlanan bu kitapları, editöryal aksaklıkların var olduğunu söylemeliyim. Eksik harf vuruşları, eksik sözcükler, ayrı yazılması gerekirken bitişik yazılan bitişik yazılması gerekirken de ayrı yazılan ‘de’leri falan bir kenara bırakalım. İlk kitabın 81.sayfasında Berk’in yakın arkadaşı Ege’nin bir anda Efe olması ve aynı sayfada bir değil iki defa bunun olması ve sonrasında yeniden Ege olması beni hayal kırıklığına uğrattı. Emre Karacan’ın resimlerine sözüm yok ama bu yaş grubuna seslenir mi, bu metinle örtüşüyor mu, tartışılmalı. Biraz karikatürize edilmiş sanırım.
Yine de Ayşegül Kocabıçak’ın anlatımını ve hikâyelerini gölgede bırakmasın. Youtuber Berk günümüzde yaşadıklarımıza ışık tutan bir dizi.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (9 Mart 2020)