“Bul Beni Ziba”, İranlı yazar Farhad Hassanzadeh’in dilimize çevrilen ilk kitabı (Genç Timaş). Çocuklara ve gençlere yazdığı 80 kitabı (öykü, şiir, roman) ve 30 ödülü olduğunu öğrendim.
Ziba, doğum gününü epeydir görmediği babasıyla geçiriyor. Tahran’ın caddelerinde, parklarında, çeşit çeşit dükkânlarında geziniyorlar. Renkleri, kokuları, tatları, sesleri, duyguları hissettirerek…
“Ben öyle bir yerden geliyorum ki, insanın kafası orada çok önemlidir. Bu yüzden kafaya çok önem veririm. İşte bu yüzden diyorum ki, kafana çok çok dikkat etmelisin. Eğer kafanı rüzgâra verirsen, hayatını da rüzgâra vermiş olursun.” diyor babası.
Akıl hastanesinden kaçış macerası bu. Geçmişe gidip geldikleri ve anı yerinde tutmaya çalıştıkları… Hikâyeyi Ziba’dan dinliyoruz:
“Ben de babamın son cümleyi söylerken yaptığı gibi başımı gökyüzüne doğru kaldırdım. Hava bulutluydu, gri ve beyaz bulutlar vardı, ama yağmur getirecek bulutlar görünmüyordu. Sarı ve turuncu yapraklar ayaklarımızın altında kuru hışırtılar çıkarıyordu. Bugün doğum günümdü ve babam da yanımdaydı.”
Ziba, babasının değişken ruh halinin nabzını tutmaya çalışıyor:
“Kafasının içinde kurduğu ve yalnız kendisinin haberdar olduğu hayal dünyası görülmeye değerdi.”
Bir an ona hayran olup özlem gideriyor, hemen ardından tedirginlikle sarsılıyor. Adeta ip üstünde dengede kalmaya çalışan cambaz gibi…
Romanı okurken onun duygularını yaşadım. Sevinç, şaşkınlık, korku, endişe, mutluluk… Sonsuz sevdiği babasına güvenme ihtiyacını, kendini koruma güdüsünü, ana tutunma çabasını anladım.
Uzun süredir beni bu kadar içine alan, hüzünlendiren ve gülümseten bir roman okumamıştım.
Sadece gençlere değil tüm yetişkinlere hitap ediyor yazar. Anlatımı o kadar sarıyor ki ara vermeden okumak istiyorsunuz.
Hem kaçış hem de arayış, buluş serüveni “Bul Beni Ziba”. İyi ki keşfedip okudum. İzi hep zihnimde ve kalbimde kalacak…
Umarım diğer kitapları da bir an önce çevrilir.
Gaye Dinçel – edebiyathaber.net (29 Nisan 2020)