Hazırlayan: Mehmet Özçataloğlu
- Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
Başlangıçta, kendi düş dünyamda hapsolmuş bölük pörçük hikayeler ve yarım kalmış fikirler vardı. “Yetişkinler, çocuklar ya da yetişkinlerin içindeki çocuklara da hitap edebilecek bir şey, ama ne?” derken; Günışığı Kitaplığı’nda çalıştığım, çocuk ve gençlik edebiyatıyla profesyonel anlamda haşır neşir olduğum dönemde Işıl’la tanıştım. İş arkadaşlığımız dostluğa ve dostluğumuz yeni bir tür partnerliğe evrildi.
Kalıpsız, etiketlerden, ön yargılardan uzak çocuk dünyasında, çocukların törpülenmemiş sezgi ve hayallerinde bana da “bir sandalyelik” yer vardı. Ve nihayet, çocuklardan ve kendi çocukluğumdan öğrendiklerimi anlatmak istediğime karar verdim.Hastalık, ölüm gibi hassas konuları “tabu” saymadan ya da “çocuklar anlamaz” diye küçümsemeden ama didaktik de olmadan, gerçek duygu ve düşüncelerden bahsedebilen bir çocuk edebiyatı arzusunda Işıl’la buluştuk. Çocukların hayallerinden ve her durumda eğlenebilme becerilerinden ilham alan, umut dolu dünyalar yaratmak istedik. Fanuslardan denizlere açılacak bir dönüşümün parçası olma fikri heyecan vericiydi ve hâlâ öyle! Kitaplarla iletişim kurup, her daim çocuk kalabileceğim bir yer buldum. Üstelik burada geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek aynı anda yaşanıyor!
- Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
İlk olarak, Hansel ve Gretel masalının karanlık atmosferi ve iyiyle kötünün iç içe geçtiği dünyası ilgi çekici oldu benim için. İki kardeşin talihsizlerini yenip hayatlarını kurtarma mücadelesinde, birbirlerinden hiç vazgeçmelerini, ikili olmalarını sevdim. Pastada, çikolata ve şekerden yapılmış ev de “olsa da yesek” dedirten, enfes ve renkli bir fikirdi. Annem, babam, ablam, komşu teyze… Masalı defalarca, etrafımda kimi bulduysam ona okuttum. Hansel ve Gretel takıntım sebebiyle, bir an önce okuma – yazma öğrenmek istediğimi anımsıyorum. Kimseye muhtaç kalmadan, masalı kendi kendime ve istediğim kadar okuyabilecek hatta belki bir gün Hansel ve Gretel gibi masallar yazacaktım. Kısa ve uzun vadede iki hayalim de gerçekleşti.
Sonra Peter Pan geldi ve kalbimin en güzel köşesine yerleşti! Söylemek istediğim ancak ifadesi bulamadığım duyguları biri benim yerime dile getirmişti. Yalnız olmadığımı hissettim. Ben oydum, o ise ben! Kendi gerçekliğimden kaçmak istediğimde gidebileceğim bir yer vardı. Büyüklere, paraya ihtiyaç duymadan seyahat edebilir, maceralar yaşayabilirdim ki Jules Verne romanları ile bu serüvenler devam etti. Kendilerine çok teşekkür ederim.
Alice Harikalar Diyarında kitabıyla ise klasik macera romanlarından farklı, sürreal bir boyuta geçtim. Alice’in merakı, her şeyi sorgulaması ve yeni şeyler öğrendikçe farklılaştığını hissetmesi ilham vericiydi. Felsefe, “İzafiyet Teorisi”, “Schrödinger’in Kedisi”yle farkında olmadan tanışmak da ikramiyesi oldu. Bir genç ve yetişkin olarak yaptığım tekrar okumalarda, “Küçük İnci”nin entelektüel gelişiminde önemli bir yeri olduğunu fark ettim.
- Bu keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?
Düş gücüne ve zekâsına hayran kalıp sevdiğim çok sayıda yazar var ama kitaplarını keyifle okumayı tercih ediyorum sadece. Roald Dahl, Astrid Lindgren, Michael Ende, J. K. Rowling, Patrick Ness’ten Canavarın Çağrısı… Liste uzar gider.
- Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtir misiniz?
Çınar Yayınları’nın Tülin Sadıkoğlu çevirisiyle bizlerle buluşturduğu, Greta’nın Hikayesi adlı kitabı okudum. Her çocuğun derdi başka Greta’nın derdi ise, çevre sorunlarına karşı yetişkinlerin ilgisizliği! İklim krizine dikkat çekmek ve politikacıları harekete geçirmek amacıyla; tarihteki ilk #fridaysforfuture grevini yapıp milyonları peşinden sürükleyen, on beş yaşındaki Greta Thunberg’in cesaret hikayesi bu. Ve bu hikaye yaşam ve insanlık varoldukça devam edecek. Çevre bilinci kazandırma ve daha iyi bir gelecek için mücadele etme adına önemsediğim bir kitap oldu. Her yaştan okura tavsiye ederim çünkü Greta’nın da dediği gibi; “Uyanmamız ve bazı şeyleri değiştirmemiz gerekiyor.” Belki kendimizi ya da ufacık, herhangi bir şeyi!
edebiyathaber.net (13 Mayıs 2020)