Yıl 2013. Lokman Kurucu aradı, “Senin bir kitabını fanzin basmak istiyoruz” dedi. “Türkiye’nin dört bir yanındaki kitapçılara ulaşacak. Yeni bir şiir okuru yaratmak istiyoruz.”
Doğrusu, bu fazla “fantezi” kokan önerme hoşuma gitse de, ilk başta pek ciddiye almadığımı itiraf edeyim. Yine de yıllardır “sotada” bekleyen “Tanrıyla Konuşmalar” adlı dosyamı Lokman’a gönderdim. İnanılmaz güzel bir kapak tasarımı ile basıldı Tanrıyla Konuşmalar. Kısa sürede de gerçekten Türkiye’nin dört bir yanına dağıldı. Konya’dan, Ağrı’dan, Hakkari’den kitapçıların raflarında yerini buldu. İstanbul ve Ankara’daki büyük kitapçılarda da bulunuyordu kitap. Ama işin tuhafı ücretsizdi. Kaos Çocuk Parkı’nın (KÇP) sistemle ilk çelişkisi burada ortaya çıktı: Örneğin, Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerindeki Mephisto Kitabevi’nde rastladım Tanrıyla Konuşmalar’a. Kitabevi bir “hayır kurumu” değildi tabii; bedava satamazdı kitabı. Ama 3 liralık sembolik bir fiyata da hayır demezlerdi. Böylece, 9 yıl aradan sonra bir şiir kitabım yayımlanmış oldu.
O süreçte örneğin, Sırrı Süreyya Önder’in “Faşizm Çok Ayıp Bir Şeydir” adlı kitabı ile Pınar Selek’in yurtdışında yazdığı ilk kitap da yine fanzin olarak Kaos Çocuk Parkı’ndan çıktı. Cezmi Ersöz ve Altay Öktem’in fanzin kitapları ile Lokman Kurucu’nun ilk şiir kitabını da unutmamak gerek.
Tabii yıllar sonra, 2018’de, benim daha önce fanzin olarak yayımlanan “Tanrıyla Konuşmalar” Kaos Çocuk Parkı Yayınları’ndan bu kez kitap olarak çıktı. Aynı yıl, en yeni şiirlerimin yer aldığı “Allah’ın Sol Yumruğu” yayımlandı ve kısa sürede tükendi. Yeni baskısı bu yıl (2020) yapıldı. 2004’te yayımlanan “Kendime Savurduğum Hançer” adlı şiir kitabımın yeni baskısı da 2019’da yine Klaros’tan çıktı.
“Şiir her yere ulaşmalı”
KÇP’nin temel çıkış noktası “Şiir her yere ulaşmalı” idi. Gelinen 7 yıllık süreçte bu amaca ulaşılmakla kalmadı, onlarca şair ilk kitabını bastırmış ve yapıtları ülke çapında dağıtıma girmiş oldu. Bu noktada Lokman Kurucu ve arkadaşlarının benzersiz bir “poetik inat” gösterdiklerini vurgulamak gerekir. Ödüller konusundaki kimi zaafları saymazsak, bu yeni ve taptaze örgütlenme modeli sanırım dünyada bir ilk. Her ne kadar yoğunluktan dolayı yeterli ölçüde omuz veremiyorsam da, kendimi bu akımın bir parçası olarak görmek müthiş bir heyecan veriyor.
Kaos Çocuk Parkı oluşumunun “Klaros Yayınları” markasıyla etkinliğini artırması ve yüzlerce şaire kapı aralaması, kuşkusuz ki şimşekleri üzerine çekmesine yol açtı. Ama aynı oranda şiirin de yeniden hatırlanmasına vesile oldu. Bugün kitap piyasasında, önceden sadece “bestseller” yazarlara gülümseyen orta ve büyük çaptaki yayınevleri bile bu inatlarını bir tarafa atarak, kârı bir yana bırakıp, sadece ve sadece prestij amacıyla şiir kitapları yayımlamaya başladılar. Sırf bu nedenle bile KÇP’nin şiir piyasasında bir “lokomotif” görevi gördüğünü söylemek hiç de abartılı olmayacaktır.
Önceden, artık kimsenin gizleyemediği bir gerçek vardı oratada: Çok sayıda yayınevi yazarlardan belli bir ücret alarak şiir kitabını basıyordu. 500 adet şiir kitabı için bu rakam son dönemde 4-5 bin lirayı buluyordu. Kaos Çocuk Parkı bu işe “dinsizin hakkından imansız gelir” mantığıyla yaklaştı ve varolan sistemi kendi silahıyla vurmayı başardı. Kitabının çıkması için yayınevlerine önceden 4-5 bin lira bayılan şair, bunun dörtte bir fiyatına kitabını yayımlatmaya ve dağıtıma sokmaya başladı. Hatta KÇP kitabı tükenen şairin 2. baskısını da bedava yapmayı kararlaştırdı. İşte bu entelektüel saadet zincirinin kırılması, yıllardır şairlere “saftirik” muamelesi yapan yayınevlerinin pes etmesine yol açtı.
Henüz hakkı teslim edilmemiş devrim
Bu noktada, Türk yayıncılık tarihinde henüz hakkı teslim edilmemiş bir devrimle karşı karşıyayız. İşin tuhaf yanı, Lokman Kurucu ve arkadaşlarının şimdilik pes etmeye de hiç niyetleri yok. Aksine, gözlerini çok daha yukarılara dikmiş durumdalar. Başta hemen herkesin “yaramaz çocukların hevesi” gibi gördüğü bu komünal refleks, gün geçtikçe kendi paradigmasını ve poetikasını da oluşturacaktır. 7 yıldır çok yakından tanık olduğum bu soluksuz mücadelenin tek amacı, hayatın ve şiirin söz sahibi olmasıdır.
Bazılarına bu sıraladıklarım “çok erken yargılar” gibi görünebilir. Ama artık okun yaydan çıktığını görmemek için kör olmak lazım. Hayatın akışı içinde olabilecek aksilikler zamanla Kaos Çocuk Parkı Yayınları’nın sonunu da getirebilir. Hiçbir şey ölümsüz değildir. Ama ismi KÇP değil de başka bir şey de olsa, bundan sonra geriye dönüş pek mümkün görünmüyor. Fitil bir kez ateşlendi. Artık maymunun -pardon şairin- gözü açıldı.
Diğerlerine geçmiş olsun!
Cihan Oğuz – edebiyathaber.net (21 Mayıs 2020)