“Ve şimdi gözlerimi kitaptan kaldırınca,
hiçbir şey yabancı gelmeyecek ve her şey büyüyecek.”
Rilke,“Okuyan”
Okumanın sonuna yolculuğunu[i] sürdüren Zeki Kırmızı’nın Rilke’nin şiirleri için yazdığı Boşluk[ii] Yontucusu kitabını, Rilke’nin bir şiir kitabının başlığına (“İyi Ruhlara Adak”) göndermeyle Rilke’nin ruhuna adak olarak kabul edebiliriz. Rilke’ye “boşluk yontucusu” yakıştırmasına yapan Kırmızı’nın kitabını biz de bir yontuya benzetebiliriz. Rilke için Rilke’nin de sevdiği bir imgeyle bir fıskiye yontusuna… Kaynağını Kırmızı’nın önceki okumalarından ve Rilke’nin şiirlerinden edinen suyla dolu Kırmızı’nın işlediği bir fıskiye yontusu…
Rilke şüphesiz 19. ve 20. yüzyılın en önemli şairlerinden biri. Rilke’nin Yüksel Pazarkaya’nın çevirdiği bütün şiirlerini[iii] ve Zeki Kırmızı’nın Boşluk Yontucu’sunu henüz okudum. Rilke şiiri yer yer anlaşılmaz olabiliyor. Rilke’nin yaşam öyküsünü bilmek Rilke şiirini anlamak için önemli. Rilke kendi hayatından bir imgeye, bir anıya veya bir kişiye şiirlerinde yer veriyor. Kırmızı’nın kitabı aktardığı biyografik bilgilerin yanı sıra Rilke’nin şiirlerini açımlayan bir yorumlama girişimi olarak okura Rilke’yi anlama ve kendince yorumlamada yardımcı olabilir. Rilke’nin şiirlerinin yakın okumasını içeren Boşluk Yontucusu kitabında Zeki Kırmızı Rilke’nin şiirlerin özgül dilden ve birkaç farklı çeviriden yaptığı derlemelerle de okura çeviriler arasında karşılaştırma yapma imkanı sağlıyor. Almanca’nın nüanslı kelimeleri düşününce birkaç farklı çeviri karşılaştırmanın önemi daha iyi anlaşılabilir. Stefan Zweig, Stefan Schank, Yüksek Pazarkaya gibi birçok yazarın Rilke hakkında yazdıklarını da içeriyor, Boşluk Yontucusu.
Zeki Kırmızı, yöntem bölümünde belirttiği üzere yanlızca Rilke’nin şiirlerine odaklanmış diğer yapıtlarını dışarıda bırakmış. Ama Orpheus’a Soneler’in İngilizce baskısında[iv] çevirmenin notlarında Malte Laurids Brigge’in Not Defteri’neve mektuplarına sıkça atıflar gördüm. Örneğin; Rilke kitabın ilk bölümdeki 20. Sone’de ayağındaki kıymığa rağmen coşkuyla koşan at imgesininden bahseder. Rilke, Lou Andreas Salome’ye yazıdığı mektupta Rusya yolculuklarında bu beyaz atı gördükleri anı hatıralatır. Henüz bir kısmı çevrilmiş olsa da mektupları ve birkaç farklı çevirisi olan Malte Laurids Brigge’in Not Defteri’yle şiirlerini karşılıklı okumak da verimli bir çaba sayılabilir.
Kırmızı, Rilke’i Türkiye edebiyatından Dağlarca ile karşılaştırıyor. Şiir hayvanı, şiir nesnesi, şiir varlığı gibi kavramlar çerçevesinde bazı benzerliklere dikkat çekiyor. Rilke ile Dağlarca’nın kozmolojilerinin benzeyen yönlerine ve kutsal ile dünyevi arasında kurdukları ilişkilere değiniyor. Kırmızı’nın Dualar Kitabı’ndaki bir şiirle Çocuk ve Allah’daki bir şiir arasındaki yakaladığı yakınlıklardan biri:“‘Bana biraz zaman ver:şeyleri sevmek istiyorum kimsenin sevemeyeceği kadar,/hepsi sana yaraşana dek ve engin./Yanlız yedi gün istiyorum, yedi dar/kimsenin yazılmadığı aşikar/yedi sayfa yalnızlık için.’Bakın Dağlarca’ya (Çocuk ve Allah, 1940) nece yakınız: “Böylece uyandım yalnız çocuk olarak,/ öyle emin ve güvende/her korkudan ve her geceden kalkarak/seni yine göreceğime./Bilirim, ne, ne çok ölçerse düşüncem,/ne kadar derin, uzun ve geniş-:/sensin ama sen, sen, sen,/ zaman etrafında tireyiş…”
Rilke’nin şiirlerinde temalarıyla Bergman, Kubrick, Wong-Kar-Wai filmleri arasındaki benzerleliklere işaret etmekle yetinen Zeki Kırmızı, okuru bu bağlantıların izini sürmeye davet ediyor. Kırmızı, Bergman’ın Yedici Mühür filminde Rilke’nin “Beyaz Prenses” şiirindeki imgeleri görselleştirdiğine değiniyor.
Ayrıca Rilke’nin şiirleri ile Derrida, Heidegger, Zizek gibi filozofların düşünceleri arasındaki bağlantıları da kuruyor. Kırmızı, Rilke şiirin varoluşçulukla ilgisini kuruyor ve ölüm gibi felsefi temalarla Rilke’nin şiiri açımlıyor. Şiirlerinden yola çıkarak Derrida’nın hayaletbilimi ve “out of joint” kavramı ile Zizek’in Hiçten Az kitabındaki düşüncelerle Rilke arasında köprüler kuruyor.
Zeki Kırmızı’nın iyi bir okur olduğunu kanıtlayan bir anedot var, kitabında. Duino Ağıtları’ndaki 10.Ağıt’ta bir şeylerin eksik olduğunu hissetmiş. Ancak, kızının dikkatini çekmesi sayesinde gerçekten bir şeylerin eksik olduğunu farketmiş. Kitabın okuduğu baskısında şiirin son dizeler baskı hatasından dolayı eksikmiş: “Ve kök-neşenin. Rilke neden eklememiş bunu. (Çeviri sorunu mu?) Açık bırakmış tansığı, ağıtı. Sessizlik, boşluk, saltık hiçlikle bitirmiş yapayalnız şiirini. ‘Ve adımı bile yankımaz sessiz yazgıdan’” Kırmızı ekliyor: “Şiirinde bitişinde eksik kalan bir şeyi sezinlemiştim. Şiirdeki Nietzcheen bilge(Zerdüşt), genç adamı, şairi uçurumun başına götürür ve orada kök-acının dağını gösterir. Ama aynı zamanda kök-sevincin dağını da göstermiş olmaz mı?” Kuşkusuz gösterir. Ayağındaki kıymıkla koşan beyaz atta gördüğü de budur, Rilke’nin. Kederin ve neşenin bir arada oluşu. Rilke’nin intihar eder Wolf Graf Von Kalckreuth için yazdığı ağıtın bitiş dizeleriyle, Rilke’nin en meşhur dizeleriyle bitirelim. “Kim söz ediyor zafer kazanmaktan? Dayanmaktır hepi topu.”
edebiyathaber.net (2 Haziran 2020)
[i] Zeki Kırmızı’nın okumaları üzerine yazdıklarını, önerdiği kaynakları ve derlediği bilgilerin yer aldığı sitesinin adı: “okumanınsonunayolculuk.com”
[ii] Zeki Z. Kırmızı, Boşluk Yontucusu-Rilke Şiiri, Yazılı Kağıt Yayınları.
[iii] Epigrafla birlikte yazıdaki alıntılar için: Rilke, Toplu Şiirleri I-II, Çev:Yüksel Pazarkaya, Cem Yayınları.
[iv] Rainer Maria Rilke, Sonnet to Orpheus, Çev:M.D. Herter Norton, W.W. Norton & Company, Inc.