Türkiye Yayıncılar Birliği’nin T.C. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı Ortaklıklar ve Ağlar Hibe Programı hibesiyle hayata geçirdiği OKUYAY Platformu (Okuma Kültürünü Yaygınlaştırma Platformu), okuma kümelerini irdelemeye, incelemeye ve üzerinde düşünerek geliştirilebilir yönleri çalışmaya devam ediyor.
Bu kapsamda “Türkiye Okuma Kültürü Araştırması 2019”un okuma kültürünün yaygınlaştırılması açısından dikkate değer katkılarından biri olan “okuyabilirler” olarak adlandırılan %18,8’lik kesim üzerine bir inceleme yazısı hazırladı:
Türkiye’de okur olma potansiyeli olan yetişkinler kim?
Türkiye Okuma Kültürü Araştırması 2019’un okuma kültürünün yaygınlaştırılması açısından dikkate değer katkılarından biri de “okuyabilirler” olarak adlandırılan %18,8’lik bir kesimin varlığının tanımlanması oldu.
Okuyabilirler yayıncılar, kitapçılar, kitap fuarları ve kütüphaneciler açısından olduğu kadar okuma kültürünü yaymak üzere çalışma yapan sivil toplum için de önemli bir hedef kitle. Bu kişilerin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak atılacak adımlar okuma kültürünün zenginleşmesine katkı sağlayacak gibi gözüküyor. Bu yaklaşımla “okuyabilirler” kümesinin kimler olduğuna baktık, alışkanlıklarının ve beklentilerinin neler olduğunu anlamaya çalıştık. (Araştırma verilerine buradan ulaşabilirsiniz.)
Potansiyel okuyucu olarak tanımlanabilecek “okuyabilirler”in yüzde 60’tan fazlası yılda en az bir kitap alıyor. Yarısı araştırma sırasında okuduğu bir kitabın ismini söylemiş. Bu kümede olup kitap okumam diyenler ise okumadıkları halde kitap seçmeye yönelik bir sebep belirtmiş. Araştırmanın “Son üç ayda kaç kitap okudunuz?” sorusuna verilen yanıtlara göre Türkiye, 3 ayda ortalama 2,7 kitap okumuş. Bu sayı “okuyanlar”da 4,2 kitaba kadar çıkıyor. “Okuyabilirler”in Türkiye ortalamasına yakın sayıda kitap okumuş olması potansiyel okuyucu olduklarını teyit ediyor. (Sayfa 23)
Kitap satın alma davranışında tetikleyicilere bakıldığında yine tüm Türkiye’de olduğu gibi bu kümedeki kişiler için de öncelikli kriterlerin kitabın konusu ve arkadaş tavsiyesi olduğunu görüyoruz.
Ardından gelen önemli kriterler kitabın yazarı ve türü. Bu sonuçlara bakarak bu kişilerin kitap satın alma noktasına gitse dahi, kendilerine ait bir kitap okuma alışkanlığı oluşturulmamış olduğunu söylemek mümkün. Kitap okumanın güzel olduğunu düşünseler ve kitaplar hakkında genel geçer fikirleri olsa da bu kişilerin kitap seçme, okuma ve dolayısıyla satın alma alışkanlıkları zayıf. Bu noktada okuma kültürünün en temel dinamiğine geliyoruz: Çocuklukta kitap okuma alışkanlığı oluşturan evrelerden geçmemiş olmanın sonucu olarak bireysel olarak kitap seçme, keyif için okuma alışkanlıklarının oturmamış olması. Bu nedenle yetişkinler için okuma kültürünü yayacak yayınların, etkinliklerin ve iletişimin bu kitleye özel olarak geliştirilmesinin önemi ortaya çıkıyor. Bu anlamda tavsiye mekanizmasının önemli bir dinamik olduğunu hatırlamakta fayda var.
“Bir kitabı okumanıza karar vermenizde ne önemlidir?” sorusuna “okuyabilirler”in verdiği yanıt yine ilginç bir sonuç çıkarıyor karşımıza. Bu kümedeki kişiler seçecekleri kitap için konu, arkadaş tavsiyesi, türü ve yazarı gibi seçeneklere öncelik veriyor. Kitabevi, fiyat gibi unsurlar kitap seçiminde alt sıralarda. Bu soruda ilginç bir başka nokta da okuyabilir dediğimiz kişilerin çok azının “kitap okumuyorum” yanıtını vermiş olması. Çünkü aynı kümedekiler bir sonraki soruya daha fazla bir oranda “kitap almıyorum” yanıtını vermiş. Yani okuyabilirler dediğimiz kişilerin kitap satın almasalar da bir okuma eğilimlerinin olduğu görülüyor. Bu nedenle okuma alışkanlığı kazandıran temel pratiklerin “okuyabilir” yetişkinlerin ihtiyaç, alışkanlık ve yaşam tarzlarına göre adapte etmek doğru bir yöntem olabilir. Okuma kültürünü geliştirmeye yönelik projeleriyle öne çıkan ülkelerde, yetişkinleri okumaya yöneltmek üzere yapılan çokça çalışma mevcut. Bu çalışmalardan örnek alınarak Türkiye’de de sosyal kültüre göre uygulamaya koyulacak projeler yine bu kitlenin “okuyanlar” kümesine geçmesinde etkin olacaktır. (Sayfa 24, 25)
Okuyabilir olarak tanımlanan kişilere kitabevi seçenekleri soruluğunda yaklaşımları büyük oranda küçük bağımsız kitapevlerinden yana. Daha sonra zincir mağazalar ve internet geliyor. Market ve büfe tipi satış noktalarında kitap alışverişi yapmayı pek tercih etmiyorlar. Bağımsız kitabevlerinde kitapçıyla birebir iletişime girmek ve tavsiye almak okuyabilir olarak nitelenen kişilerin beklentileri açısından da tutarlı görünüyor. (Sayfa 26)
Daha önce de belirttiğimiz gibi bu kümedekilerin çoğunluğu ilgi ve merakı (keyif) için okumuyor. Bu kümede ilgi ve merakı için okuyanlar en çok sosyal medya yazılarını okuyor. Basılı kitap ikinci sırada geliyor. Ancak, internet üzerinden gazete, blog gibi yayınları da basılı kitap kadar tercih ediyorlar. Bu sonuç da bu kişilerin okuma konusundaki motivasyonunun sosyal paylaşımla arttığını onaylıyor.
Tavsiye, paylaşım ve aidiyet kavramlarını temel alan bir iletişim yaklaşımı bu kişileri okumaya yöneltebilir gibi görünüyor. (Sayfa 28)
Okumayı tercih ettikleri kitap türlerinde ise roman, öykü, şiir gibi kurgu ve dini kitapların yüksek oranda olduğu ortaya çıkıyor. Kurgu türünde ise tarihi, macera ve polisiye türlerine daha çok ilgi gösteriyorlar. Macera türünün hemen ardından az bir farkla romantik, duygusal türleri tercih ediyorlar. Kurgu olmayan kitaplarda ise tarih ve psikoloji kitapları öncelikli tercih olarak görülüyor.
Ardından kişisel gelişim ve mizah aynı oranda geliyor. En son okudukları kitap sorulduğunda okuyabilirler kümesindeki kişilerin yarısına yakını bir kitap ismi söylemezken yarısı bir kitap ismi söylüyor; yüzde 26’sı da bir kurgu kitabın veya yazarının ismini veriyor. Buradan da okuyabilirler dediğimiz kişilerin okumak için motive edecek dışsal bir neden ihtiyaçları olduğu sonucunu görebiliriz.
Okuyabilirler kümesindeki kişiler çoğunlukla yılda bir veya altı ayda bir kitap alırken Türkiye’de %40’lık bir kesim hiç kitap almıyor. Bu açıdan bakıldığında da “okuyabilirler”in kitaplarla ilgisinin çok da az olmadığını söylemek mümkün.
“Okuyabilir” olarak tanımlanan potansiyel okurların okumaya bakışını incelediğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor. Bu kümenin yarısından fazlası bir kitabı okurken beğenmezse sonuna gelmeden bırakıyor; kitap almak için küçük bağımsız kitapçıları tercih ediyor. Sadece %17’lik bir kesim okul veya iş dışında kitap okumanın bir gereği olmadığını düşünüyor. Yani bu küme için okumak, kendileri çok sık yapamasa da yapılması gereken bir eylem. Okumaya bakış açıları olumlu.
Bu küme büyük oranda kitap fiyatlarının yüksek olduğunu düşünse bile, aynı oranda bir yanıt yoğunluğunda, bu kişilerin bir kitabı almaya karar verdiklerinde fiyatına çok önem vermediği görülüyor. Bu kümenin ikinci el kitap alma konusunda büyük oranda ön yargılı olmadığını da görüyoruz. Okuma alışkanlıkları açısından daha çok interneti tercih ediyor gibi gözükseler de “okuyabilir” dediğimiz kişiler “İnternette bu kadar görülecek şey varken artık kitap okunmaz.” dendiğinde %67 oranında bu önermeye katılmıyor.
“Okuyabilirler” sosyal medyada en çok Whatsapp mesajlaşma uygulamasını kullanıyor. Ardından sırasıyla Instagram, Facebook ve Youtube geliyor.” Okuyabilirler”in sosyal medya kullanım alışkanlığı Türkiye ortalamasının üzerinde. Teknoloji ve yeni nesil iletişim araçlarıyla arası iyi olan “okuyabilirler”in %1’i bir e-kitap okuyucu sahibi. Bu oran, Türkiye ortalamasında %2.
“Okuyabilirler” arasında kitap fuarına hiç gitmemişlerin oranı %60. %5’lik bir kısım ise sürekli gittiğini belirtiyor. Ayrıca “Okuyabilirler” ve “eskiden okuyanların” içinde azımsanmayacak oranda bir kitabevi teması olduğunu da gözlemlemek mümkün. (Sayfa 56)
Dergi konusundaki tercihleri ise bilim, teknoloji, gezi, coğrafya dergileri ve mizah dergileri. Dijital dergiciliğin yükselmeye başladığı günümüzde, okuyabilirler kümesine içeriği daha kolay ulaşılabilir ve okunabilir bir yöntemle sunarak ve iletişimde daha yaratıcı olarak hitap etmek dergilerin okuyucu kitlesini artmak için de doğru bir strateji olabilir.
“Okuyabilirler” kümesindeki kişilerin yarısından fazlasının evlerinde kitap okuyan birileri mutlaka var.
Bu kümede evlerinde hiç kitap okunmayanların oranı %10 civarlarında.
“Okuyabilirler” içinde çocukken hiç kitabım olmadı diyenler yarıya yakın. Yarıdan fazlasının çocukken kendine ait kitabı olmuş. Ailesi kitap temin etmiş kişilerin kitap okuma olasılığının ciddi oranda arttığını düşünürsek “okuyabilirler” kümesindeki kişilerin kitapla tanışıklığının da “okuyanlar” kümesine geçmelerine yardımcı olacağını göz önünde bulundurmak gerekir.
Aynı şekilde bu kümede bulunan çocuklu kişilerin %60’a yakını çocuğuna, kimi nadiren kimi her zaman kitap okuyor veya okumuş. Yine bu kümedeki çoğu kişinin kendileri okumasa da çocuklarının okuması konusunda özen gösterdikleri açık. Çünkü bu kümedekilerin çoğunluğu aynı zamanda “Sizce okuma kültürü nasıl yaygınlaştırılmalı?” sorusuna, aile aracılığıyla yanıtını veriyor. Yani çocuklarına kitap alan ve onları okumaya teşvik eden yetişkinlere, çocuklarıyla bir arada oldukları kütüphane, kitabevi veya çocuklarıyla okuma etkinliği yaparken ulaşmak etkin çözümlerden biri olarak görünüyor.
Türkiye Okuma Kültürü Araştırması 2019’da “okuyabilirler” olarak adlandırılan %18,8 kesimin demografik yapısı ve alışkanlıklarına dair daha farklı okumalar yaparak yeni ve yaratıcı sonuç ve çözümler çıkarmak mümkün. Okuma potansiyeli taşıyan ancak okuma alışkanlığını yitirmiş veya hiç oluşturmamış bu yetişkin kesime ulaşmak, hem mevcut durumda hem de gelecekte okuma kültürünün yaygınlaşmasında önemli. Bunun için öncelikle okuma potansiyeli taşıyan kişileri ve ihtiyaçlarını tespit etmek ve onlara özel çözümler yaratmak elimizde. Herkese ulaşan, anlamlı ve sürdürülebilir yaklaşımlarla oluşturulan projelerin bir süre sonra dinamo etkisi yaratarak okumayı bir özentiden ziyade bir eyleme dönüştürdüğü birçok örnek mevcut.
Okuma kültürünü yaygınlaştırma amacıyla oluşturulan iş birlikleri ve etkinliklerde yol gösterici olması için Türkiye’de Okuma Kültürü Araştırması’nın yapılmasına liderlik eden OKUYAY Platformu aynı zamanda Türkiye ve yurt dışında bu kültürün yaygınlaştırılması için yapılan birçok iyi örneği de kamuyla paylaşıyor. Okuma kültürüne dair her aktörün faydalanabileceği bu kaynaklar “okuyabilirler” adı verilen potansiyel okuyucuları kazanmak adına yol gösteri nitelik taşıyor.
edebiyathaber.net (29 Temmuz 2020)